Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

3 Temmuz 2025
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Yüz yılı aşkın şaraplar, denizaltı batıklarından müzayede salonlarına uzanan sıradışı bir yolculukta koleksiyonerlerin hayal gücünü ve pek tabi bütçelerini zorluyor. Şarap müzayedelerinin ilginç dünyasına sızıyoruz.

Şimdi sizlere İsveç’ten başlayıp sonu Türkiye’de biten bir köpüklü hikâye anlatacağım. 3 Kasım 1916’da Jönköping isimli gemi İsveç’ten ayrılarak o zamanlar Rusya toprağı olan Finlandiya’ya doğru yola çıktı. Savaş zamanında ticaret tehlikeli olsa da kârlıydı. Yolculuk başlayalı kısa bir süre olmuştu ki Jönköping bir Alman denizaltısı tarafından durduruldu ve batırıldı.

1997’de geminin batığı deniz yüzeyinin 64 metre altında tespit edildi; yapılan incelemelerde geminin tek parça halinde ve sağlam bir şekilde durduğu görüldü. Bu keşif, büyük bir heyecan yarattı çünkü Jönköping, Çarlık Rusyası subaylarına götürülmek üzere mühim bir kargo taşıyordu: 3 bin şişe 1907 Heidsieck Monopole ‘Goût Americain’ şampanya.

Bu şampanyalardan birkaç tanesi batıktan çıkarıldı ve tadıldı. Tatları mükemmeldi. Soğuk su, karanlık ortam ve mantarın çıkmasını engelleyen yüksek basınç şampanyaları korumuştu. Batığın yüzeye çıkarılması ancak 1998 yılında gerçekleştirildi. Bu operasyon sonrası yaklaşık 2 bin şişe şampanya kurtarılmıştı ve bunlar çeşitli müzayede ve açık artırmalarda satıldı.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

Gelelim 2004 yılına… Cem Uzan ve Hakan Uzan hakkında yakalama kararı çıkarılır ve mal varlıklarına el konulur. Uzan Kardeşler’in müthiş bir şarap kavı olduğu ortaya çıkar. Bu kavdaki ürünler tasniflenir ve ilgililerin borçlarına karşılık müzayedeyle satışa çıkarılması kararlaştırılır. Satılacak o şarapların arasında iki tane de 1907 Heidsieck Monopole ‘Goût Americain’ bulunmaktadır. Yapılan müzayede sonrasında bu iki şarapla birlikte Uzanların kavının büyük bir kısmını Barış Tansever’in sahibi olduğu Sunset Restoranı satın alır.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Credit: Christie’s -Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

2004 yılındaki bu meşhur müzayede ülkemizdeki şarap müzayedelerinin ilki ve en önemlisiydi. Magazinsel bir yönü de olması dolayısıyla gösterilen büyük ilgi nedeniyle kamuoyunu uzun süre meşgul etti. Bundan sonra 2005 yılında da çeşitli şarapların açık artırma usulü satıldığı bir müzayede gerçekleşse de bu etkinliklerin devamı gelmedi. Dünyada ise durum çok daha farklı ve müzayedeler bütün hızıyla devam ediyor. Mesela ünlü müzayede evi Sotheby’s 2024 yılı içerisinde satışları toplamı 114 milyon dolara ulaşan 61 içki müzayedesi düzenlemiş.

O halde tek seferde yapılan ve en çok gelir elde edilen müzayedelerden birinden bahsedelim. Amerikalı milyarder Bill Koch’un birkaç ay önce Christie’s müzayede evi aracılığıyla 1.500 lota bölünerek satılan 8.000 civarında şarap içeren koleksiyonundan 28,8 milyon dolar gelir elde edilmiş. Satışın gözdesi 275 bin dolara alıcı bulan 6 litre büyüklüğündeki “Mathusalem” şişede sunulan Domaine de la Romanée-Conti 1999 Romanée-Conti olmuş. Bu satış sonrası Bill Koch’un elinde halen 12 bin şişeye yakın şarap kaldığını da not edelim.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası -Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
ŞARAP MÜZAYEDESİNE KİMLER KATILIR?

Müzayede katılımcıları asıl olarak iki profile ayrılabilir. Bunların bir kısmı gerçek şarapseverler ve denemek istedikleri nadir şarapları satın almaya çalışıyorlar. İkinci grubun amacı ise bu işin ticaretini yapmak. Farklı şarapları değerleneceği beklentisiyle alıyor, kimi zaman başka müzayedelerde satıyor, kimi zaman da restoranlarda veya özel etkinliklerde değerlendiriyorlar. Bu tarz insanlar için şarap, aynı lüks saatlerde olduğu gibi bir yatırım aracı. Hatta tek işleri bu tür yatırımlık şarapları doğru şekilde saklamak, istenen adrese iletmek ve benzeri hizmetleri vermek olan özel şirketler mevcut.

Bir de hayırseverlik müzayedeleri var. Aslında adı üstünde, bu tür etkinliklerde toplanan paranın bütünü veya bir kısmı ihtiyacı olan kurumlara/kişilere “hayırseverlik” göstergesi olarak bağışlanıyor. Buralarda gerçekleşen açık artırmalarda fiyat yükseltmek salt o içkiyi almakla ilgili değil, “hayırseverlik” için ne kadar büyük bir bütçe ayrıldığını da gösteriyor. Böylelikle kişiler veya kurumlar reklamlarını yapma şansı elde ediyorlar. Bugüne kadarki en pahalı şarap satışlarından biri böyle bir bağış toplama müzayedesinde gerçekleşti. Bir hayırsever, Şef Emeril Lagasse’in 2021 yılında organize ettiği Carnivale du Vin bağış etkinliğinde normal boydaki şişesi 200 dolara alınabilecek “The Setting” üretimi Napa Valley bölgesi Cabernet Sauvignon’u “Glass Slipper”ın 6 litrelik şişesi için 1 milyon dolar ödedi.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası -Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

Tabii bazı şaraplar yalnızca sergilenmek için, ikonik değerleri nedeniyle alıcı buluyor. 5 Aralık 1985 günü Christie’s müzayede evindeki satışa konu olan ve üzerinde “1787 Lafitte Th.J” ibaresi olan şişe gibi. “Efsanevi” sıfatını hak eden bu eşsiz şarabın Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucu babalarından Thomas Jefferson’a ait olduğu iddia ediliyordu. Kıran kırana geçen bir yarış sonrasında 157 bin dolar ödeyen Christopher Forbes şarabı almaya hak kazandı. Bu tutar, o tarihe kadar bir şişe şarap için ödenmiş en yüksek meblağ idi… İş burada bitmedi. 1980’lerin sonunda Thomas Jefferson’ın kavından geldiği söylenen dört şişe daha piyasaya çıktı. Bill Koch bu şarapları toplamda 500 bin dolar ödeyerek satın aldı. Bu Bill Koch, yazının başında bahsedilen dolar milyarderi Bill Koch ile aynı kişi.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Credit: William Jess Laird – Christie’S – Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

Zaman geçtikçe Jefferson’a ait olduğu iddia edilen şaraplar dâhil olmak üzere pek çok ikonik ve değerli şarabı müzayede evlerine satan Hardy Rodenstock hakkındaki şüpheler arttı. Şarapların gerçekliğine ilişkin yapılan soruşturmada ise ilginç bir yöntem izlendi: II. Dünya Savaşı’nda atılan atom bombaları nedeniyle Cesium 137 adındaki radyoaktif madde dünyanın her köşesine yayılmıştı. Yani 1945 yılından sonra üretilen her şeyde bu maddenin izine rastlamak mümkündü. Şaraplar bu testi geçemedi. Ancak şarapların gerçekliğine ilişkin davalar uzun yıllar sürdü. Kitabix Yayınları’ndan çıkan ve şu an yalnızca sahaflarda bulunabilen 2013 tarihli “Milyarderin Sirkesi: Dünyanın En Pahalı Şarap Şişesinin Gizemi” isimli kitapta bu konunun detaylarını bulabilirsiniz.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

2016 tarihli Ekşi Üzümler (Sour Grapes) belgeselinde hikâyesi anlatılan Rudy Kurniawan’ın müzayedelerde sattığı şaraplarda yaptığı sahtekarlıklar ise bambaşkaydı. 2012’de Rudy’nin evine baskın düzenleyen FBI ajanı Adam Roeser evi sahte şarap üretim laboratuvarı olarak tanımlamış; lavaboda eski şişelerin yüzdüğünü, başka bir odadaki şişelerden taze balmumu damladığını belirtmişti. Ayrıca Roeser, etrafta yığınlarca mantar olduğunu ve mutfak tezgahında 30 ila 50 adet açık şişeyle birlikte bir huni ve mantar takma aleti gördüğünü söylemişti. Evden 1899 yılına ait sahte etiketler de çıkmış ve kurulan düzenek sayesinde pek çok şarabın sahte etiketinin yapılabileceği anlaşılmıştı. Eski rekolteli bir sürü ünlü -ve sahte- şarabı insanlara satan Rudy Kurniawan on yıllık hapis cezasına çarptırılsa da 2020 yılında salıverildi.

Rudy Kurniawan’ın yaptıklarının tespiti kolay değildi. Çünkü sattığı şaraplar 50-60-70 yaşlarındaydı ve bu denli yaşlı şarapların tadının nasıl olduğuna dair çok az uzmanın bilgisi vardı. Bu nedenle çok fazla damak yanıldı.

Bu tür “gerçekten yaşlı” şarapları satın almak her ne olursa olsun insanları heyecanlandırıyor. Şarap yazarı Will Lyons’a göre bu riski almaya değer. Kendisi, “Bu şaraplarda biraz tarih tadıyorsunuz” dedikten sonra “Harika şarapların şaşırtıcı yanı, şişede yaşlanıp gelişmeleri, böylece genç şaraplarda bulamayacağınız üçüncül aromalar karşınıza çıkıyor. Şaraptaki meyveler tamamen yumuşuyor ve kuru üzümü andıran, neredeyse fındıksı ve karamelize diyebileceğimiz bir karakter ortaya çıkıyor” diyerek sözlerini sürdürüyor.

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
MÜZAYEDE TÜYOLARI

Müzayedelerden şarap almayı düşünüyorsanız sizlere birkaç püf noktası söyleyebilirim. İlk aşamada müzayede kataloğunu çok iyi çalışın, şarapların ne duruma olduğunu dikkatlice okuyun, o şaraplar ve üreticileri hakkında araştırma yapın, piyasa fiyatlarını müzayede fiyatlarıyla karşılaştırın. İstediğiniz şarap veya şaraplara ödemeyi düşündüğünüz miktara ilişkin fiyat aralığınızı belirleyin, mümkünse bunun dışında çıkmayın. Yani müzayedeye katılırken bir yandan da şarap içip, alkolün gevşetici etkisinin verdiği cesaretle almak istediğiniz şaraplara bütçenizi aşan ödemeler yapmayın. Bugünlerde kanlı canlı katılabileceğiniz müzayedeler yapıldığı gibi internet üzerinden yapılan açık artırmalar da hayli revaçta.

Pek çok kişinin merak ettiği bir başka konuysa bu tarz müzayedelerde nasıl şarap satılabileceğidir. Ben dâhil olmak üzere hemen hemen şarapla uğraşan herkese düzenli olarak aynı sorular yöneltilir: “Dedemden, babamdan kalmış eski ve hatta tarihi şaraplar buldum. Bunların ederi nedir?” (Bu soru biraz cinsiyetçi tabii, neden hiç anne veya büyükanneden kalmış şarap olmaz?)

Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası
Şarap Müzayedelerinin İlginç Dünyası

İlkin belirtmek lazım ki müzayedelerde satılan şarapların büyük çoğunluğu “tadı” ve yatırım değeri için alıcı bulur. Nihai amaç o şarabın içilmesi veya bekledikçe değerinin artmasıdır. Bu nedenle açık artırmayla satılan bu tür şaraplar için mutlaka ve mutlaka doğru şartlarda saklandığına ve bu nedenle bir bozulma olmadığına dair garanti istenir. Ardından uzmanlar bu şarapların kontrolünü titizlikle gerçekleştirir.

Ayrıca şarapların nereden alındığına dair bilgi ve belgeler talep edilir ki sahte olup olmadıklarına dair inceleme yapılabilsin. Çok az şarap yalnızca şişesinin veya etiketinin tarihi eser niteliği nedeniyle, içindeki sıvıya önem verilmeksizin satışa konu edilir. Kısacası aile büyüklerinden kalan şarapların kötü şartlarda saklanmaları nedeniyle “içilebilirliği” yoktur. Bozulmuşlardır. Bu açıdan değersizdirler. Yalnızca birileri o şarapların şişelerine ve etiketlerine değer veriyorsa bu şaraplardan bir maddi gelir elde edilebilir. Bu gelirin yüksek olması da elinizde çok özel bir şişe yoksa olası değildir.

İstanbul’un En Güzel Şarap Barları 01

Hayalimdeki Şarap Barı

Urla’da Michelin Rüzgârı: Hus Şarapçılık