Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Hande Ergitürk: Volvo Cars’ın Amiral Gemisi EX90 Ondan Soruluyor

8 Ekim 2024
Hande Ergitürk: Volvo Cars’ın Amiral Gemisi EX90 Ondan Soruluyor Saatolog Özel Röportaj Hande Ergitürk: Volvo Cars’ın Amiral Gemisi EX90 Ondan Soruluyor
Volvo Cars’ın amiral gemisi EX90’ın üretiminden sorumlu Türk mühendis Hande Ergitürk ile markanın Göteborg’daki merkezinde buluştuk.

Buz gibi bir ekim sabahında günlerdir iple çektiğim bir buluşmayı gerçekleştirmek üzere yola çıkıyorum. Varış noktam İsveç’in en büyük markalarından biri olan Volvo Cars’ın Göteborg Torslanda’daki büyük kampüsü. Bindiğim otobüs dünyanın her yerinden genç mühendislerle dolu, hepsi de Volvo Cars‘daki işlerinin başına geçmek için sabahın erken saatinde benim gibi yola düşmüş. İki yıl önce buraya taşındığımdan beri hep görmek istediğim ama orada çalışmadığın ya da toplantın olmadığı sürece gitmenin pek de anlamlı olmadığı Torslanda’daki merkez için “Volvo Cars’ın Beyni” diyebiliriz. Vardığımda, endüstriyel bir bölge beklerken karşıma yemyeşil, kafeleri, restoranlarıyla modern bir köy çıkıyor. Sebeb-i ziyaretim ise kısa süre önce başarısıyla tüm Türkiye’nin konuştuğu Hande Ergitürk’le buluşmak.

Otobüs durağında buluşmak üzere sözleştiğimiz Hande Ergitürk’ü beklerken etrafı izliyor ve Göteborg’un son güneşli günlerinden birinin tadını çıkarıyorum. İsveçlilerin son derece mütevazı ve  sade yaşam kültürünün izlerini taşıyan binaların hepsi çok modern ve belli ki çalışanların konforu düşünülerek inşa edilmiş. Günde yaklaşık 1.250 otomobilin üretildiği bu merkezde mühendisinden işçisine, dünyanın her yerinden, aralarında birçok üst düzey Türk yönetici ve mühendisin de bulunduğu 7 bine yakın insan çalışıyor.

Hande Ergitürk çok gecikmeden uzakta beliriyor. Görür görmez ta uzaktan birbirimize gülümsüyor ve ofis binasındaki restorana geçerek sohbetimize başlamak üzere masaya yerleşiyoruz. Kendisini tanımak, hikayesini dinlemek için sabırsızlanırken karşımda pırıl pırıl, her anne babanın gurur duyacağı, başarılı ama bir o kadar mütevazı, sade genç bir kadın duruyor.

Hande Ergitürk: Volvo Cars'In Amiral Gemisi Ex90 Ondan Soruluyor
Hande Ergitürk Ve Şule Kaya Hult

Ben soruyorum, başlıyor anlatmaya: Türkiye’de devlet okullarında okuyan, orta halli bir ailenin kızı Hande Ergitürk. Türkiye’deki iki yıllık iş deneyimi süresince biriktirdiği parayla 14 yıl önce, annesinin deyimiyle kırmızı bavulunu doldurup bir daha arkasına bakmadan okumak üzere Göteborg’a gelmiş. Geliş o geliş. Mezuniyetin hemen ardından Volvo Cars’dan aldığı iş teklifi üzerine Göteborg’a yerleşmiş. İş hayatında ne istediğini çok iyi bilen Hande Ergitürk, analitik mühendis zekasını hayalleriyle bir araya getirince Volvo Cars’daki kariyer basamaklarını birer birer çıkmış. Hande Ergitürk halen Volvo Cars’da ürün lideri olarak görev yapıyor.

Tüm Türkiye’nin onun başarısından haberdar olması ise bir süre önce markanın amiral gemisi ve en yeni modellerinden EX90‘ın lansmanında yaptığı sunumla oldu. Böylesine büyük bir projenin tüm dünyaya duyurusunu yapan kişi olarak seçilmek elbette şans eseri gerçekleşen bir şey değil. Arkasında yıllar süren fedakarlık, adanmışlık ve kararlılık var. Yani Hande Ergitürk başarısı sayesinde böylesine önemli bir göreve layık görüldü. Sözü fazla uzatmadan Hande Ergitürk’ün, gençlere ilham olacak hikayesini dinleyelim.

Sizi tanıyalım mı önce?

İTÜ Makine Mühendisliği mezunuyum. Ondan önce de İstanbul’da bir süper lisede okudum. İstanbulluyum, ailem de hâlâ orada yaşıyor. 2008 yılında İTÜ’den mezun olduktan hemen sonra Gölcük’teki Ford Otosan’da ürün geliştirme mühendisi olarak işe başladım.

İsveç’e gelişiniz nasıl oldu?

Üniversitede okuduğum yıllarda Erasmus’la yurt dışına çıkmak çok popülerdi ama ben bu tarz öğrenci değişimi programlarına pek ilgi göstermedim. Mezun olduktan sonra da, arkadaşlarımın bir kısmının yurtdışında yüksek lisans eğitimini devam ettirme hevesinde olduklarını fark ettim. Bunu görünce “Acaba ben biraz geride mi kaldım? Yüksek eğitim olanaklarını yeterince araştırmadım mı?” diye bir kaygı oluştu içimde. Sonra İsveç’le ilgili araştırma yapmaya başladım. Aslında makine mühendisliği alanında, Almanya ya da İngiltere’de kariyer ya da eğitim devam ettirmek daha yaygındı ama ben İsveç’i ülke olarak merak ettim.

Hande Ergitürk: Volvo Cars'In Amiral Gemisi Ex90 Ondan Soruluyor
Hande Ergitürk

Neden İsveç’i tercih ettiniz?

O yıllarda, şimdi her ne kadar çok popüler olsa da, İsveç Türklerin tercih ettiği bir ülke değildi. Birkaç kişiden Stockholm’deki teknik üniversiteye başvuru yaptıklarını duydum ve bunun üzerine ben de “İsveç öğrencilik için nasıl bir ülke acaba?” deyip araştırmaya başladım. Şanslıydım çünkü İsveç’te master programları, AB dışı bir ülkeden olsanız bile ücretsizdi. Sanırım benden sadece birkaç yıl sonra AB dışı ülke vatandaşlarına ücretli hale geldi. Benim zamanımda sadece çok büyük bir miktar olmayan sömestr ücreti ödenmesi gerekiyordu. Dolayısıyla büyük paralar ve burs almamı gerektiren bir durum yoktu.

Bir başka avantaj da master eğitiminin İngilizce olmasıydı. Bir de İsveç’in Türkler tarafından çok ilgi görmemesi, nispeten daha az bilinir olması bana çok çekici gelmişti. Tüm bunların sonucunda başvurduğum Göteborg’daki Chalmers Teknik Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği master programından kabul aldım.

Hangi yıl geldiniz Göteborg’a?

2010 yılında geldim ve gelirken hiç de öyle burada uzun süre yaşama, çalışma ve bir hayat kurma planım yoktu. Hem bir değişiklik hem de bir yurt dışı tecrübesi olsun diye gelmiştim. Özgeçmişinizde bir yurt dışı tecrübesinin olmasının ülkemizde değerli olduğu gibi bir inancım vardı. Ben de “En kötü ihtimal, çok mutlu olmasam bile master’dan sonra geri dönerim, CV’mde güzel durur” diye düşünerek geldim.

Sonra ne oldu da kaldınız?

Burada yaşamayı sevdim. Göteborg’a 14 yıl önce ilk geldiğimde 23 yaşındaydım, şimdi 37. Düşündüğünüzde yetişkinliğimin büyük bir bölümünü burada geçirmiş oldum. Burada yaşamanın kişisel gelişimime de büyük katkısı oldu.

Volvo Cars’da işe nasıl başladınız?

Master’ın son senesinde Chalmers Üniversitesi ve Volvo Cars arasında öğrencilere yönelik özel bir program vardı. Bu programa kabul edilirseniz hem tezinizi Volvo’da hazırlama hem de bir yaz staj yapma imkanı buluyordunuz. Ben de programa seçildim ve tamamladıktan sonra Volvo Cars iş teklif etti. Zaten programın amacı da bu; yeni mezun olmuş genç beyinleri şirket ortamına alıştırıp, Volvo Cars bünyesine almak.

O programa kabul olan kaç kişiydiniz? Herkese iş teklif edildi mi?

Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım 8-10 kişiydik ve çoğumuz iş teklifi aldık. Benim zamanımda daha az öğrenci alınıyordu, ama şimdi bunun gibi çeşitli diğer birçok öğrenci programları kapsamında sanırım daha fazla kişi alıyorlar.

Hande Ergitürk: Volvo Cars'In Amiral Gemisi Ex90 Ondan Soruluyor
Hande Ergitürk Volvo Ex90’La Birlikte

Volvo Cars’da göreve hangi pozisyonda başladınız? Şirketteki kariyer yolculuğunuzu anlatır mısınız?

Volvo’nun aktif güvenlik sistemini test eden departmanda hem tezimi yazdım hem de yaz stajımı yaptım. İş teklifi de o departmandan geldi ancak ben daha çok proje yönetimine kaymak istedim. Mühendislik kökenim var evet ama işi biraz daha bütüncül olarak görebileceğim, insan ilişkilerinin de olduğu bir pozisyonda yer almayı tercih ettim. Böylece Volvo’daki ilk işime aktif güvenlik alanı departmanının proje yönetiminde başladım. Aynı departmanda proje koordinatörü, ufak bir sistemin proje lideri, daha sonra departmanın proje lideri diye devam ettim.

Daha sonra ürün stratejisini öğrenmek istedim. Volvo’da, polis arabaları, XC90 Excellence gibi özel üretim araçlar, güvenliği güçlendirilmiş zırhlı araçlar ve aksesuarların planlandığı, Special Vehicles and Accesories diye anılan bir bölüm var. O sırada bu bölümün pazarlama analistliğini yapacak bir role ihtiyaçları vardı. Ben de gönüllü oldum, başvurdum ve orada çalışmaya başladım. Bu görevim süresince biraz mühendislikten çıkıp fiyatlandırma, segment analizi, veri toplama gibi farklı alanlarda çalışmayı öğrendim. Böylece, bir aracın planlanması sürecindeki gerekli vaka analizini sunup, doğru karar alınmasına yardımcı olan bir pozisyonu deneyimledim.

Ardından aynı departmanda aksesuar ürün müdürlüğüne geçtim. Bu görevdeyken müdürlerime daha etkili görevlerde bulunma niyetimi dile getirdim ve aracın daha çok bütünüyle çalışabileceğim bir pozisyonda görev almak istedim. Bu da aslında Volvo’daki kariyer planımın bir parçasıydı. Nitekim talebim üzerine bir aracı konsept fazından alıp, üretim hattında hayata geçiren ana araç programı ekibine alındım ve orada program yöneticisi olarak çalışmaya başladım. Son iki senedir de Volvo’nun en yeni modellerinden biri ve amiral gemisi olan tamamen elektrikli EX90 modelinin ürün lideri olarak çalışıyorum. En yeni teknolojiyi üzerinde barındıran EX90, ardından gelecek olan tamamen elektrikli modellerin öncüsü niteliğinde bir model.

EX90 projesinde, ürün lideri olarak sorumluğunuz tam olarak neydi?

Ürün liderliği, bir aracın geliştirilmesi sürecinde ürün yolculuğuna yakından tanıklık eden bir rol. Sorumluluğum,Volvo’nun sürdürülebilirlik ve güvenlik prensiplerine de bağlı kalarak, aracın en yeni teknolojiyle donatılmasını teşvik etmek. İçinde barındıracağı tüm niteliklere büyük bir ekiple birlikte karar veriyoruz. İşimi seviyorum çünkü çok geniş bir örümcek ağının ortasında, dinamik bir rol. İşimi yaparken çeşitli marketlerle ve bölge temsilcileriyle iletişimde kalarak, onların geri bildirimlerini alıyorum.

Hande Ergitürk: Volvo Cars'In Amiral Gemisi Ex90 Ondan Soruluyor
Hande Ergitürk

Bölgelerden kastettiğiniz sadece İsveç ya da Avrupa değil, tüm dünyayı kapsıyor değil mi?

Evet, Volvo Cars’ın etkin olduğu, dünya genelindeki tüm marketler. Projeyi yürütürken hem ABD’deki sorumlu ürün kişilerinden bilgi alıyorum, hem Avrupa pazarının temsilcisi hem de Asya-Pasifik pazarına hakim olan kontaklarımızla görüşüyorum. Bir yandan da tasarım ekibi ve ürün geliştirme takımıyla çok yakın çalışıyorum. Her yerden topladığımız bilgileri ekibimle birlikte sentezleyerek ürünün en güzel halini ortaya koymaya çalışıyoruz.

Volvo Cars, Çinli Geely firmasının sahip olduğu ama bir yandan da İsveç çalışma kültürünü kaybetmemiş bir şirket. Size göre Volvo Cars’ta çalışmanın en güzel yanı ne?

Volvo’nun dünyadaki hangi ofisine giderseniz gidin İsveç çalışma kültürünü görebiliyorsunuz. Volvo Cars, ben çalışmaya başladığımdan beri çok büyük bir teknoloji dönüşümüne girdi ve bunu takip etmek çok eğlenceliydi. Burada çalışmaya başladığımdan beri her zaman gelmesini beklediğim, üzerinde çalışmak istediğim yeni bir proje oldu. Bunun yanı sıra çok uluslu olması, farklı ülkeden birçok insanla çalışıyor olmak sürekli sizi enerjik tutuyor ve sanırım daha dinamik bir çalışma ortamı sağlıyor.

İsveç ve Türkiye çalışma kültürünü karşılaştırabilir misiniz?

En önemli fark İsveç’teki iş yaşamında hiyerarşinin olmaması. Mesleğe yeni başlayan ya da üretim bandında çalışan bir kişinin fikri, 35 senedir Volvo’da çalışan üst düzey bir yöneticinin fikriyle aynı derecede önemli. Herkese eşit şekilde davranılıyor ve genç, yaşlı ya da tecrübeli, tecrübesiz, İsveçli ya da değil, herkesin katkısına eşit derecede saygı gösteriliyor. Görev seviyesi ne olursa olsun herkes birbirine ismiyle hitap ediyor. Ekipler çok heterojen. Ayrıca burada esnek saatlerde çalışmak çok normal. Çünkü insanların kendi hayatlarına da vakit ayırabiliyor olması şirketler için çok önemli.

Hande Ergitürk: Volvo Cars'In Amiral Gemisi Ex90 Ondan Soruluyor
Hande Ergitürk

İsveç’te çalışmaya başladığınızda zorlandığınız bir şey oldu mu?

Oldu ama şimdi geriye dönüm baktığımda bu, kendime kızdığım noktalardan bir tanesi. Sanırım çok tecrübeli olmamanın verdiği naiflikten de kaynaklanıyordu, ilk yıllarımda biraz çekingendim. Bazı toplantılarda, muhtemelen ben de hoş gördüğüm için tamamen İsveççe konuşuluyordu. İsveççem o zamanlar başlangıç seviyesindeydi, anlamakta zorluk çekiyordum. Ama işin garibi ben o toplantılar sayesinde bu dili öğrendim. Toplantılarda aynı kelimeleri üst üste duydukça İsveççem gelişti. Duyduğum kelimeleri sonrasında “Galiba böyle yazılıyor” deyip bir kağıda yazıyor ve ne anlama geldiklerine bakıyordum. Kendimce bir oyuna çevirmiştim onu. Tabii ki toplantılarda çok önemli bir şey varsa İngilizceye çevirmelerini de istiyordum. En çok zorlandığım konu buydu diyebilirim.

Gördüğüm kadarıyla burada kariyer planlamasında şirketler oldukça esnek ve açıklar. Bu da bir avantaj mı?

Burada yatay geçiş her zaman destekleniyor. Kariyer sürekli yukarı çıkılması gereken bir merdiven olarak görülmüyor. Sonuçta baktığınızda çok uzun yıllar çalışıyoruz ve bazen insanın işleri biraz daha kolaydan almak istediği geçiş dönemleri olabiliyor. Ya da kariyerde başarının her zaman illa ki daha fazla sorumluluk almak, daha üst seviyeye çıkmak gibi görülmemesi gerekiyor. Bana göre kariyer bir öğrenme yolculuğu. Buradaki kültür de bunu destekliyor. Mesela daha önce hiç görev almadığınız ama çalışmak istediğiniz bir alanda tecrübe edinmek istiyorsanız size hedefinize ulaşmada yardımcı oluyorlar.

İsveç iş kültürünün en sevdiğiniz yanı ne?

Aklıma ilk gelen şey esnek çalışma saatleri ve buna dayalı bir güven ortamının olması. Yani şöyle düşünüyorlar: Biz sana esnek çalışma imkanı tanıyoruz ama senin de işini doğru yerine getireceğini ve zamanında teslim edeceğini biliyoruz. Sistem profesyonel güven üzerine kurulu. Buradaki kültür herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirirse sağlıklı bir toplumun oluşturulacağı yönünde, bu iş kültürüne de yansıyor.

İş yaşamını bir kenara bırakırsak, 14 sene önce, henüz 23 yaşındayken, o sıralarda Türkiye’de hiç de popüler olmayan İsveç’e geldiniz. Size “O soğuk ülkede ne yapacaksın?” diyen oldu mu?

İsveç’e gelişim yurtdışına da ilk çıkışımdı. Ondan önce hiç Türkiye’den dışarı çıkmamıştım. Bir bilet aldım ve geldim. Şimdi diyorum ki bayağı cesurmuşum. Annem de öyle diyor: “Kırmızı kocaman bir bavulun vardı, içini doldurdun ve hiç arkana bile bakmadan gittin.” Burada yapabilecek miyim, kalacak yer bulabilecek miyim, alışabilecek miyim diye hiç düşünmeden, cahil cesaretiyle girişmişim. Açıkçası şansım da hep yaver gitti. Çok şükür büyük sıkıntılarım olmadı.

Ama bir süre önce şunu fark ettim. Burada kaldıkça uzun ve karanlık kışlar beni daha çok etkilemeye başladı. İsveçlilerin bir kısmı, karanlık ve soğuk kış yaklaştığı için sonbahardan itibaren bir süreliğine mevsimi geçirecek sıcak ülke arayışına girmeye başlar. İlk geldiğim senelerde bunu birinci dünya problemi olarak görüyordum ve “Aman bunların da başka dertleri yok, bu yüzden karanlık bahanesiyle tatil arayışına giriyorlar” diyordum. Hatta havanın erken kararması, karın aylarca kalkmaması bana eğlenceli geliyordu. Ama artık bunun ağırlığını ben de hissetmeye başladım açıkçası.

Hande Ergitürk: Volvo Cars'In Amiral Gemisi Ex90 Ondan Soruluyor
Hande Ergitürk

Kuzeylilerle arkadaş olmak kolay değildir. Kendilerine ait bir sınırları var ve o sınırı geçmek için önce biraz karşılarındakini tanımak isterler. Buraya özellikle öğrenci olarak gelenler bu yüzden kendilerini bir hayli yalnız hissediyor. Siz de hissettiniz mi bu yalnızlığı?

Zaman zaman hissettim evet. İsveçliler bireylere çok saygılılar, ama hayatlarına yabancı ya da İsveçli birilerini sokma konusunda biraz mesafeliler bence. Neyse ki Göteborg’daki çok uluslu ortam, yabancılar olarak arkadaş bulmamızı kolaylaştırıyor.

Önümüzdeki beş yıl içinde kendinizi nerede görüyorsunuz?

Daha etkin liderlik üstlenebileceğim rollere gelmek isterim elbette. İş alanının idari ve yönetimsel kısmını da öğrenmek ilginç olurdu.

Yurtdışında, özellikle Avrupa’da çalışmak isteyen gençlere ne tavsiye edersiniz?

Benim yurtdışı maceram, bu yola giren diğer arkadaşlarımdan ilham almamla başlamıştı. Yurtdışında çalışabilmek için en önemli şey elbette dil bilmek. En azından İngilizcenizin olması şart. Ayrıca cesur olmak ve başka bir kültürün içinde yaşayacağınızın ayırdında olmak da gerekiyor. Ben buraya iki sene boyunca harcayacağım parayı biriktirerek, tamamen kendi koşullarımla geldim.

Gelmeden önce farklı kaynaklardan araştırma yaparak nelere ihtiyacım olduğunu ve aylık masraflarımı hesapladım. Hesaplamam başarılıydı ki yüksek lisans eğitimim bittiğinde, param da bitmişti. Hemen sonrasında Volvo’da işe başladığımdan ucu ucuna yetmişti. Ben bunu koşullarımın zorluğunu anlatmak için değil, bunun bilinciyle geldiğimi belirtmek için söylüyorum. Demek istediğim elbette cesur olacağız ama bununla birlikte planlı programlı olmamız da gerekiyor. Bunun yolu da en ince detaya kadar her şeyi araştırmaktan, artısı ve eksisi ile tartmaktan geçiyor. Araştırmalar sonucu bilmediğimiz ama var olan birçok olanağa ulaşmamız mümkün.