Küresel pandeminin yarattığı belirsizlik lüks dünyası için bir katalizör haline geldi. Peki, lüks turizmin geleceğinde neler göreceğiz?
Teknoloji müthiş bir hızla ilerleyip tüm alışkanlıklarımızı git ide daha “akıllı” hale getirmişken yaklaşık iki sene önce patlak veren küresel salgın, tüm kavramların yeniden irdelenmesine ve değişmesine sebep oldu. Sınırların daraldığı, uzun süre boyunca bir şehirden diğer bir şehre seyahatin bile mümkün olmadığı salgından en çok etkilenen sektörlerden biri de kuşkusuz lüks turizm oldu. Tüketici alışkanlıklarındaki değişim bu süreçle birlikte daha hızlı farklılaşırken varlıklı gezginler de alternatif yolları değerlendirmeye başladı. Halihazırda var olan “akıllı turizm” kavramı sürdürülebilirlikle birlikte öne çıktı, salgınla birlikte içine dönen insanoğlu tatil planlarında yalnız somut olanı diye ruhuna da iyi gelecek alternatiflere bakınmaya başladı. Peki, çok bilinmeyenli bir denklem olan lüks turizm piyasasında neler oluyor?
Salgınla birlikte yaşam alanı daralan bizler, evlerimizin içinde kaldığımız dönemlerde kendimize yönelerek daha düşünceli hale geldik. Eylemlerinde daha bilinçli davranmaya başlayan ve etrafını düşünen kimselerin seyahat tercihleri de bu doğrultuda biçimlenir oldu. Elbette ki bu, yalnız pandemik krizin getirisi değil, ayak sesleri artık çok daha yakından duyulmaya başlayan iklim krizinin de bir etkisi olarak çıktı karşımıza. Böylece lüks turizmde öne çıkan temalardan biri de geleceği ve yaşadığı komünü önceleyen tatil destinasyonları oldu.
Araştırma şirketi Altiant’a göre Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika’daki varlıklı tüketicilerin yüzde 44’ü çevrenin korunmasına yardımcı olması durumunda seyahat için yüzde 10 daha fazla harcama yapabilecek, yüzde 39’u ise çevrenin korunması halinde yüzde 10’dan daha fazla harcama yapabilecek. Lüks otel grubu Virtuoso tarafından yapılan bir araştırmaya göreyse katılımcıların yaklaşık yüzde 70’inin sürdürülebilir tatil deneyiminin seyahat kalitelerini artıracağını düşündüklerini gösteriyor. Burada dikkat çeken bir diğer nokta ise kişilerin yalnız bireysel sorumluluk duygusundan değil, sosyal medyanın getirdiği sürdürülebilir tatil popülaritesinden de çevreci bir tatil planına yöneliyor olması. Seyahatte Sürdürülebilirlik 2021 Raporu’na göre de destinasyonlar, artan medya baskısı ve gezginlerin farkındalığı ile sürdürülebilirlik uygulamalarını ciddiye almaya başlamış görülüyor.
Peki sürdürülebilirlik, lüks turizmde nasıl karşılık buluyor? Seyahatin ilk adımı otelden konaklanacak otel ya da villalara dek her adım tamamen ya da büyük bir oranda yenilenebilir enerji kaynaklarıyla işletilecek şekilde tasarlanıyor; yanı sıra inşa edildikleri doğal habitatın korunması gözetiliyor. Örneğin meşhur otel gruplarından Edition, “Stay Plastic Free” inisiyatifiyle bünyesindeki tüm otellerde bitkilere geniş yer veren tasarımları ve çevreci uygulamalarıyla son günlerde adından söz ettiriyor. Geçtiğimiz yıl İngiltere’de açılan Treehouse Hotel London’da ise plastik kullanımı tamamen yasaklanmış, otel odalarında ise banyo parfümerileri için doldurulabilir cam tasarımlar kullanılıyor (daha detaylı bilgi için Şebnem Denktaş’ın geçtiğimiz aylarda kaleme aldığı Tatiliniz Sürdürülebilir Olsun! yazısına göz atabilirsiniz).
Tüm bu sürdürülebilir adımların atılması ise akıllı teknoloji uygulamalarının söz konusu otellere entegre edilmesi ile mümkün oluyor. Bu noktada ise sürdürülebilir destinasyonların yanı sıra geleceğin lüks turizmini şekillendirecek bir başka kavram olan “akıllı turizm” söz konusu oluyor. Amerikan dijital danışmanlık merkezi Publics Sapient Kurucu Başkanı Sooho Choi’ye göre, akıllı şehirler ve dijital araçlarla zenginleştirilmiş destinasyonları niteleyen bir kavram olan akıllı turizm, esasen bir destinasyona ve onun alanlarına yerleştirilmiş yapay zekâ teknolojileri bütününü kapsayan kavram. Bu akıllı destinasyonlar sayesinde ulaşımdan konaklamaya varan bir çemberde misafirlerin tatil deneyimleri kolaylaştırılıyor. Yolcuların bavullarını havalimanlarında almasına gerek kalmadan direkt konaklayacakları otele ulaştırılması akıllı destinasyonların tatili kolaylaştıran imkânlardan biri örneğin.
Bünyesinde hem akıllı turizmi hem de sürdürülebilir otel kavramını barındıran örneklerden biri de Suudi Arabistan’ın Kızıl Deniz Projesi. Kızıl Deniz’in kıyısında kurulacak projede enerji tamamen sürdürülebilir olup güneş ve rüzgârdan karşılanacak. 90’dan fazla takım ada üzerine inşa edilen otel, her bir misafirine kişiselleştirilmiş konaklama deneyimi sunuyor. Kızıl Deniz’in doğal mirasından faydalanarak turist çekmeyi amaçlayan otel, sunduğu kişiselleştirilmiş deneyimlerle birlikte cazibesini artıyor. Bu deneyimlere pek çok noktadan sunulan kolay ve hızlı ulaşım da dahil.
Akıllı turizmdeki bir diğer gelişme ise ayaklarımızı yerden kesen türde olacak gibi görünüyor. Eylül ayının ortalarında ilk defa sivil bir ekibi uzaya çıkaran Virgin Galactic ve Blue Origin ile birlikte uzay turizmi nihayet bir gerçeklik olarak belirmeye başladığını gördük. Uzay turizmin ilk adımlarını atmaya başlayan şirketin bir diğer uçuşunun ise 2022’nin üçüncü çeyreğinde olması bekleniyor (aslına bakılırsa uçuşun daha erken bir tarihte yapılması bekleniyordu, fakat şirket araçların bakımı için yaklaşık 8 aylık bir gecikmeyi duyurdu. Bakım için ayrılan bu uzun süre, her ne kadar uzay seyahatleri başlamış olsa da insanoğlunun bu teknolojide hâlâ kat edilecek uzun bir yolu olduğunun göstergesi). Planlanan uçuşun koltuk fiyatları ise 450.000 dolar. Virgin Galactic’i önümüzdeki dönemde yalnız uzay turizmi sahasında da görmeyeceğiz, İngiliz havacılık şirketi Vertical Aerospace da Virgin Galactic ile bir ortaklığa imza attı. Vertical Aerospace; Londra Heathrow, Gatwick ve Manchester gibi havalimanı merkezleri arasında bağlantı sağlayacak bir elektrikli uçan taksi ağı için Virgin Galactic ile anlaştı. 200 mil hızla uçabilecek tam elektrikli hava taksileri uçuş sırasında neredeyse sessiz olacak ve sıfır emisyonla ulaşım yapacak. Bu operasyonların tarihi ise 2024 olarak görülüyor.
Öte yandan İngiliz hibrit hava gemi üreticisi Hybrid Air Vehicles da bir haftaya kadar seyir yapabilecek, barları ve lüks yatak odaları olan lüks bir otel gibi donatılan sıfır emisyonlu Airlander hava gemileri üretmeyi planlıyor. İlk Airlander’ın ise 2025 yılında piyasaya sürülmesi bekleniyor.
Görünen o ki geleceğin lüks turizmi sürdürülebilirlik ve akıllı teknoloji çerçevesinde şekil alacak. Lüks otel şirketleri doğa dostu yapılar için peşi sıra adım atarken uzaya seyahat yahut hava seyahati de ilerleyen senelerin güçlü rakip oyuncuları olarak karşımıza çıkacak gibi duruyor. Geleceğin sürdürülebilirlik ve akıllı teknoloji işbirliği içerisinde ilerliyor olacağını görmek münkünken akıllarda bir başka soru beliriyor: Yakın gelecekte uzay seyahatinin akıbeti ne olacak?