Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Müziğin Kalesi Yıkıldı: MTV Kapanıyor

14 Ekim 2025
Müziğin Kalesi Yıkıldı: MTV Kapanıyor
40 yılı aşkın süredir dünyanın en büyük popüler müzik kanalı olan MTV kapanıyor. Dijital platformlara yenilen kanal, yayın hayatına son vererek tarihin tozlu sayfalarına karışıyor.  

90’larda bir lise öğrencisiyken, benim için müziğe ulaşmanın yolu belliydi. Koltuğumun altına bir Blue Jean alır, özel radyolarda sevdiğim radyo programcılarını takip eder, her hafta kaset dükkanlarına uğrayıp yeni çıkan albümlere bakardım. Ve tabii ki o zamanlar kablolu yayında olan MTV’de sevdiğim videoları izleyebilmek için ekran karşısında saatler geçirirdim. Tüm bu ritüel üniversite yıllarımda da değişmezdi, sadece artık daha kolay bulunmaya başlayan global müzik dergilerini de takip eder, okulumun bulunduğu Beşiktaş’ta ara sokaklarda gizli saklı duran CD standlarını da inceler, eve döndüğümde yine MTV’nin karşısındaki mesaime başlardım.

Mtv Kapanıyor
Mtv Kapanıyor

Yıllar geçip de Billboard Türkiye’nin editörlerinden biri olarak çalışmaya başladığımda, müziğe ulaşma yolları da değişmeye başlamıştı. Dahası, o yıllarda MTV Türkiye de yayın hayatına başlamıştı. 2006’da büyük bir tanıtımla açılmış ve 2007’deki ilk ve tek indie festivali Radar Live’a sponsor olmuştu. Fakat işler istenilen hızda gitmedi. MTV Türkiye’nin büyük umutlarla başlayan hikâyesi 2011’de son bulmuştu. Aynı yıl müzik dergileri de bir bir kapanmaya başladı. Ardından da yerli müzik kanalları…

Geçtiğimiz günlerde dünyanın en büyük müzik kanalı olan, popüler kültürün kilometre taşlarından MTV kapanış kararını açıkladı. 1981 yılında, “Ladies and gentlemen, rock and roll!” anonsuyla ve listelere zar zor girebilmiş The Buggles’ın “Video Killed The Radio Star” klibiyle yayın hayatına başlayan kanal, tıpkı bir kehanetin gerçekleşmesi gibi, algoritmanın ve dijital dünyanın kurallarına yenik düştü. MTV, yayınlarındaki ilk görüntülerinde Apollo 11’in Ay’a ilk iniş yaptığı anları gösteriyordu. Yani müzik televizyonculuğu o vakitler, 80’lerde tıpkı Ay’a inişin yarattığı bir etkiyi taşıyordu. Bir devrimin etkisini… 44 yıl sonra ise tıpkı bir zamanlar radyo gibi televizyonun ölümünü izledik. Müziğe ulaşmak için artık kimse MTV izlemiyordu. Dijital platformlar ve sosyal medya sayesinde kültür çoktan dönüşmüştü.

MTV’nin ana şirketi Paramount Global, 31 Aralık 2025’e kadar Birleşik Krallık ve Avrupa’nın bazı bölgelerindeki beş MTV markalı müzik kanalını kapatmayı planlıyor. Etkilenen kanallar arasında, aralıksız hit şarkılar, klasik şarkılar ve canlı performanslar yayınlayan uzun süredir yayın yapan MTV Music, MTV 80’ler, MTV 90’lar, MTV Live ve Club MTV yer alıyor. Paramount, amiral gemisi kanal MTV HD, Naked Dating UK ve Geordie Shore gibi reality programlarına odaklanarak yayın hayatına devam edecek. Ancak uzun vadede diğer Avrupa bölgelerindeki MTV’lerin de yayın hayatının sonlanacağı öngörülüyor.

Bir Gençlik Kültürü: “MTV’mi İstiyorum!” Reklamları

Henüz internet ortada yokken, 80’ler ve 90’larda MTV sadece bir müzik kanalı değildi. Aslında bir gençlik kültürünü de tanımlayan bir dönüşümdü. Gençler okuldan sonra ekran karşısına geçerek saatlerini MTV başında harcıyordu. MTV Unplugged, Beavis and Butthead, Jackass, Pimp My Ride, Headbangers Ball gibi programlar kendi ikonlarını yaratıyor, metal ve rock müzik egemenliğindeki müzik dünyasında yavaş yavaş hip hop sahnesi de kendi ağırlığını ortaya koymaya başlıyordu. Pop müziğin siyaset ve modayla yan yana durduğu MTV Müzik Ödülleri her sene konuşuluyor, müzik hiç olmadığı kadar kaotik, gürültülü ve ışıltılı bir dönemden geçiyordu. 1981’de ABD’de yayına başlayan MTV, kısa süre içinde öyle bir ilgi gördü ki 1987’de Avrupa’ya, 1997’de ise İngiltere’ye taşındı.

Benzer bir süreç Türkiye’de de yaşanıyordu, ama tabii ki kendi kurallarıyla. 1994 yılında Kral TV açılmış, 2000’lerde ise peşi sıra Dream TV, Genç TV, Numberone TV, Power TV gibi kanallar müzik televizyonculuğunu ülkemize taşımıştı.

MTV’nin kült statüsüne uzanan yolu, 1982’de başlatılan “I Want My MTV!” kampanyasıyla hız kazandı. Kampanyanın çıkış noktası, 1950’lerde yayınlanan bir tahıl reklamına dayanıyordu. Reklam efsanesi George Lois, bu fikri MTV’ye uyarlamaya çalıştı; ancak Mick Jagger gibi rock yıldızlarını kameralar karşısında ağlatarak sloganı söylettirme fikri kanal yöneticileri tarafından reddedildi. Muhtemelen bu fikir Jagger’ı da çok memnun etmeyecekti.

Kampanya, Lois’in ortağı Dale Pon’un devralmasıyla yön değiştirdi. Pon’un stratejik ve yaratıcı dokunuşuyla mizahı öne çıkaran enerjik bir tona büründü. O andan itibaren, “I Want My MTV!” yalnızca bir slogan değil, izleyicileri televizyon sağlayıcılarını arayıp MTV’nin kanallarına eklenmesini talep etmeye teşvik eden bir çağrıya dönüştü. Yurt sınırları içinde kablolu yayına üye olmayanlar da dahil, artık herkes kendi MTV’sini istiyordu.

Buzzco Productions ekibi tarafından üretilen reklamlarda, dönemin ikonları Pete Townshend, Pat Benatar, David Bowie, The Police, Kiss, Culture Club, Madonna, Cyndi Lauper ve Mick Jagger gibi isimler rol aldı. Her biri kameraya dönüp aynı cümleyi söyledi: “I Want My MTV!” Slogan kısa sürede pop kültürün diline yerleşti. Dire Straits’in “Money for Nothing” şarkısında Sting’in ağzından duyuldu, MTV’nin Avrupa kolunda yayınlanan ilk video oldu ve kanalın prodüksiyon logosunun müziğine kadar uzanan bir miras bıraktı.

MTV’deki İkonik Anlar: MJ, Nirvana, Live Aid ve Daha Fazlası

MTV’nin büyük yükselişiyle müzik tarihine geçen anlar da bir bir yaşanıyordu şüphesiz. Michael Jackson’ın “Thriller” klibi bunlardan biriydi. Video, 2 Aralık 1983’te MTV’de yayınlandığında sadece bir müzik videosu olmadığını kanıtladı. Bu çalışma, müzik video formatını yeniden tanımlayan bir sinema klasiğiydi. O dönemde “Thriller” klibi öylesine büyük rağbet gördü ki, MTV talebi karşılamak için klibi saatte iki kez yayınlamak zorunda kaldı. MTV’nin kuruluşunun daha ilk yıllarında “Thriller” gibi prodüksiyon değeri yüksek klipler yayınlaması, kanalın vizyonunu genişletti ve müzik videolarını sade tanıtım öğesi olmaktan çıkarıp görsel hikâye anlatımına taşıdı. Bir de ilginç not: “Thriller” klibi, MTV Video Müzik Ödülleri’ne aday gösterildiğinde Video of the Year ödülünü kazanamadı.

Nirvana’nın grunge rock sahnesini dünyanın merkezine yerleştirmesinde de MTV’nin payı çok büyüktü. “Smells Like Teen Spirit” 1991 yılında MTV ekranlarında dönmeye başladığında, glam rock da bayrakları yarıya indirmişti. Nirvana’nın 18 Kasım 1993’de kaydedilen ve 16 Aralık’ta yayınlanan MTV Unplugged in New York performansı bir dönemin en akılda kalan akustik konserlerinden biri oldu.

Bu performansta grup, tipik hit parçalarını bırakıp daha az bilinen şarkılarla ve cover’larla sahne aldı. David Bowie’nin “The Man Who Sold the World” yorumu unutulmaz anlardan biri haline geldi. Sahne dekorasyonu ve Cobain’in ifadeleri, performansın çok daha kişisel, melankolik bir atmosfere sahip olmasına zemin hazırladı. Nirvana’nın Cobain’in ölümünden sonra bu performans sıkça yayınlandı. Öyle ki bu konser, grubun mirasını ve Cobain’in sanatçılığındaki kırılganlığı simgeleyen bir simge hâline geldi. Cobain’in ölüm haberi de MTV’de özel bir yayınla duyurulmuştu. 8 Nisan 1994 günü, o dönemin genç izleyicileri için bir travmaya dönüştü.

13 Temmuz 1985’te düzenlenen Live Aid konserleri ise MTV’nin yalnızca bir müzik kanalı değil, küresel bir sahne olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Londra’daki Wembley Stadyumu ve Philadelphia’daki JFK Stadyumu’ndan yapılan canlı yayınlar, MTV ekranlarında milyonlara ulaştı. O gün, dünya aynı anda aynı şarkıları dinledi. Freddie Mercury’nin kalabalığı tek bir vücut gibi yönettiği “Radio Ga Ga” performansı, sadece Queen’in değil, televizyon tarihinin de zirve anlarından biri oldu. MTV, o yayınla birlikte müziğin insanları nasıl birleştirebileceğini kanıtladı. Yardım konseri olarak tasarlanan Live Aid, aynı zamanda kanalın küresel gücünü ve toplumsal etki potansiyelini perçinledi. Artık müzik sadece dinlenmiyor, izleniyor; sadece eğlendirmiyor, bir araya getiriyordu.

MTV’nin Güç Zehirlenmesi ve Katı Politikaları

MTV’nin ilk yılları, müzikte çeşitliliğin hızla arttığı ama ekranlara aynı oranda yansımadığı bir dönemdi. 1981–1984 arasında kanalda yer bulan az sayıda siyahi sanatçı arasında Michael Jackson, Prince ve Tina Turner gibi isimler vardı. Ancak bu durum, Rick James’in “Super Freak” klibinin reddedilmesiyle tartışma yarattı. James ve David Bowie gibi sanatçılar, MTV’nin siyahi müziği dışlamasını açıkça eleştirdi. Kanal yöneticilerinden Carolyn B. Baker, yıllar sonra bu tercihleri “cehalete dayalı araştırmaların” sonucu olarak nitelese de o yıllarda müzik televizyonunun ırksal sınırlarını görünür kılan dönem çoktan başlamıştı.

MTV, 1980’lerden itibaren yalnızca müzik yayını yapan bir kanal değil, küresel ölçekte kültürel normları belirleyen bir güç haline geldi. Öyle ki bu güç, zamanla bir çeşit estetik ve ahlaki “diktaya” dönüştü. Kanal; çıplaklık, uyuşturucu göndermeleri, seks, şiddet, silah, ırkçılık, homofobi ya da reklam içeriklerini gerekçe göstererek yüzlerce video klibi sansürledi, gece yayınlarına taşıdı veya tamamen yasakladı. Kanalı arayan aileler, MTV’nin gençleri “satanist” veya “ahlaka aykırı” temalarda etkilemekle suçladı. Bu dönemde namlunun ucunda Soundgarden’ın “Jesus Christ Pose” ve Incubus’un “Megalomaniac” klipleri vardı. MTV bu eleştirileri bastırmak için katı politikalar benimsedi. Fakat aynı yıllarda Marilyn Manson gibi provokatif isimler kanalın ana rotasyonunda yer almaya devam etti. MTV’nin sansür çizgisi tutarlılıktan çok denetim gücünü koruma refleksiyle belirleniyordu.

Müziğin doğası özgürlüktü, isyandı, sınırları aşmaktı. MTV ise o özgürlüğü biçimlendiren, denetleyen, paketleyip yeniden satan bir mekanizmaya dönüştü. Bu duruma en sert tepkiyi punk sahnesi verdi. San Francisco’nun öfkeli sesi Dead Kennedys, 1985’te yayımladığı “MTV Get Off The Air” şarkısıyla kanala doğrudan saldırdı:Bu rock and roll’un geleceği/ MTV yayından çekilsin!/ Ne kadar ileri gideceksin, ne kadar alçalacaksın/ Şeker kaplı içkinle zihinlerimizi sakinleştirmek için?”

Solist Jello Biafra bir röportajında şu cümleyi kuruyordu: “Benim şarkılarım sevimli olmak için yazılmadı. Televizyon reklamlarında kullanılmak için de değil. Amaç yatıştırmak değil, kışkırtmaktı.” Dead Kennedys’in eleştirisi basit bir öfke değildi; o, müziğin sistem tarafından evcilleştirilmesine karşı bir manifestoydu. Biafra’nın dediği gibi, müzik endüstrisi giderek “hayranlar yerine muhasebeciler tarafından yönetilen” bir hale geliyordu ve MTV bu dönüşümün hızlandırıcısıydı.

Ve 2025’te Algoritma MTV’yi Öldürdü

Bugün aynı denetim, artık merkezi bir yayın politikasından değil, algoritmaların görünmez tercih mekanizmalarından doğuyor. MTV’nin hangi klipleri “uygun” bulduğunu yöneten yayın kurulu vardı. TikTok’ta ise görünmeyen bir yapay zekâ ağı, hangi sesin, hangi yüzün, hangi trendin öne çıkacağına karar veriyor. 1980’lerde müzik, kanalın onayından geçmeden ekrana çıkamazdı; bugün de milyonlarca şarkı, algoritmanın onayını almadan keşfedilemiyor.

Aslına bakarsanız, ne dinleyeceğimiz, neye eşlik edeceğimiz, neye hayran olacağımız hep birileri veya “bir şeyler” tarafından belirleniyor. Rock’ın 2000’lerdeki hâkimiyetinden, bugün rap’in ve dijital üreticilerin yükselişine kadar. Kimi zaman bir kanal, kimi zaman bir algoritma…  MTV de müziği kendi istediği gibi paketledi, parlatıp sattı. İsyanı ehlileştirdi, özgürlüğü biçimlendirdi, belki de ruhu metalaştırdı. Ama elimizi vicdanımıza koyalım. O zamanlar müziğe erişim bugünkü kadar kolay değildi. Bir klibi izlemek, dünyanın başka bir köşesine açılan pencere gibiydi; yeni sesleri, tarzları, yüzleri görmek için tek yoldu. MTV, yalnızca bir kanal değil, gençliğin küresel ortak diliydi. Bir kuşağın tarzını, dilini, hayal gücünü şekillendirdi. Klipleriyle hikâyeler anlattı, yıldızlar yarattı. Dünyamızı genişletti. Çok istediğimiz bir şarkıyı duymak için beklemenin heyecanını yaşattı, zamanı yavaşlattı.

Ve misyonunu tamamladı. Tıpkı müzik dergilerinin, sevdiğimiz müzik dükkânlarının, şehrimizin en güzel mekânlarının misyonunu tamamlaması ve bir bir kapanması gibi… Bir kuşağın kalp atışı, o meşhur renkli logonun içinde attı. MTV’nin müziğin hafızasının oluşmasında büyük bir payı olduğunu kabul edelim. Bir dönemin müzik tarihi bu sayesinde yazıldı. Anısı kalbimizde yaşayacak.

Müzisyenlerin Nefret Ettikleri Albümleri

Müzik Dünyası Yapay Zekaya Savaş Açtı

Dünyanın En İlginç Konser Alanları

Müzik Tarihinin En Pahalı Klipleri