Dünyada ve ülkemizde paket servis konusu evriliyor, daha fazla kişiye ulaşıyor ve fast food’un servisi olmaktan çıkıyor.
Yazı: Lian Penso Benbasat
Modena’nın üç Michelin yıldızlı, “The World’s 50 Best Restoran” listesinde de defalarca ilk sıralarda yer alan Osteria Francescana’nın sahibi ve şefi Massimo Bottura 1,4 milyon takipçili Instagram hesabından verdiği mesajda “Arkadaşlar! Bu süreçten hepimiz daha güçlü çıkacağız. Güvende ve pozitif kalın,” diyip ardından da gerçekten de tüm dünyaya ilham veren bir şovla karşımıza çıkmıştı: Kitchen Quarantine.
Yeme içme ve hizmet sektörü şüphesiz pandemiden en fazla etkilenen sektörlerden. Son bir senede değişen hayatlarımız, alınan önlemler, izolasyonlarla sosyal hayatı eve taşıdığımız bir yılı geride bıraktık. Aslında tam da geri de bırakmış sayılmayız. Her gün evrilen, her karara adapte olan esnek bir yapıya geçen gastronomi sektöründe ayakta kalmak için artık sadece iyi bir hizmet sunmak, lezzetli yemek vermek, iyi bir şefe sahip olmak yetmiyor; bunun yanı sıra dijital dünyaya hakim, ulaşılabilir olmak da gerekiyor.
- Türkiye’nin En İyi Restoranları Rehberi
- Michelin Yıldızı İstanbul’a Geliyor
- Bodrum’un Lezzet Durakları
Pandeminin ilk aylarında özellikle fine dining sunan restoranlar şüphesiz daha geniş kitlelere hitap eden markalara göre çok daha fazla etkilendi. Ancak öncü şeflerle gastronomi dünyasına kattıkları sadece estetik tabakları olmuyor. Dünyanın önde gelen ünlü şefleri sosyal medyaya mutfaklarını açtı, kendi evlerinde pişirdi. Mesela Modena’nın üç Michelin yıldızlı, “The World’s 50 Best Restoran” listesinde de defalarca ilk sıralarda yer alan Osteria Francescana’nın sahibi ve şefi Massimo Bottura 1,4 milyon takipçili Instagram hesabından verdiği mesajda “Arkadaşlar! Bu süreçten hepimiz daha güçlü çıkacağız. Güvende ve pozitif kalın,” diyip ardından da gerçekten de tüm dünyaya ilham veren bir şovla karşımıza çıkmıştı: Kitchen Quarantine. Kitaplarından, televizyon programlarından tanıdığımız ödüllü şef Bottura’yı ailesiyle güle oynaya yemek yaparken, tarif ve püf noktaları verirken her gün izledik, hatta yetmedi onunla beraber pişirdik. Onunla beraber dünyada ve ülkemizde birçok farklı şefi daha yakından tanıma fırsatı bulup bağ kurduk. Hatta onların pişirme atölyelerine, kurslarına sanal da olsa katılabiliyoruz.
Ülkemizde yeni düzende alınan kararlarda sadece al-götür ve paket servise geçen restoranlar şimdilik çözümü Fuudy uygulaması üzerinden veya kendi ekiplerinin özenli teslimleriyle restoranları eve taşımakta buluyor.
Paket servis konusu evriliyor, daha fazla kişiye ulaşıyor, fast food’un servisi olmaktan çıkıyor ve iyi yemekle de var oluyor. İşte burada ulaşılabilirlik yine devreye giriyor. Ulaşılabilirlik, daha fazla kişiye bu yemekleri deneyimleme fırsatı sağlıyor. Ayrıca restoranların özel olarak geliştirdiği eve servise özel menüleri, catering hizmetleriyle bütçe olarak da daha ulaşılabilir oluyorlar. Tekrar normale döndüğümüz düzende ise tüm bu uygulamaların yeni müşteri veya markaya daha bağlı bir eski müşteri olarak restoranlara pozitif anlamda geri döneceği şüphesiz.
İstanbul’da Sunset Grill & Bar, Zuma’nın çağdaş Japon mutfağından sushi seçkileri; Serafina, Antica Locanda, Morini, Nappo, Trattoria La Scarpetta, Eataly gibi şehrin sevilen İtalyanları kendi ev ortamımızda tüketebilirken Papermoon, Lucca, Da Mario, Bebek Koru Kahvesi gibi müdavim mekânlarının favori lezzetleri yine tek tıkla özenle hazırlanan paketlerle kapımızda olabiliyor.
Günümüz koşullarına adapte olan, uyum sağlayanların ayakta kalacağı bir dünya var önümüzde; hem dijital dünyanın hem de fiziki erişimin önemli olduğu. Artık restoranlar bir mekândan fazlası. Öyle değil mi?