Elektrik enerjisini otomobillerine tam anlamıyla entegre eden markalar arasına giren Volvo’nun tamamen elektrikli ilk otomobili Volvo XC40 Recharge Twin Engine Türkiye pazarına giriş yaptı.
Elektrik enerjisi otomobillerdeki hakimiyetini gittikçe artırmaya devam ederken markalar artık yalnız tam elektrikli otomobillerini tanıtmakla kalmıyor, aynı zamanda üretim gamında büyük bir oranı elektrikli otomobillere ayıracağı tarihleri de duyuruyor. Görünen o ki, gelecek oldukça sürdürülebilir olacak ve bu akıma ayak uyduracak markalardan biri de Volvo olacak. 2025 itibarıyla otomobillerinin yüzde 50’sinin elektrikli olacağını duyuran marka, 2019’da ilk tamamen elektrikli otomobilini duyurmuştu. Tamamen elektrikli bu otomobil bu yılın başında Türkiye pazarına da giriş yaptı. Araç güvenliğini denilince akla ilk gelen markalardan olan Volvo’nun ilk tamamen elektrikli otomobiline yakından göz atalım.
Volvo XC40 Recharge, 2025 yılına dek otomobil üretiminin yüzde 50’sinin tamamen elektrikli ve geri kalanının ise hibrit modellerden oluşacağını; 2030’a gelindiğinde ise satılan tüm otomobillerin tamamının elektrikli olmasını hedefleyen Volvo’nun bu hedefe giden yoldaki en büyük adımı, ilk tamamen elektrikli modeli. Otomobil, kentte sürüş için üretilmiş kompakt bir SUV. Aslına bakılırsa bu elektrikli otomobil öncesinden aşina olduğumuz bir modelden geliyor; Avrupa’da Yılın Otomobili ödülünü alan XC40 SUV’u temel alarak üretilmiş elektrikli bir versiyon. Ki zaten marka, içten yanmalı motor XC40 SUV’u da üretirken bu otomobilin bir de elektrikli versiyonunun olacağını planlayarak çıkmış yola.
Elbette ki elektrik enerjisinin yanı sıra otomobilin diğer modelden ayrıştığı başka noktalar da var. En büyük farklardan birini ön ızgara tasarımında görüyoruz; otomobil motorunun soğuma ihtiyacı olmadığı için ön ızgara kapalı ve gövdeyle aynı renkte tasarlanmış. Siyah renkte tavanla gelen otomobilin diğer dış tasarım unsurları XC40 R-Desing versiyonu ile aynı özelliklerde tasarlanmış. İç tasarımda ise çok yönlü işlevselliği yenilikçi bir yaklaşım getirilerek sürücüye kapı içlerinde ve bagajda daha fazla saklama alanı sağlanıyor. İçten yanmalı motoru olmadığı için ön kaputun altındaki “frunk” diye adlandırılan alan da depolama olanağı artıran alanlardan birisi.
Peki ya, otomobilin elektrikle ilişkisi? Dört tekerlekten çekişli XC40 Recharge tek bir şarj ve 408 hp çıkışla 418 kilometre menzil sunuyor. Pil, hızlı şarj sistemiyle yaklaşık 40 dakikada yüzde 80 düzeyinde şarj edilebiliyor. Otomobili DC charger dışında AC duvar prizi ya da AC tip elektrik panosu ile şarj etmek de mümkün. Tam şarja ise 11 KwH’lık bir elektrik panosu ile yaklaşık 7 saatte ulaşabiliyor. Otomobilin hız sınırı ise saatte 180 km; 0’dan 100’e yaklaşık 4,9 saniyede ulaşabiliyor (Volvo 2020’de aldığı kararla trafikte olabilecek ciddi yaralanma ve hayat kayıplarını engellemeye yardımcı olmak için 180 km/s hız sınırını uygulamaya koymuştu).
Donanımla birlikte ise otomobilde şunları görüyoruz: XC40 Recharge Google Android işletim sistemi ve Google Maps gibi uygulamalar, Pilot Assist sürücü destek sistemi, City Safety, BLIS, Cross Traffic Alert, şerit takip sistemi, ön ve arka park sensörleri, 360 derece kamera ve ayak ile kontrol edilebilen bagaj kapağı.
Son 10 yıldan beri egzozdan çıkan karbon salınımını yüzde 27 azaltan Volvo Cars, 2025 yılında otomobillerinde karbon ayak izini 2018’e göre yüzde 40 azaltmayı hedefliyor. 2040 yılına gelindiğinde ise hedefi tamamen iklim nötr bir marka olabilmek. Bu sürdürülebilirlik yarışında Volvo’nun güvenli seyrini izlerken Türkiye’ye adımını yeni atan Volvo XC40 Recharge Twin Engine’i de radarımıza alabiliriz.