Sonsuz yenilik arayışıyla materyal kullanımını hep bir adım öteye taşıyan Rado, çeyrek asrı aşkın süredir seramik sanatını bileklere taşıyor.
Bundan bir asır önce, 1917’de Schlup Kardeşler’in ailelerinin İsviçre’deki küçük atölyelerini yine bir o kadar mütevazı bir saat şirketine dönüştürmesiyle başladı Rado’nun hikâyesi ve yalnız çeyrek asırda bir dünya markası olmayı başardı. Bugün ise, artık bir asırdan fazla sektörde olan Rado, saatçilik dünyasının en yenilikçi markalarından biri olarak materyal kullanımının sınırlarını her geçen gün zorluyor. İleri teknolojinin türlü nimetlerini saatlerinin tasarımına entegre eden markanın en çok kullandığı materyallerden biri de ileri teknoloji seramik.
- Marka Tarihçesi: Rado
- Chanel’den Bir İlk: Tamamen Safir Saat!
- Hep Buradaydın, Yine de Hoş Geldin Elvis Presley
- Jacob & Co.’dan “The Godfather”ın 50. Yılına Özel Bir Saat
- A. Lange & Söhne’den Üç Yeni Saat
Seramik her şeyden önce, doğadan en ham haliyle alınan kilin ve kuvarsın pişirilerek icra edildiği bir sanat. Hani Abidin Dino’nun, “… Hem kuzum, söyler misiniz, bu çanaklara ne koymayı göze alıyorsunuz? Nar taneleri mi, zencefil mi, kuş sütü mü yoksa?” dediği seramikler, her ne kadar ilk seferde çanak çömleği çağrıştırsa da yüksek sıcaklıklara maruz bırakılarak sertleştirilip şekillendirilen metal olmayan bir inorganik katıyı ifade ediyor. Bir yanıyla sanat, bir yanıyla ileri teknoloji. Bu yüzden de Rado’nun kurulduğu yıllardan beri peşinde olduğu daimi yenilik arayışının seramikle kesiştiği noktada ortaya çıkan ileri teknoloji seramik bir Rado’ya dokunduğunuzda hem sanatın inceliğini hem de müthiş teknolojiyi hissediyorsunuz. Markanın seramikle olan bu yolculuğu ise tam anlamıyla 1990’lı yıllarda ana koleksiyonlarına seramikten üretilmiş saatlerin eklenmesiyle oluyor (1986’da seramikten üretilmiş bileziği, 1990’da tanıtılan The Ceramica ve üç yıl sonra gelen Sintra seramik modelleri takip ediyor).
Saatlerde kullanılan söz konusu seramik, diğerleri gibi kırılgan değil, bu yüzden de farklı bir teknolojiyle üretiliyor ve hatta “ceramic steel” olarak da anılıyor. İleri teknoloji, seramik saatlerin en temel noktalarından biri, fakat yukarıdaki belirttiğimiz gibi seramik saatlerin aynı zamanda artistik bir yanı da var; çünkü seramik başlı başına bir sanat ögesi. Seramiğin saat tasarımına yansıyan serin pürüzsüzlüğü anılarınızın kapısını aralıyor. Bu mermerimsi tasarımlar size neyi hatırlatabilir? Bir koku, bir dokunuş yahut bir şarkı? Tam da bu noktada bir başka kapı daha aralanıyor: Zevk almanın böylesine kısa ömürlü olduğu bir çağda zamanı benzersiz bir hisle takip etmek…
“Peki ya, hangi saatle takip etmeli?” diye soracak olursanız ise Captain Cook High-Tech Ceramic ideal bir seçenek olabilir. Markanın ikonik modeli Captain Cook’un ileri teknoloji seramikle bir araya geldiği bu yeni model, marka köklü tarihine 2021 yılından bakıyor. Aslında bir yanıyla nostaljik bir tavır da takınıyor bu yeni seri.
Modelin monoblok kasa yapısı bu saatte de korunmuş, fakat ilk kez 43 mm kasa boyutunda geliyor. İleri teknoloji seramik elbette ki çizilmeye dayanıklı fakat bu sefer aynı zamanda da hipoalerjenik de. Rado kalibre R734 ile çalışan Captain Cook High-Tech Ceramic 80 saatlik güç rezervi ile geliyor ve dört farklı versiyonla sunuluyor.
Yazının başlarında yer verdiğimiz Abidin Dino’nun seramikle ilgili sorusunu anımsayacaksınızdır, şimdiyse yazıyı Dino’dan ilham aldığımız bir soruyla kapatıyoruz: “Hem kuzum, söyler misiniz, bu seramik saatlere bakınca yalnızca zamanı mı görüyorsunuz?”