Sanat tutkusu çocukluk yıllarında, stilist annesinin çizimleri arasında başlayan ressam Gamze Aydın‘ın eserleri şimdilerde Ece Sanat Galerisi’nde sanat severlerle buluşuyor. Aydın’la sanat yolculuğunu ve eserlerini konuştuk.
Resimle yollarınız nasıl kesişti?
Hikâyeyi biraz çocukluğuma götürerek başlayacağım. Stilist bir annenin kızıyım, haliyle ben de çizimlerin arasında büyüdüm. Yeteneğim annemden geliyor olabilir. Annemin çizimleri içinde büyüdüm, sayısız hocayla çalıştım, atölyelerinde yer aldım. Üniversite yılları geldiğinde ise Mimar Sinan Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi’ne başladım; ancak annem bu kariyer çizgisinde devam etmemi istemediği için ikinci yılında Mimar Sinan’ı bırakarak Boğaziçi Üniversitesi’nde Matematik okudum. Her ne kadar Güzel Sanatlar Fakültesi’nde okumasam da sanat hep hayatımın içinde oldu ve resim yapmaya devam ettim. Yaşamımın şu noktasında ise resim yapmak benim için hayatın ta kendisi.
Çalışmalarınızda benimsediğiniz bir teknik var mı?
Eserlerim genellikle farklı teknikleri kullandığım pop-art çalışmalar. Kalıp kullanmamayı tercih ediyorum, kullanacak olursam da kalıbı kendim çizip tasarlayarak çalışmama dahil ediyorum. İşlerimde dışarıdan hazır hiçbir şey kullanmıyorum.
“Hem çizgi karakterleri hem de popüler kültürün ikonlarını kullanarak günümüz karmaşasındaki mutluluğu yansıtmaya çalışıyorum.”
Eserlerinizde yarattığınız dünyadan bahsedebilir misiniz?
Resimlerimde genel olarak karmaşanın içerisindeki mutluluğu anlatıyorum. Dışarıdan bakıldığında karmaşık manzaranın içinde herkes çok mutsuz görünse de niyetim ilk bakışta göze çarpmayan mutluluğu göstermek. Eserlerimde Bugs Bunny, Mickey Mouse gibi çizgi karakterleri görürsünüz, hâlâ çok severek izlerim bu çizgi filmleri. Hem çizgi karakterleri hem de popüler kültürün ikonlarını kullanarak günümüz karmaşasındaki mutluluğu yansıtmaya çalışıyorum.
Çizgi karakterler ve popüler figürlerin yanı sıra saatler de var eserlerinizde. Saatler nasıl yer buluyor saatler resimleriniz?
Eşim müthiş bir saat tutkunudur. Koleksiyonunda çeşitli markalar var ama Rolex’in yeri onda ayrıdır. Saatlerin hikâyelerini öğrenmemde eşimin etkisi oldu. Bir eserimde yer verdiğim saat, eşimin bekleme listesine girdiği saatlerden biriydi. Hatta öyle ki, saat gelmeden ben resmimi tamamlamıştım. Saatlere dair bu gibi nüansları, biraz da işin için esprili bir bakış ekleyerek resimlerimde kullanıyorum.
“Yaşamımın şu noktasında resim yapmak benim için hayatın ta kendisi.”
Eserlerinizde saatlere sıklıkla yer veriyorsunuz. Peki, işlerinizden birini bir saat kadranına işleyecek olsanız hangisi olurdu?
“Elizabeth” serisinden seçebilirim. Muhtemelen Kraliçe Elizabeth’in yaşlı halini resmettiğim eseri seçerdim.
Fırçanızı kullanmaya başladığınız andan itibaren neler ilham verir size?
Yolda olma hali besliyor beni. Bu yolda kendimi hâlâ bir öğrenci olarak görüyorum, “Ben artık oldum” asla demem. Öğrenmeye ve keşfetmeye devam etmek yaratıcılığımı besliyor. Yurtdışına seyahatler yapıyorum, yeni şeyler keşfediyorum, hâlâ yoldayım. Tüm bunlar bana ilham veriyor, yaratıcılığımı besliyor. Keşfetmeye açık çocuk yanımı besliyorum bu yolculukta.
Hep hayranı olduğunuz, sizi etkileyen biri var mıdır?
Dolaylı olarak annem çok etkili oldu. Onun tasarladığı enfes kıyafetler ve tasarımları arasında büyümek yaratıcılığımı besledi. Çalıştığım pek çok hocam oldu, fakat Nihat Kemankaşlı’dan ayrıca bahsetmek isterim. Her zaman cesaret verdi bu yolculukta, yüreklendirici bir desteği vardı.
Bir sanat eseri ortaya çıkarmanın yarattığı hissi nasıl tarif edersiniz?
Pek çok duyguyu birden hissediyorum. İki atım ve iki köpeğim var. Eserlerim de tıpkı onlar gibi çocuğum oluyor. Hepsi benim için çok kıymetli. Kimi zaman sergilenen bir resmimin etrafında o eser hakkında sohbet eden seyirciyi izlemek, fikirlerini duyarak beslenmek, bu yolculuğun keyifli duraklarından biri.