İçeri adım attığınız andan itibaren sizi sanata doyuracak, mutlaka görülmesi tavsiye edilen dünyanın en iyi müzelerini sizler için derledik.
Müze gezmek, entelektüel ve kültürel açıdan belki de en başı çeken aktiviteler arasında. Yabancı bir şehre gittiğimizde ilk gezdiğimiz yerlerden biridir müzeler. Bulundukları şehirle ve ülkeyle ilgili ipuçlarına sahip olmaları bir yana estetik ve mimari açıdan da ayrı bir güzelliğe ve dokuya sahip olduklarından tercih edilen bir seçenek oluyorlar. İşte içeri adım attığınız anda ağzınızı açık bıraktıracak, sanata doyuracak, mutlaka görülmesi tavsiye edilen dünyanın en iyi müzeleri sizler için derledik.
Dünyanın En İyileri
Metropolitan Sanat Müzesi, ABD-Manhattan
Amerika Birleşik Devletleri sınırları içerisinde bulunan ve en büyüklerden biri olan Metropolitan Sanat Müzesi, eşsiz koleksiyon parçalarıyla gören herkesi kendine hayran bıraktırmaya yetiyor. Müze içerisinde antik çağlardan modern zamanlara kadar birçok değerli sanat eseri sergileniyor. İlk olarak 1870 yılında, New Yorklu bir grup sanayici, iş adamı ve aynı zamanda sanatseverler tarafından şehri hareketlendirmek ve kültürel faaliyetleri artırmak amacıyla kendi topladıkları parçaları birleştirerek kurulmuş.
Dünyanın en fazla ziyaret edilen müzeleri arasında başı çeken Metropolitan Sanat Müzesi’nde Mısır, Yunan, Bizans, Roma, Eski Doğu dönemlerine ait sayısız eser var. New York’ta Central Park’ın hemen yanında bulunan müzede Vincent Van Gogh’un “Hasır Şapkalı Otoportresi”nden “Yıldızlı Gece”sine, Claude Monet’in ünlü “Nilüfer Göleti”nden, Edgar Degas’ın “Dans Sınıfı” eserine, Jacques-Louis David’in “Sokrates’in Ölümü”nden, hatshepsut sfenksine kadar herkesin bildiği kült parçaları görebilirsiniz. Müzenin büyüleyici atmosferinin de etkisiyle çok sayıda ziyaretçi karşılayan müzenin kültürel açıdan insana çok fazla şey katacağı kesin.
Louvre Müzesi, Fransa-Paris
Yılda ortalama 9 milyon ziyaretçi sayısıyla, dünyanın en çok ziyaret edilen sanat müzesi unvanına sahip Louvre Müzesi, başkent Paris’te şehrin içinden akan Sen Nehri’nin kıyısında yer alıyor. Resim, heykel, desen, Yunan, Mısır ve Doğu sanatları olmak üzere yedi bölümden oluşan müzenin 800 yıllık bir tarihi var. 13. yüzyılın başlarında dönemin kralı II. Philippe tarafından kale olarak yaptırılmış sonradan şehir genişleyince saraya dönüştürülmüş olan Louvre, Fransız Devrimi’nden sonra devlet müzesine çevrilmiş.
Büyük çapta çalıntı eserlerle dolu müzeye, Napolyon Bonapart özellikle İtalya’dan çok sayıda eser getirtmiş. Leonardo Da Vinci’nin ünlü “Mona Lisa”sı başta olmak üzere Semadirek Nike heykelinden, Venüs de Milo’ya, San Marco Bazilikası’ndan Michelangelo’nun heykellerine kadar birçok eserin sergilendiği Louvre Müzesi’nin klasik sembolü haline gelmiş, dev Louvre Piramidi de müzenin içindekiler kadar ilgi çekiyor. Apollon Galerisi bölümü ise süslü, altın kaplamalı ve freskli duvarlarıyla insanın ağzını açık bırakacak kadar görkemli bir alan. Zengin arşivi ve gerek klasik gerekse de modern sanat eserleriyle dolu olan Louvre Müzesi, Paris’te mutlaka görülmesi gereken müzelerden biri.
British Müzesi, İngiltere-Londra
Dünyanın dört bir yanından eserleriyle British Müzesi, dünyanın en eski ve en büyük müzerinden biri. Londra şehrinin simgesi olmuş müze, Eski Çağ yapıtları, sikkeler ve madalyalar bölümü, baskılar-çizimler bölümü ve binadan ayrı bir yerde bulunan etnografı bölümü olmak üzere dört ana bölümden oluşuyor. Dünyanın her yerinden gelme, neredeyse 8 milyona yakın tarihi eser bulunduran müzede Türkiye’den de parçalar var.
Dünya harikaları arasında sayılan Bodrum Halikarnas Mozolesi, günümüzde Antalya Kaş’ta bulunması gereken Nereidler Anıtı, Muğla’da bulunması gereken Knidos Aslanı ve Nemrut Heykelleri bunlardan birkaçı. Aynı zamanda Yunanistan’dan Parthenon Frizleri ve Heykelleri, Mısır’dan Rosetta Taşı, İskoçya’dan Lewis Satranç Figürleri ve İtalya’dan “Disk Atan Atlet Heykeli” gibi değerli eserler de mevcut. Müze ücretsiz hizmet vermesi ve dünya çapındaki ünü sebebiyle neredeyse her zaman kalabalık. Özellikle Antik Çağ yapıtları ve etnografya koleksiyonlarına ev sahipliği yapan müze, eserleriyle görenleri büyülüyor, saatlerce bakma ve gezme isteği uyandırıyor.
Vatikan Müzesi, Vatikan
Her ne kadar Vatikan dünyanın en küçük devleti olsa da Vatikan Müzesi on binlerce eseriyle oldukça büyük bir öneme sahip. Bu sebeple sanat ve medeniyet denilince akla gelen Roma’ya gidip de Vatikan Müzesi’ne gitmeden olmaz. Roma Katolik Kilisesi tarafından Rönesans Dönemi’nde inşa edilen müze, dünyada ün yapmış heykellere de ev sahipliği yapmakta. Bu müzede Michelangelo’nun Sistine Şapeli tavanı, Raphael’in freskleri, Bernini, Giotto, Perugino, Maderno ve Caravaggio’nun eşsiz ürünlerine varana kadar birçok eser sergileniyor. Toplamda 54 galerinden oluşan Vatikan Müzesi’nde diğer ülkelerdekinden farklı olarak heykeller kusursuz olarak nitelendirilebilir. Örneğin burada neredeyse hiç başsız heykel göremezsiniz.
Yaklaşık 70 bin eserden oluşan müzenin içine girdiğiniz andan itibaren adeta bambaşka bir dünyaya ışınlanıyor, tarih sayfalarında geziniyorsunuz. Bunlara ek olarak müzede bulunan spiral şeklindeki merdivenler ise müzenin en etkileyici kısımlarından biri. İç içe geçmiş iki merdivenden biri aşağı doğru inerken öbürü yukarı çıkar. Kenarlarındaki bronz heykeller de süslü bir görsel yaratır. Öyle ki bu merdivenler dünyanın en çok fotoğraflanan merdivenleri unvanına sahiptir. Kısacası her bir noktası sanat dolu olan bu mekân yıl boyunca dünyanın her yerinden ziyaretçi akınına uğruyor, görenleri kendine hayran bırakıyor.
Hermitage (Ermitaj) Müzesi, Rusya-St. Petersburg
Rusya’nın St. Petersburg kentinde yer alan müze, dünyanın en büyük ikinci müzesi. Daha da önemlisi dünyanın en büyük resim koleksiyonuna sahip müzesi. Binlerce yıldan beri toplanan üç milyondan fazla eserle çok zengin bir tarihe sahip. Leonardo Da Vinci, Michelangelo, Rembrandt, Van Gogh gibi ünlü sanatçıların eserlerinden örnekler görmek mümkün. Başlangıçta Rusya İmparatoriçesi Büyük Katerina’nın sanat aşkıyla oluşturulan küçük bir koleksiyondan zamanla içerisinde büyük sanat yapıtlarının olduğu bir yer haline gelen müzenin tarihi 1754.
Müzede gerçekleştirilen törenler ve etkinlikle müze zamanla Rus devletinin sembol öğelerinden biri ve kültürel mirasının önemli bir hazinesi haline gelmiş. Antik Yunan, Roma ve Mısır’ın yanı sıra Kafkaslar’dan ve Orta Asya’dan bile eserler var. St. Petersburg’ta Neva Nehri kenarındaki muhteşem bina şehrin tam kalbinde yer alıyor. Barok mimari tarzıyla inşa edilmiş müzenin hemen dışında bulunan “Atlas Heykelleri” bile müzenin ne kadar büyüleyici olduğunun bir kanıtı. Gez gez bitirilemeyen yapısıyla müze, muhteşem bir güzelliğe sahip.
Rijksmuseum, Hollanda-Amsterdam
“Rijksmuseum”un anlamı devlet müzesi demek. Kendisine Hollanda’nın ulusal müzesi diyebiliriz. 1800 yılında kurulan Rijksmuseum, Hollanda’ya ve sanatına, özellikle de Hollanda resim sanatına verdiği önemle biliniyor. Müzenin en geniş bölümünde Hollanda’nın yer aldığı görülebilir. Müze başlangıçta Lahey’de kurulsa da Fransız işgali sırasında Louis Bonaparte’nin emriyle 1885 yılında Amsterdam’a taşınmış. Müzede Rembrandt’ın “Gece Bekçileri”ni ve “Yahudi Gelin”ini görebilirsiniz. Rembrandt dışında Vermeer ve Hals gibi ünlü sanatçıların da eserleri yer alıyor.
Müzede aynı zamanda Asya’ya ait sanatsal eserlerin sunulduğu; Çin’den Japonya’dan Hindistan’dan hatta ve hatta Endonezya’dan çeşitli sanat eserleri de var. Ünlü Hollandalı mimar Pierre Cuypers tarafından tasarlanmış olan müzenin önemli noktalarından biri de yine Cuypers Kütüphanesi. Kültür ve sanat tarihi kitaplarıyla üç yüz binden fazla el yazması, katalog ve kitabı içinde barındıran müze gerek tabloları gerek gümüş koleksiyonu gerek Hollanda’nın Delft şehrinde ortaya çıkmış olan mavi-beyaz seramiklerin sergilendiği Delfware koleksiyonu gerekse de Hollanda’nın denizcilik tarihine daldığımız kapsamlı bir turla, ziyaretçilerine büyük bir deneyim yaşatmayı vaat ediyor.
Çin Ulusal Müzesi, Pekin
Pekin’deki Tiananmen Meydanı yakınında bulunan müze, dünyanın en büyük müzelerinden üçüncü sırada. Çin’in zengin geçmişiyle birlikte tarihi ve kültürel mirası ortaya çıkarmak adına 1959 yılında kurulmuş olan ulusal müzenin içerisindeki eserlerin köklü bir geçmişi var. Neoklasik tarzda inşa edilen müze, binlerce yıllık tarihe sahip olan Çin Devleti’nin, pek çok kültürü içinde barındırsa da asıl olarak Çin tarihine özgü parçalarla öne çıkıyor.
Mimarisiyle de dikkatleri çeken müzede arkeolojik eserler, heykeller, geleneksel kıyafetler ve resimler, gelen ziyaretçilerine Çin’in tarihinin ve sanatının büyüklüğünü gösteriyor. Shang, Ming ve Qing Hanedanlarından kalma arkeolojik buluntular, saray eşyaları başı çeken eserler arasında. Terracotta Ordusu, Zhou Hanedanlığı bronz kapları ve Jade ejderhası ziyeretçilerin ilgi gösterdiği popüler eserlerden. İçerisinde bir buçuk milyona yakın eser barındıran Çin Ulusal Müzesi dünyanın en geniş koleksiyonuna da sahip. Bu gibi sebeplerden ötürü çok fazla ziyaretçi akınına uğrayan Çin Ulusal Müzesi, Çin’i tanımak ve kültürüne hâkim olmak için gidilebilecek yerlerin başında geliyor.
Mesaj
Pek çok kıymetli eserin sergilendiği yerler olan müzelerin işi ise sadece duvarlarına sanat eserlerini asmak ve onları görmek isteyenlere kapılarını açmak değil. Müzelerdeki sanat eserleri, rastgele seçilip asılmadığı gibi eserlerin bulundukları yerin havası, temizlenmesi, onarımı ve bakımı gibi arka planda dönen işleri de var. Küratörler başta olmak üzere tüm müze çalışanlarının Müzeler Haftası’nı kutlar, sanat dolu günler dileriz.