Kültürü ve otantik tarzıyla meşhur Brooklyn şehrinin beyaz perdedeki yansımasına bakıyoruz.
Betty Smith’in 1943 yılında kaleme aldığı Brooklyn’de Bir Ağaç Büyüyor romanının girişinde şöyle bir cümle vardır: “… Brooklyn’de büyüyen bir ağaç var. Kimileri ona Cennet Ağacı diyor. Tohumu nereye düşerse düşsün, oradan gökyüzüne erişmek için mücadele veren bir ağaç sürgün verir.” Öyle ki New York’un en eski damıtımevleri de Brooklyn’de kurulmuş, hatta yasaklı içki yıllarına rağmen viski kültürünün bu şehirde kök salmasını başarmışlar. Tıpkı Smith’in satırlarında olduğu gibi viski kültürü de tohumunun düştüğü yerden gökyüzüne erişmek için sürgün veren bir ağaç gibi büyümüş bu şehirde. Yalnız viski mi? Beyaz perdenin en unutulmaz kimi filmleri de Brooklyn sokaklarında çekilmiş.
“Sweet November” (1968)
“Sweet November” denilince pek çoğumuzun aklına 2001 yapımı olan, Charlize Theron ve Keanu Reeves’in başrolleri paylaştığı “Kasımda Aşk Başkadır” gelse de, filmin orijinali yönetmen Robert Ellis Miller imzalı olanıdır. Konusu ise yine pek çoğumuzun bildiği gibi, oldukça başarılı bir iş insanı Charlie’nin yalnız bir ay ömrü kalan Sara’ya aşık olup Manhattan ve Brooklyn arasında yaşadığı doludizgin ve yürek burkan bir aylık aşk hikâyesi. Brooklyn sokaklarında geçen, hüznü ve aşkı bir arada veren filmi tekrardan izleyecek olursanız kaliteli bir harman viski seyir arkadaşınız olabilir.
“Once Upon Time in America” (1984)
Filmin meşhur başlığından da mütevellit yalnız bir Brooklyn filmi değil elbette, 1920’lerden 60’ların sonlarına kadar uzanan 50 yıllık bir zaman dilimi içerisinden Amerika’nın sosyal hayatından bir portre çiziliyor. Robert De Niro’nun canlandırdığı Noodles karakteri sarhoş insanları soyan ve ücretlerini ödemeyen iş yerlerini gasp eden bir çetenin lideri. Bir mafya hikâyesinden yola çıkan film, dönemin Amerika’sını türlü yönleriyle izleyiciye aktarıyor. Oldukça uzun bir film olan “Once Upon Time in America”da üç saat boyunca gördüğümüz sahneler arasında Brooklyn sokakları da yer alıyor. Film boyunca karakterlerin elinde gördüğümüz bir kadeh Scotch viski, izlerken sizlerin de tercihi olabilir.
“Moonstruck”, (1987)
New York sinemasının en romantik ve özgün filmlerinden biri olan “Moonstruck”ı hikayesinin yanı sıra gerçek mekânlarda çekilmiş sahneleriyle de anımsarız. Filmin ana karakteri Loretta’nın evi için mekân olarak Brooklyn Height caddesinde bulunan Castorini ailesinin evi kullanılmış. Evin yanı sıra, film boyunca Brooklyn’in canlı cadde ve sokaklarını da görüyoruz. Başrollerini Nicolas Cage ve Cher’in paylaştığı filmi izlerken ise Brooklyn’in de meşhur viskilerinden olan güzel bir Bourbon seyir keyfinizi artırabilir.