fbpx

Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk

14 Ekim 2024
James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk Saatolog Özel Röportaj James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk
Son üç senedir Türkiye’nin çeşitli köylerinde ıssız ve terk edilmiş mabetleri keşfeden sanatçı James Kerwin’le masalsı yolculuğunu yansıtan mekânsal fotoğraflarına dair konuştuk.

Bu yıl yedinci edisyonuyla İstanbul’un 30’a yakın noktasında sanatseverlerle buluşan 212 Photography sergisi, kapsamlı içeriğiyle dünyaca ünlü fotoğrafçıları İstanbullularla buluşturdu. Her yıl giderek büyüyen ve farklı disiplinlerden sanatçıları bir araya getiren festival, tüm şehre yayılarak sürdürülebilen bir kültür sanat yolculuğu kimliğini de giderek artırıyor. Fotoğrafların sergilendiği özgün mekânların sanatçıların eserleriyle ilişkilendirilmesi ya da aksine kontrast yaratacak şekilde seçilmesi ise harika bir ambiyans yaratmış.

Türkiye’de çok aşina olmadığımız mimari fotoğrafçılık, mekânların ruhunu en iyi yansıtabilen ve mimarlık disiplini ile doğrudan ilişkili bir sanat dalı. Geçmişi ve şimdiyi arşivleyebilmenin en güzel yöntemi olan mimari fotoğrafçılığıyla Orta Doğu, dünyanın geri kalanı ve son üç senedir Türkiye’nin çeşitli köylerinde ıssız ya da terk edilmiş mabetleri keşfeden sanatçı James Kerwin ile bu masalsı yolculuğunu yansıtan harika mekânsal fotoğraflarının nasıl ortaya çıktığına dair konuştuk.

James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk
James Kerwin

Mimarinin yarattığı hangi duygular sizi bu maceraya sürükledi? Mimari fotoğraflar çekmenize yol açan bir tetikleyici simgesel yapı ya da yer var mı hayatınızda?

Mimari fotoğrafçılığa bir şekilde kayarak girdim. Fotoğraf makinemle baş başa olmanın bana verdiği yalnız kalma lüksünü, düşünme özgürlüğü fırsatını ve rahatlama imkanını sevdim. Mimariye başlamadan önce pek çok başka türde fotoğraflar çektim, portreler, etkinlikler gibi. Ancak iç mekân fotoğrafçılığı beni gerçekten etkiledi.

Işık, hacim, desen, renk, kompozisyon, mimari üslup… Hangi etkenler fotoğraflarını çekeceğiniz mekânları seçmenizde öncelik yaratıyor? Ya da bu tercihleri neye göre yapıyorsunuz?

Mekânın estetiği, stili ve belli bir yaşta olması gerektiğini söyleyebilirim. Ancak biraz zarar görmüş olan harabe yapıları da seviyorum. Bana verdiği hisler hoşuma gidiyor çünkü bu şekilde yapılar inşa edemiyoruz artık. Bizim neslimiz topluma teknolojiyi kazandırdı ve mimarlık artık çok daha farklı bir biçimde ele alınıyor.

Terk edilmiş mekân fotoğraflarınızda öne çıkartmaya çalıştığınız hisler hangileri? Harabelerin hikayeleri ve oradaki yaşanmışlıklar sizi nasıl etkiliyor gündelik hayatınızda?

Bu zor bir soru. Güzel olan terk edilmiş yerleri bulmak giderek zorlaşıyor. Yıkılıp harabeye dönüyorlar ya da (her zaman güzel olmayan bir şekilde) restore ediliyorlar. Sanırım beni geçmiş hakkında düşündürüyorlar. Nasıl inşa edildikleri, o zamanlardaki işçilik becerileri… Düşünsenize her şeyin el işçiliğiyle yapıldığı bir zaman.

James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk
James Kerwin

Merdivenler, kemerler, frizler, kubbeler ve freskler fotoğraflarınızda genellikle ön planda. Cephelerden ziyade iç mekânlardaki detaylar sizi daha mı fazla etkiliyor?

Çoğu cephe aslında oldukça sıradan ama son birkaç yıldır daha fazla cephe fotoğrafı çekmeye başladım – ancak genellikle iç mekân fotoğraflarına göre daha az ilgi görüyorlar.

Karanlık turizm hakkındaki düşünceleriniz nedir? Son yıllarda oldukça tartışılan bu konudaki fikirler ikiye bölünmüş durumda. Terk edilmiş yer/yapıları çekerken karanlık turizme hizmet ettiğinizi düşünüyor musunuz?

Evet, karanlık turizmin gerçekten var olduğunu düşünüyorum. Batı’da insanlar genellikle turistik normların dışına çıkarak daha az bilinen yerleri görmeye ilgi duyuyorlar. Çernobil (savaş öncesinde) ziyaretçi patlaması yaşadı. İnsanların ilgi göstermesi güzel bir şey ve belki de bu, gelecekte korkunç olayların daha az yaşanmasına katkıda bulunabilir. Fotoğraf turlarım aslında mimari mekânlardan veya terk edilmiş yerlerden daha fazlasını içeriyor. Yakın zamanda Romanya’daydım ve insanlar turun son gününde ziyaret ettiğimiz mozoleyi (anıt mezarı) çok beğendiler.

Dini mimariye olan ilginizin sebebi nedir? Terk edilmiş bir dini mekânda tinsel bir hissi fotoğrafladığınız gibi kendiniz de hissediyor musunuz; sizce mimarlık bunu sağlıyor mu?

Beni özellikle dini yerlere çeken özel bir sebep yok aslında. Sadece 2024 yılındayız ve terk edilmiş olan dini mekânlar diğerlerine göre daha fazla ve onları bulmak daha kolay. Dini inançlarını kaybeden insan sayısı arttıkça, daha fazla terk edilmiş mekân ortaya çıkıyor. Romanya bu tür yerlerle dolu.

James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk
James Kerwin – Through The Roof

Fazla popüler olmayanın, daha az bilinenin peşinden gidiyor gibisiniz. Rastgele denk geldiğiniz ve fotoğraflamaya karar verdiğiniz sizi çok etkileyen mekânlar hangileri oluyor genellikle?

Seyahat ederken her zaman yeni ve heyecan verici yerler arıyorum. Her zaman daha az ziyaret edilen alanlara dalıyorum ve bu alanlarda genellikle büyük malikaneler ve dini yapılarla karşılaşıyorum.

Kültürel çeşitliliği ve dünyanın dört bir yanından farklı mimari üsluplarda inşa edilmiş yapıları belgeliyorsunuz. Coğrafi olarak mimari kimliğinden en çok etkilendiğiniz bölgeler neresi? Doğu ve Batı sentezinde sizi şaşırtan mekânlar oldu mu hiç?

Lübnan bende kalıcı bir iz bıraktı. Elbette İtalya her zaman mimari fotoğrafçılık için özel bir yer. Eski evim Tiflis, Gürcistan’da da çok güzel eski Sovyetler Birliği dönemine ait mimari yapılar var. Ancak Lübnan bende en uzun süreli iz bırakan yer oldu – ülkenin içinde bulunduğu zorluklar gerçekten korkunç.

James Kerwin: Terk Edilmiş Mekanlarda Masalsı Bir Yolculuk
Sanctum Serisi – Türkiye

Son olarak, mimarlığın 21. yüzyıldaki gelişimini göz önünde bulundurursak, sizce tarihi yapılardan uzaklaşmak ve yalnızca günümüz mimarlık ortamında fotoğraf çekmek nasıl bir kayıp yaratırdı hayatınızda?

Bir noktada daha fazla evrileceğim. Son iki yılda neyin sırada olduğu konusunda çokça düşündüm. Bekleyip görelim.