Altmışlı yıllardan bu yana bilhassa devamlılık konusundaki istatistiklerde kırılması mümkün görünmeyen rekorların sahibi Rolling Stones yeni albümleri “Hackney Diamonds”u çıkardı.
“Müzik tarihi sayfalarının satır başlarında yer alan isimler arasında kim albüm çıkarsa sizi daha çok heyecanlandırır?” sorusuna verilecek yanıtlarda en çok göreceğimiz isim muhtemelen Rolling Stones olur. Altmışlı yıllardan bu yana bilhassa devamlılık konusundaki istatistiklerde kırılması mümkün görünmeyen rekorların sahibi olan İngiliz topluluk 24. İngiltere, 26. Amerika stüdyo albümü olan “Hackney Diamonds”u çıkardı. Üstelik de şu sıralar zirvede olduğu için hava basan sayısız yıldızdan daha fazla ilgi gördü, genel olarak hemen hemen her kesimden olumlu eleştiriler aldı.
Davulcuları Charlie Watts’ın 2021’deki ölümünden sonra tamamlanan Rolling Stones turnesinin ardından, solist Mick Jagger yeni bir albüm yapmanın vakti geldiğini düşünüyordu. Zaten 2005’teki “A Bigger Bang”den bu yana yeterince orijinal malzeme de birikmişlerdi. Ancak yeni bir albüm yapma isteğinin ardındaki gerçek itici güç, artık Watts’ın aralarında olmayışıydı. Jagger, topluluğun kendisiyle birlikte yaşayan tek kurucu üyesi olan gitarcı Keith Richards’a, müzikleri tamamlamasını istediğini ilettiğinde, işler neredeyse bitmişti. Böylelikle 18 yıl aradan sonra ilk stüdyo albümleri “Hackney Diamonds” piyasaya sürüldü.
“Hackney Diamonds” göründüğü üzere tam manasıyla bu yılın hasadı değildi. İçinde epeyce eski malzeme var; sadece malzeme değil tavır da eski ama öyle bir özelliğe sahip ki, bu özellik onun üzerindeki tüm “demode” eleştirilerini bir çırpıda çöpe atıveriyor. Rolling Stones bu albümle halen canlı ve halen ayakta olduğunu ziyadesiyle kanıtlıyor. İki parçada Watts’ın geride bıraktığı kayıtları kullanmışlar, 30 yıl önce ayrılan basçı Bill Wyman’ı da kayıtlara davet etmişler. Böylelikle seksenlerin başındaki soundlarına selam vermişler. Albüm düz rock & roll olsa da, içindeki country ve akustik blues şarkılarla iyi bir çeşitlilik yakalamışlar.
Rolling Stones yaşlanmayı önleyici bir krem gibi…
Örneğin Lady Gaga’nın yer aldığı gösterişli balad “Sweet Sounds of Heaven” bu albümün ne kadar pahalı bir prodüksiyon olduğu hakkında iyi fikir veriyor, müzik endüstrisinin onları halen ne kadar önemseyerek yatırım yaptığını gösteriyor. Stones yanı sıra Stevie Wonder, Elton John ve McCartney gibi süper starları ağırlayarak eski ile yeni arasında köprüler kuruyor. McCartney tarafından önerilen Amerikalı yeni yapımcı Andrew Watt ise Rolling Stones’un müziğinde radikal değişiklikler yapmayı aklının ucundan bile geçirmemiş. Justin Bieber, Ozzy Osbourne, Iggy Pop gibi yıldızların yapımcısı olan bu mahir adam, Rolling Stones’un da henüz bir şeylerden geride kalmadıklarının garantörü gibi çalışmış.
Albümün adı Londra argosunda, hırsızların içeri girmek için pencereyi kırmasından sonra geride kalan kırık camlar anlamına geliyor. Hackney ise Londra’nın suç oranı yüksek bir bölgesi. Bu albüm onların görkeminden pek bir şey yitirmediğinin emareleriyle dolu.
Rolling Stones en son 2016’da bir blues cover albümü çıkarmıştı “Blue & Lonesome” adında. Aslında 2020’de yeni bir albüm için kolları sıvamışlardı ama bu sefer de salgın mâni olmuştu.
Topluluk, müzik dünyasındaki yeniliklere açık olmakla kendilerinin halen değişen dünyaya meydan okuyacak kadar cesur oldukları arasındaki ince bir çizgiye ayak basıyor.
Bu etiyle buduyla, kanıyla kemiğiyle her şeyiyle dibine kadar gerçek bir Rolling Stones albümü bu. Onların piyasayı etkilemesi için herhangi bir formül uydurmasına hacet yok; onların varlığı zaten başlı başına müzik tarihi için en güçlü reçete. Rolling Stones yaşlanmayı önleyici bir krem gibi… Müziği yetmiş yıldan beri takip edenler için Rolling Stones hep meydandaydı. Aynı zamanda pek çok sıradan pop dinleyicisinin rock müzik dünyasına girdiği kapıydı. Jagger 80 yaşında, Richards ise aralık ayında 80 yaşına giriyor. Buna rağmen Rolling Stones müzik dünyasının halen en büyük markalarından biri. Halen bu tuhaf dünyada en yapılmayacak müziği yaparak bizi ikna etmeyi başarıyorlar.