Beymen Group Satınalma ve Ürün Grup Başkanı Polat Uyal, yaklaşık 27 yıllık kariyeriyle Türkiye’nin lüks moda sektöründeki liderlerinden biri. Beymen, salgın koşullarına rağmen Zorlu’daki mağazasını yüzde 20, Akasya mağazasını iki kat büyütmesi ve Galataport’ta açtığı mağazayla dikkatimizi çekmişti. Beymen yolculuğunu, moda dünyasının dinamiklerini ve bu yeni mağazaları konuşmak için Polat Uyal’ın kapısını çaldık…
Polat Bey, moda dünyasıyla yolunuz nasıl kesişti?
Ben tüccarım, çocukluğumdan beri ailemin mağazalarında çok zaman geçirdim. Küçük yaşta mağazalarımız için ürün seçmeye gittiğimiz zamanları hatırlıyorum. Biraz daha büyüdükten sonra da okul sonrası ve tatil zamanlarında mağazalarda sorumluluk almaya ve satış yapmaya başlamıştım. Ardından, yaz dönemlerinde İngiltere’de amcamın fabrikalarında tekstilin tozunu yuttum. Biçkiden sevkiyata tüm işi öğrendim diyebilirim. Ankara Bilkent’teki üniversite hayatım sonrası da İstanbul’a gelip iş ilanından Beymen’e başvurduğum 1995 yılından beri de moda ve perakende dünyasının içindeyim.
1995’ten bu yana da Beymen’desiniz. Peki, uzun yıllardan beri Beymen müşterileri için marka portföyünü ve ürün gamını belirlerken kriterleriniz neler oluyor?
Her sezon yüzlerce yeni marka moda sektörüne giriş yapıyor. Aralarından seçim yapıp en yeni ve en orijinal olanı Beymen bünyesine dahil etmek önceliğimiz. Beymen’de yeni markaları diğer tasarım markaları ile aynı yerde pozisyonlandırıyoruz. Bu nedenle seçimlerimizde diğer bir önceliğimiz tasarım değeri olan, uzun vadede de varlığını sürdürebileceğine inandığımız markalara yer veriyoruz.
Beymen’lerde yerli ve yabancı binden fazla marka yer alıyor. Satınalma ekiplerimiz her sezon yeni markalarla bu seçkiyi daha da zenginleştiriyor. 2022 İlkbahar / Yaz sezonunda da yine pek çok marka Beymen markaları arasına katıldı. Bu sezon bizi en çok heyecanlandıran yeni markalar arasında, Alemais, Casablanca, Marine Serre, Renee Caovilla, Monot gibi markalar bulunuyor.
Beymen lüks moda pazarında lider konumunda. Bu başarının arkasında ne var?
Beymen geleceği gören ve bugünü en mükemmel şekilde yaşatan bir felsefeye sahip: Yenilikçi, yaratıcı, değer yaratan, mükemmeliyetçi ve girişimci… Geçmişimizden gelen güçle duyarlı, azimli, geleceği gören, yeni hedefler koyabilen ekip ruhunu Beymen’de her an hissedebilirsiniz. Kalite ve mükemmellik anlayışımız, markalarımızla yaratılan tüm değerlerde ön plana çıkıyor. Ürün ve servisler konusunda yaratıcı olmak ve bunu modern zamanın ruhuyla bir araya getirip dinamizm yakalamak bizim için çok değerli. Tüm bunları yaparken kalbimizde, aklımızda ve odağımızda her zaman müşterilerimiz var.
Sizin de söylediğiniz gibi Beymen, 50 yılı aşkın geçmişiyle Türk moda sektörünün yanı sıra dünya lüks perakende sektörünün de önde gelen oyuncuları arasında yer alıyor. Aldığı birçok uluslararası ödülle bugün mağazacılık alanında dünyada sınıfının en iyileri arasında gösteriliyor. Bini aşkın dünya markasının yanı sıra kendi markalarımız olan Beymen Collection ve Academia’yı moda severlerle buluşturuyoruz. Alexander McQueen, Bottega Veneta, Balmain, Balenciaga, Dolce & Gabbana, Saint Laurent, Etro, Brunello Cucinelli, Celine, Valentino, Tom Ford gibi dünyaca ünlü pek çok marka, Türkiye’de sadece Beymen’de satışa sunuluyor. Ayrıca, Beymen multibrand mağazalarımız, mono brand butiklerimiz, Beymen Club, Beymen Seasons, Beymen.com ve Beymen App’de başarımızın birer parçası. Öyle ki, Türkiye’de perakende sektöründe pek çok ilke öncülük ederek Türkiye’yi lüks kavramı ile tanıştırmış bir markayız.
Bu başarının arkasında bir de güçlü, deneyimli ve çok uzun yıllardan beri bir arada çalışan bir ekip var. Benim Beymen’deki 25. yılım, ekibimin çalışma ortalaması ise 10 yılın üzerinde neredeyse. Bu kadar uzun zaman bir arada çalışan bir ekibe sahip olmak bir marka için çok önemli bir değer. Tüm bunların yanında Beymen Grup olarak “biz” ruhuyla düşünebiliyoruz. Birbirine saygı duymak, anlayış göstermek, keyif alarak çalışmak grup olarak ortak değerlerimiz. Tüm bu özelliklerimizin Beymen’in başarısında çok önemli olduğuna inanıyorum.
Müşterileriniz son zamanlarda alışveriş yaparken nelere dikkat ediyor? Neler trend gözlemlerinize göre?
Gelişen teknoloji ve yeni neslin tüketim alışkanlıklarının da etkisiyle moda dünyasının son yıllarda gündeminde olan sürdürülebilir moda kavramı daha önem kazandı. Sürdürülebilirliğe odaklanan, duyarlı, geleceği düşünen markalar daha çok tercih edilmeye başlandı.
Peki, sizin tarzınız nasıl? Dolabınızda en çok kullandığınız parçalar ve renkler hangileridir?
Zamansız bir stilim olduğunu söyleyebilirim. Siyah, lacivert ve hâki çok uzun zamandır gardırobumun neredeyse tamamını oluşturuyor. Yıllardır o kadar çok farklı farklı koleksiyon ve marka ile çalışıyorum ki, giyim konusunda kendi tarafımda daha sakin olmayı tercih ediyorum.
Uzun yıllardır bu sektördesiniz. Sizce erkeklerin giyim konusunda alışveriş alışkanlıkları nasıl? En çok neyi satın alıyorlar? Ya da alışverişteki eksikleri nelerdir sizce?
Erkekler için olmazsa olmaz şey rahatlıktır. Bu ince çizgi ne alacağını bilen erkek için bir avantaj iken, tersi durumda dezavantaja dönüşebilir. Dolayısıyla satın alma ya da tasarım ekiplerinin ürün seçimlerini yaparken ya da tasarım sürecinde en çok dikkat ettikleri konulardan biri budur. Salgınla beraber gelen yaşam tarzı değişiklikleri alışveriş alışkanlıklarını değiştirmiş oldu. Hibrit ürünler yani triko montlar, dış giyim gibi giyilebilen gömlek ya da sweatshirtler, triko ceketler, bu ceketlerle takımlanan belden bağlamalı pantalonlar ve sneaker ayakkabılar en çok alışveriş yapılan ürünler oldular. Bununla birlikte kişinin kendi stilini yaratması, kendi vücut yapısını tanıması ve buna uygun biçimde giyinmesi çok önemli. Aksesuar ve çanta kullanımının erkeklerde hâlâ yeterince önem verilmeyen bir konu olduğunu da belirtmek gerekir.
Bir röportajınızda “Krizlerden erkek modası etkilenir.” demişsiniz. Dünya büyük bir salgını atlattı ya da atlatmak üzere, çeşitli hallerde bir kriz içerisindeyiz aslında. Bu krizlerden erkek modası ve genel olarak moda nasıl etkilendi?
Salgın, moda endüstrisinin kendini sorguladığı ve sisteme reset attığı bir süreç oldu. Üretim ve lojistik ağlarının yeniden yapılandırıldığı bir süreç yaşadık. Çok uzun süredir yaz sezonunu aralık ayında, kış sezonunu haziranda açarken salgınla beraber tekrar normal takvime dönmüş olduk. Erkek modasında uzaktan çalışma ile beraber “casualisation” dönemi yaşadık.
Bütün koleksiyonlarda bu değişim sonucu konfor, rahat giyilebilirlik ve fonksiyonellik gibi kavramlar ön plana çıktı. Bütün bu değişiklikler erkeklerin giyim alışkanlıklarını olumlu yönde değiştirdi. Daha önce gardırobunu iş kıyafetleri ve hafta sonu kıyafetleri olarak ikiye ayıran erkekler, bu sınırın kalkmasıyla beraber gardıroplarını tamamen yenilemeye yöneldiler ve salgın dönemi boyunca erkek alışverişlerinde en iyi dönemlerimizden birini yaşadık. Salgının sona ermek üzere olduğu şu dönemde ise erkeklerin tekrar sosyalleşme ihtiyacı ile yeniden şıklaşma yönünde alışveriş yaptıklarını görüyoruz.
Şunu da merak ediyorum; erkek alışveriş alışkanlıklarında Türk erkekleri ve dünya erkekleri arasında bir fark gözlemleyebiliyor musunuz? Ya da son zamanlarda Türk erkeklerinin giyim alışkanlıklarında bir değişim oldu mu?
Modada genel olarak her şey çok hızlı değişiyor ve gelişiyor. Kadınlar genel olarak değişime daha kolay adapte oluyor, yeni çıkan bir trendi ya da ürünü benimseyip hızlıca içselleştirebiliyor. Türk erkeğinin bir trende uyum sağlaması yurtdışındaki tüketiciye kıyasla birkaç sezon sonra olur, erkekler daha temkinlidir, daha çok sorgular ama alıştığı ürüne ya da trende bağlılığı daha yüksektir. Bununla birlikte özellikle sosyal medyanın hayatımızdaki ağırlığının artması ile beraber erkeklerin de trendlere eskiye nazaran çok daha hızlı adapte olduğunu görüyoruz.
Bir değişim de Beymen’in Zorlu’daki mağazasında oldu ve 2022’yi büyüyerek karşıladınız. Biraz bu büyümeden ve Beymen Zorlu’dan bahsedebilir misiniz?
Koşulsuz müşteri mutluluğu anlayışımızla alışverişin ötesinde özgün ve benzersiz bir alışveriş deneyimi sunmak için yeni mağaza açılışlarımıza devam ederken, zamanın ruhunu yansıtan sosyal yaşam alanları olarak konumlandırdığımız mevcut mağazalarımızda da yenileme çalışmaları gerçekleştiriyoruz. Son olarak geçtiğimiz sonbaharda Beymen Akasya mağazamızı yaklaşık iki kat büyüterek, yeni kimliği ile Beymen dostlarıyla buluşturmuştuk.
2022 İlkbahar / Yaz sezonunu ise Beymen Zorlu Center mağazamızda gerçekleştirdiğimiz büyüme ile selamladık. Eylül 2013’ten bu yana Beymen DNA’sındaki deneyim odaklı, ayrıcalıklı, ilham veren bütünsel lüks anlayışı ile hizmet veren ve önümüzdeki yıl 10. yılını kutlayacağımız Beymen Zorlu Center, hem Beymen dostlarının çok sevdiği en karakteristik mağazalarımızdan biri, hem de Türkiye’nin en büyük lüks hazır giyim mağazası ve tabii Beymen Group olarak en büyük, en iddialı ve en yüksek cirolu mağazamız. Bu büyüme projesi ile Beymen Zorlu Center’ı yaklaşık yüzde 20 daha büyüttük.
Ayrıca Beymen Zorlu Center’ın büyüme projesi dahilinde genişleyen tek şey mekân ve ürün seçkisi olmadı. Moda ve sanatın yaratıcı evrenlerini buluşturan Beymen Group Çağdaş Sanat Koleksiyonu da Beymen Zorlu Center ile büyüyüp evriliyor. Mağaza farklı noktalarında, yeni deneyim alanlarında, Beymen Privé gibi kişiselleştirilmiş Beymen alışveriş deneyimi sunan VIP odalarında aralarında çok sayıda yerel ve global sanatçının farklı disiplinlerden sanat eserini misafirlerimizle buluşturuyoruz. Dönemsel gerçekleştireceğimiz işbirliktelikleri ile farklı sanatçıların farklı disiplinlerdeki sanat eserlerine mağazamızda yer vermeye devam edeceğiz.
Beymen olarak yeni dönemde mağazalarınızda moda ve sanat hep iç içe. Bu yeni dönem mağazacılık anlayışınızı nasıl tanımlarsınız?
Mağazalarımızı zamanın ruhunu yansıtan sosyal yaşam alanları olarak hayal ediyoruz. Bu yüzden de Beymen’in DNA’sındaki deneyim odaklı, ayrıcalıklı, ilham veren lüks anlayışımız ile alışverişin ötesinde özgün ve farklı deneyimler yaşatıyoruz. Hayata geçirdiğimiz yaratıcı iş birliktelikleri, sanat projeleri, global markalarla gerçekleştirdiğimiz özel etkinlikler, moda şovları, workshop ve sergilerle mağazalarımızı yaşayan, çekici destinasyonlar olarak konumluyoruz. Yeni nesil mağazacılık anlayışımız gereği sanat ve modanın yaratıcı dünyalarını ayrıcalıklı Beymen deneyiminin bir parçası olarak aynı çatı altında sunuyoruz. Mağazalarımız genelinde farklı alanlarda yerel ve global sanatçıların farklı disiplinlerden sanat eserlerini misafirlerimizle buluşturuyoruz. Böylece Beymen Group Çağdaş Sanat Koleksiyonu’muz büyürken bütün sanat severlere ulaşılabilir kılmaktan gurur duyuyoruz.
Mağazalardaki büyümelerin yanı sıra bir de yeni açılan bir mağazanız var, Beymen Galataport. Beymen Galataport’u diğer mağazalardan ayıran karakteristik özellikler neler?
Uzun zamandır hem İstanbulluların hem de Beymen ailesi olarak bizlerin heyecanla beklediği bir mağazaydı Beymen Galataport. Biz de zaten mağaza açılıp da ürünler içine yerleştirildiğinde hemen ziyarete gittik. O ziyaret o kadar keyifli geldi ki… Sanatın merkezi Karaköy’ün kalbinde, tarihi yarımadaya bakan Boğaz’a sıfır konumuyla sürecin en başından bu yana bizi heyecanlandıran bir proje oldu. Mağazaya adım attığınızda o müthiş enerji hissediliyor ve bir ferahlık geliyor, tıpkı bir uyanış gibi. 9 Nisan’da da hizmete sunduk ve ödüllü İngiliz mimari ofisi Universal Design Studio tarafından projelendirildi. Beymen Galataport’u 60 milyon TL’yi aşan bir yatırımla hayata geçirdik. 2022 yılı içerisinde yaptığımız önemli yatırımlardan biri oldu. Doğrusu biz de fırsat buldukça uğruyoruz mağazaya.
Bu yeni amiral mağazamız Beymen Galataport’un mimarisi, moda ve sanat seçkisi ile sergileme alanlarını çalışırken, ilham veren güçlü ve yenilikçi bir konsept yaratma gayesiyle yola çıktık. Bu bağlamda farklı yaratıcı disiplinleri bir araya getiren Beymen Galataport, çağdaş sanat ve geleneksel Türk sanatlarının modern yorumlarından oluşan Beymen Group Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun yeni eserleri, ayrıcalıklı marka-ürün seçkisi ve semtin kültürel değerlerini yansıtan kimliğiyle Beymen’in deneyim odaklı bütünsel lüks anlayışını bir başka seviyeye taşıyor.
Ayrıca şunları da eklemek istiyorum Galataport’la ilgili; çok yakında giriş katında kafemiz açılıyor olacak, ki popüler bir buluşma noktası olacak. Mağazanın teras katında da yeni restoranımız hizmete girecek. Eşsiz İstanbul ve tarihi yarımada manzarası, sunacağı lezzetleri ve ünlü İspanyol mimar Lázaro Rosa Violán tarafından tamamlanan konsepti ile İstanbul’un en gözde buluşma noktalarından biri olarak lüks alışverişin ötesinde bir yaşam biçimi sunacağız.
Günümüzün trendlerinden biri de sürdürülebilirlik kavramı. Sürdürülebilirliğin lüks modaya etkisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Pandemi, lüks moda ve perakende dahil tüm sektörleri etkiledi ve bizleri yepyeni bir dünya ile tanıştırdı. Yaşadığımız bu süreçte kendimize ve içinde yaşadığımız gezegene ilişkin farkındalıklarımız arttı, alışkanlıklarımız ve önceliklerimiz değişti. Yaşam şeklimizdeki bu değişimler kuşkusuz moda sektörünü de yakından etkiledi. Yeni farkındalıklarımız, gelişen teknoloji, yeni neslin tüketim alışkanlıklarının da etkisiyle uzun zamandır moda dünyasının gündeminde olan etik ve sürdürülebilir moda kavramları pandemi sonrası daha da güçlendi ve yaygınlaştı.
Sürdürülebilirliğe odaklanan, duyarlı, geleceği düşünen ve sorumlu moda anlayışı daha da öne çıktı. Markalarının su/enerji tasarrufu, geri dönüşüm, atık değerlendirme hedefleri ile ilgili açıklamalarını pandemi sonrası dönemde daha sık duyar olduk. Kimyasal içeriklere doğa dostu alternatifler sunan biyo materyaller, pozitif tarım ve inovasyonlarla geliştirilen yenilikçi materyaller modanın geleceğini inşa etmeye başladı. Markalar üretim ve satış politikalarının sosyal etkisini düşünerek hedefler koyuyor, sürdürülebilirlik sertifikalarına sahip olabilmek için büyük adımlar atıyor ve modanın değişiminde öncü oluyor.
Başta Valentino, Versace olmak üzere pek çok marka iletişimlerinde, doğa dostu olduklarının ve koleksiyonlarında organik pamuk ya da geri dönüştürülebilir malzeme kullandıklarının altını çiziyor. Stella McCartney, zaten kurulduğu ilk günden bu yana koleksiyonlarında hiçbir zaman deri ve kürk gibi hayvanlardan elde edilen dokular kullanmayarak sürdürülebilir modanın öncüsü durumunda. Ürünlerinde tamamen vegan deri kullanan Stella McCartney, şirket içinde bile karbon ayak izini azaltmaya çalışıyor. Biyomühendislik ürünü yenilikçi doğa dostu materyalleri koleksiyonlarında kullanan Stella McCartney için sürdürülebilirlik marka DNA’sının olmazsa olmazı. 2020 yılında Chloe’nin kreatif direktörü olan Gabriela Hearst, 2019 yılında kendi markası ile New York Moda Haftası’nın ilk karbon nötr defilesini gerçekleştirmişti, EcoAct ile çalışarak karbon ayak izini en aza indirmeyi hedefleyen tasarımcı, şimdi de sürdürülebilirlik anlayışını Chloe’ye taşıyor.
Ve zaman… Hızla gelip geçen trendleri ve aynı zamanda hiç eskimeyen klasikleri keşfeden biri olarak zamanla aranız nasıl?
Hayatımızdaki en değerli şeylerden biri zaman. İnsan yaş aldıkça daha da çok farkında oluyor. Bu yüzden işimde zamanımı en iyi şekilde kullanmaya çalışırken geriye kalan zamanları, ailem ve sevdiklerim ile daha fazla paylaşarak geçirmeye çalışıyorum. Kendime ayırdığım sürelerde ise hobilerime yönelerek keyifli vakit geçirmeye özen gösteriyorum. Deklanşöre bastığım an ise zamanı durdurduğum an oluyor.
Peki ya, saatler? Saat takmayı sever misiniz?
Saatler içerisine dünyayı sığdırmış, müthiş sanat eserleri. Doğru kullanıldığı zaman, giydiğiniz kıyafetin bir parçası ve tamamlayıcısı oluyor. İçlerinde müthiş mekanikler ve müthiş el işçilikleri olduğu için bana kalırsa en güzel aksesuarlardan bir tanesi, hem kadın hem de erkekler için.