Yaklaşık 35 senedir turizm sektöründe görev yapan Ali Tunç Batum, geçtiğimiz aylarda dünyaca ünlü lüks otel zinciri Mandarin Oriental Bosphorus, Istanbul’un Genel Müdürü olarak atandı. Batum’la Mandarin Oriental’ın Boğaz’ı kucaklayan manzarasında bir araya gelip bir gününün nasıl geçtiğini ve kariyerini konuştuk.
24 Saat
Güne nasıl başlıyor?
Gündüz insanıyımdır, sabah 07.30’da kalkarım. Yaklaşık yirmi dakikalık bir spor programım var; sporumu yapar, günlük rutinime başlarım. En geç 08.00 – 08.30 arası da otelde olurum.
09.00
09.00’da sabah operasyon toplantısıyla başlıyoruz; o gün yapacağımız işlerin ve toplantıların üzerinden geçeriz genel olarak.
12.00
Eğer dışarıdan misafirim varsa onlarla birlikte genellikle otelde yerim. Bir misafirim yoksa da personellerimizle birlikte yemeyi tercih ederim.
Öğleden sonrası
Sabah çarkların dönmesiyle başlayan süreç neredeyse 18.00’e kadar ancak kendini tamamlıyor. Öğleden sonrası da günün en yoğun geçen vakitlerinden. Diğer iş kollarında nasıl bilmiyorum fakat otelcilikte toplantılarımız ve görüşmelerimiz için genel olarak otel içerisinde oluyoruz.
18.00
Genel Müdür iseniz belli bir çıkış saatiniz yoktur. Otelin dinamiğine göre ayrılıyorum. Akşam çıkmadan önce mutlaka rutin operasyonu görmek isterim. Eğer özel bir davet, düğün veya yemek varsa mutlaka başlangıcını görür, her şeyin yolunda gittiğinden emin olur öyle çıkarım.
Akşam saatleri
Bir koleksiyonum var onunla ilgileniyorum. Bir süredir de işten vakit bulduğum zamanlarda denemeler yazıyorum. Eğer bunlarla uğraşmıyorsam da dizi izler ya da kitap okurum.
Günü nasıl bitiyor?
Uyumadan önce bir kitap açıp okumaya başlarım genelde. Günün getirdiği yorgunlukla da bir süre sonra kitaptan sıyrılıp uyurum.
İş ve Yaşam Sırları
Sizin zaman yönetimi metodunuz nedir, zamanı nasıl verimli kullanırsınız?
Mutlaka yazarak çalışırım. Benim kuşağım daha çok yazarak çalışan, planlayan jenerasyon. Ben de bu yazma alışkanlığımı bırakmış değilim. Not almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Planlı çalıştığım için de hiç iş unutmam ya da kaçırmam.
Günün en sevdiğiniz saati?
Sabahları. Erkenden uyanıp spor yapmak, sonrasında bir duş alarak hazırlanmak ve sonrasında otele giderken yolda keyifli bir radyo kanalı bulmayı severim. Bu yaklaşık bir buçuk saatlik rutin bana iyi geliyor.
Stresinizi atmak için ne yaparsınız?
Çoğunlukla spor yaparım. İki oğlum var, onlarla vakit geçirmek iyi gelir. Bir de kışları tatil yapmayı severim. Herkesin tatil yaptığı yaz aylarında biz çalışıyoruz, ben de tatilimi kışın yaparak stres ve yorgunluğumu atıyorum.
İstanbul’un trafiği ve kaosundan kurtulma metodunuz nedir?
Bununla baş edebilmenin pek mümkün olduğuna inanmıyorum. Hatta 2007’de İstanbul’u terk ettim ve çalışmak için Güney sahillerine gittim. Ancak, dönerken şöyle bir yol izledim; yeni bir ev ararken baktığım ilk şey evin otele yakın olması oldu. Bu bir çözüm olmanın yanı sıra İstanbul’da yaşayan için büyük bir konfor.
Gençlere yönetici olmakla ilgili en önemli öğüdünüz?
Bilgiyi hiçbir zaman yadsımasınlar. Ayrıca, bilginin doğruluğu ve yanlışlığının her zaman irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bilginin peşinde olmak, hedeflemek ve çalışmak, bu üçü çok önemli adımlar bence. Sonuçları her zaman pozitif olacaktır.
İşinizde kişisel olarak en güçlü yanınız nedir?
Kolay kolay yılmam, karşıma çıkan zorlukları çözene kadar üzerine giderim. Bu özelliğimin iş hayatında beni güçlü kıldığını düşünüyorum.
Sizce misafir ağırlamanın sırrı nedir?
Bizimki gibi lüks segmentteki otellerin misafirlere sunduğu vaadler çok yüksek olur. Bir kahvenin bile çok farklı sunumları vardır, A’dan Z’ye birçok şeye dikkat ediyoruz. Neticede misafirlerin memnuniyeti odak noktamızdır. Otelimizde konaklayan misafirlerin tatlı bir şımarıklık yaşamasını istiyoruz, bu gerçekleştiği zaman yaşanan tatmin duygusu çok daha farklı oluyor.
Hep hayranı olduğunuz isim ve neden?
Kendi ailemden oldu bana ilham veren isimler genellikle. Annem 86 yaşında ve halâ bir üniversitenin Mütevelli Heyeti’nde çalışıyor. Anneannem dünyanın ilk kadın Danıştay Daire Başkanıydı. Kariyer olarak Türkiye’nin en büyük 200 kadını içinde çıkar ismi. Kendi aile geleneğimizde hep çok çalışmak var ve ödülü de mutlak başarı olmuştur.
Hafta sonu için vazgeçilmez aktiviteniz nedir?
Yeşile kaçmaya çalışıyorum genelde. Doğayla iç içe olup ormanın içinde yürüyüş yapmayı severim.
Bugüne dek konaklamayı en çok sevdiğiniz şehir / otel neresi oldu?
Genellikle tasarım otelleri ve butik otelleri severim, bir de lokasyonu muhteşem olunca; bir sonraki seyahatimde COMO gölündeki Mandarin Oriental otelimizi görmeyi arzu ediyorum.
Bize iş hayatınızdan unutamadığınız bir anınızdan bahsedebilir misiniz?
32-33 yaşlarında Bodrum’da bir otelden Genel Müdür’lük teklifi aldım ve kabul ettim. Daha otele adım attığım andan itibaren bir Genel Müdür olarak işe hazır olmadığımı anladım. Zaten yaklaşık iki buçuk ay çalıştıktan sonra da görevimden ayrılmayı uygun gördüm. O zamanlar çok meşhur bir işe alım uzmanı hazır olduğum bir pozisyonda işe başlamamı tavsiye etmişti, sonrasında da öyle yaptım. Yine Bodrum’daki bir İsviçre zincirinde Yiyecek & İçecek departmanında Asistan Müdür olarak işe başladım ki bu Genel Müdür pozisyonundan oldukça alt kademede bir görevdi. Üç sene içerisinde Yiyecek ve İçecek Direktörü oldum, 38 yaşımda da gerçek anlamda ilk Genel Müdürlüğüme başladım.
Şunu gördüm ki, hazır olmadan yaptığınız her iş, sizi bir şekilde geri atıyor. O zamanlar Asistan Müdür pozisyonuna geri dönerek daha sağlıklı bir ilerleme kaydetmem iş hayatında verdiğim en önemli karar omuştur.
İş-hayat dengesini sağlama yönteminiz nedir?
Bunun cevabı biraz da yaşla ilgili sanıyorum; 50’li yaşlarınıza geldiğinizde eski temponuz kalmıyor haliyle. Bu yüzden, hayatı ciddi anlamda programlamak gerekiyor. Hafta içi rutini dengede tutup, ona uymaya çalışıyorum.
Bir koleksiyonunuz var mı, yapsanız neyin koleksiyonunu yapardınız?
Türk ressamların eserlerini toplamaya çalışıyorum, annemden kalan bir hobi. Komet’ten tutun Nejdet Kalay’a kadar sevdiğim pek çok isim var.
