Montblanc’ın Orta Doğu Başkanı Franck Juhel ile markanın İstanbul, Nişantaşı’ndaki yeni butiğinde bir araya geldik. Yeni butik ve Juhel’in kariyer hayatı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Marka ile yolunuz nasıl kesişti?
Montblanc’a bundan tam dokuz sene önce katıldım. Fakat yaklaşık yirmi seneden beri Richemont Group’tayım; Cartier ve Jaeger-LeCoultre gibi pek çok markada çalıştım.
Sizin için Montblanc’ın ruhu nedir?
Tek bir kelimeyle ifade edecek olsam inovasyon derim. Kurucularımızın yarattığı ilk dolmakalem serileri, bu inovatif ruhun bir örneği. Kalemden saate, bugüne dek ürettiğimiz her bir parça markamızın yenilikçi ruhunu devam ettiriyor.
Markanızı hem kalem serileri hem de saatleriyle tanıyoruz. Sizin kalemlerle ve saatlerle ilişkiniz nasıldır?
Doğrusu kalemlerle güçlü bir ilişkim vardır. Fransa’da okuma yazmayı öğrenmeye başladığınız yaştan itibaren dolmakalemle yazmayı da öğrenirsiniz. Ben de altı yaşlarındayken dolmakalemle yazmayı öğrenmeye başlamıştım. Bana göre, bir şeylerin üzerinde dolmakalemle çalışmak güçlü bir bağ kurmama da yardımcı oluyor. Saatlere gelince… İlk saatimi çok küçük yaşlarda aldığımı söylemem fakat saat endüstrisinden geldiğimden çok fazla kaliteli ve güzel saat görme, onları inceleme ve saatlerle bilgi edinme imkânım oldu. Şimdilerde ise Montblanc saatlerine baktıkça keyifleniyorum. Hatta bileğimdeki Iced Sea modeli de o saatlerden biri. Siz de saatin kadranına baktığınızda hoşuma giden şeyi göreceksiniz; buzulların yansımasını anımsatabilmek için özel bir teknik kullanarak tasarladık kadranı. Kasanın arkasına lazerle işlenmiş dağ gravürü de öyle.
Montblanc saatlerini üç kelimeyle anlatabilir misiniz?
Yenilikçi, zamansız ve işlevsel.
Montblanc’ın Orta Doğu Bölge Başkanı olarak pek çok ülkeyi tanıyorsunuz. Türkiye’nin saat pazarındaki yerini nasıl buluyorsunuz?
Sorumlu olduğum Orta Doğu ülkeleri arasında, özel bir saat serisi ürettiğimiz tek ülke Türkiye. Hatta öyle ki, geçtiğimiz yazın başında bu özel saat serisini tanıtmak ve saat koleksiyonerleriyle bir araya gelebilmek için bir akşam yemeği düzenledik. Bu özel ilgi bile Türk saat meraklılarının saatlere ve lükse olan bilgisini gösteriyor. Öte yandan, yeni açtığımız bu konsept butiğinin bir benzeri yalnızca Meksika ve Paris’te var. Bu da, Türkiye pazarının saat sektöründe ne kadar önemli bir yerde durduğunu gösteriyor.
Bu butiği diğerlerinden farklı kılan nedir?
Hedefimiz pazarın en iyisini sunmak, butiği işbirlikçimiz Rotap’ın da desteğiyle şehrin bu güzide semtlerinden birinde açtık. Butiğin içinde müşterilerimiz bekleyen ve diğer butiklerden farklı olan şey ise deneyim alanları. Müşterilerimiz dolmakalemleri, farklı çeşitlerdeki ve renklerdeki mürekkepleri deneyebilirler. Ayrıca kalemlerinize bakım yaptırabileceğiniz bir servisimiz de var. Teknikerlerimiz dolmakalemlerinizi gözünüzün önünde temizleyip gerekli bakımı yapıyorlar. Koleksiyonerlerimizin özek yemekler düzenleyebileceği bir alan var, ki bu bölgede böyle bir imkân sunan tek butik de Montblanc butiği. Ve tabii butiğin dış cephesinden de bahsetmeliyim: Dış cephe, birkaç ay önce açılan Montblanc Haus’un bir yeniden üretimi. Butikte görebileceğiniz her şey, Montblanc koleksiyonerlerinin, müşterilerinin ve Montblanc’da bir şeyler keşfetmek isteyen herkesin hayalinde olabilecek türden ürünler ve deneyimler. Ve dünyadaki sayılı örneklerden biri.
Yeni butikte İstanbul’un ruhunu görüyor muyuz?
Şu an röportajı yaparken üzerine bastığımız halıdan başlayabilirim Türk kültürünün butikteki yansımalarını anlatmak için. Mimari açıdan da öyle, bazı Türk müşterilerimiz alışveriş yaparken özel bir alanda olmak ve konforlu hissetmek istiyorlar. Bu yüzden özel bir alan tasarladık. En küçük detayından mimarisine kadar her şey, hem müşterilerimizin beklentilerini karşılayacak hem de şehrin kültürünü yansıtacak şekilde yaratıldı.
Türk saat koleksiyonerleri ve müşterileri hakkında ne düşünüyorsunuz?
20 seneden fazla bir süredir bu işteyim ve yaklaşık 74 ülke gördüm. Bugünün dünyasında farklı ülkelerin müşterilerinin çok ayrıştığını söyleyemem. Çok benzer alışverişleri Dubai’de de, Paris’te de yapabilirsiniz. Pek çok şey küresel. Tabii kadınların alışveriş alışkanlıklarında kültürel olarak küçük farklılıklar olabilir. Fakat yine de Türk müşterilerinde bilgi ve ince zevkin oldukça yüksek olduğunu gözlemledim şimdiye kadar.
Röportajı bitirmeden önce butikten iki favori Montblanc parçası seçmenizi istesem neler olurdu?
Japon animesi Naruto ile işbirliğinde tasarladığımız koleksiyondan bir parça seçerdim çünkü koleksiyonu dün tanıttık ve dünyanın önde gelen şehirleriyle eşzamanlı olarak İstanbul’daki butikte de yerini aldı. İkinci olarak şu an bileğimde olan Iced Sea saati.