Uzun yıllardır dünyanın en hızlı, en pahalı ve en güçlü otomobili unvanlarını gururla taşıyan Bugatti, Chiron’un yerini alan tamamen yeni modeli Tourbillon’u 20 Haziran 2024’te tanıttı. Bütün dünyanın nefesini tutarak izlediği ve her detayında muhteşem detaylar barındıran Bugatti Tourbillon’a gelin yakından bakalım.
Bugatti’den Tarihe Not: Tourbillon
EFSANENİN TARİHİ
Öncelikle tarihten birkaç kısa hatırlatma. Bugatti, Fransız bir otomobil üreticisi olarak önceki yüzyılın ilk dönemlerinde, dünyanın en prestijli kişilerinin siparişleri üzerine üretim yapıyordu. Hatta, markanın kurucusu Ettore Bugatti, hal ve tavırlarından hoşlanmadığı -ki rivayet olunur ki bu bazen bir ülkenin kralı bile olabilirdi- kişilere otomobil üretmeyi red eden bir şahsiyetti.
Bu üst düzey yaklaşımla otomobillerini üreten Bugatti, peşi sıra gelen dünya savaşlarından sonra bir türlü finansal düzlüğe çıkamayarak iflas etti. İkinci Bugatti dönemi ise 80’lerin sonunda yeni bir finansal girişimle, İtalya’da bir fabrika kurarak hayata geçirildi. Sadece Bugatti EB110’un üretildiği ve dönemi için “Dünyanın En Hızlı Seri Üretim Otomobili” unvanı, bir kez daha markanın oldu. 90’ların başındaki finansal kriz, doğru otomobilin yanlış zamanda ortaya çıkması sebebiyle bir kez daha iflasla sonuçlandı.
TÜM ZAMANLARIN EN PAHALI SERİ ÜRETİMİ OTOMOBİLİ
Üçüncü Bugatti dönemi ise Volkswagen Grubu’nun markayı satın almasıyla başladı. Efsane CEO Ferdinand Piech’in önderliğinde yeniden yollarla buluşmak üzere hazırlanan Bugatti, Alman otomotiv devinin tüm hünerlerini sergilediği bir başyapıt olacaktı. W16 motor, 4 turbo besleme, DSG şanzıman, 4 tekerlekten çekiş ve 1001 beygir gücüyle bu yeni Bugatti, yani Veyron, tüm zamanların en performanslı ve pahalı seri üretim otomobili olurken, günlük trafik içinde de kullanılabilecek kadar pratikti.
Geliştirilen çok sayıdaki özel üretim sonrasında Bugatti Veyron yerini Bugatti Chiron’a bıraktı. Pek çok noktasında Veyron’un bir kademe “üstü” olan Chiron, Haziran 2024 itibarıyla halen “Dünyanın En Hızlı Seri Üretim Otomobili” unvanını (Bugatti Chiron SS 300+, 304.773 mil/s, 490,484 km/s) korusa da W16 motorunun emisyon regülasyonlarını artık karşılayamaması sebebiyle üretiminin sonlandırılmasına karar verildi.
EN LÜKS, EN İLERİ MÜHENDİSLİK
Bugatti’nin yakın zamanda başlayan dördüncü döneminde dramatik bir değişim yaşandığını söyleyebiliriz. Bu değişim, Bugatti ile Hırvat Rimac markasının evliliğine dayanıyor. Elektrikli hiper otomobiller ve batarya Ar-Ge’sine odaklanan Hırvatistan merkezli Rimac, kısa zamanda o kadar teşvik edildi ki Volkswagen Grubu bir sonraki Bugatti’nin beraber geliştirilmesine karar verdi. Birkaç yıldır merakla beklenen yeni Bugatti, her zaman olduğu gibi otomotiv dünyasında en lüksün, en yüksek performansın, en ileri mühendisliğin, en maliyetli kullanımın ve de en eşsiz işçiliğin birleştirildiği otomobil olarak karşımıza çıktı. İşte karşınızda Bugatti Tourbilllon.
GÖSTERGE TABLOSU İSVİÇRELİ SAAT USTALARINDAN
Bugatti Tourbillon’a dair ilk anlatılacak şey kuşkusuz ilk gösterilen detayı, eşsiz gösterge tablosu. Titanyum’dan üretilen analog gösterge tablosu yaklaşık 700 gram ağırlığında. İsviçreli saat ustalarının ürettiği bu göstergede yakut ve safir taşların bulunduğu 600’den fazla parça bulunuyor. 5 ila 50 mikron toleranslarla birleştirilen göstergelerin merkezinde, iç içe yerleşimli hız ve devir saati yer alıyor. Hız göstergesi 550 km/s’ye, devir göstergesi ise 10.000 devir/dakika’ya kadar ulaşıyor. Bu göstergenin alt bölümünde dijital olarak hangi viteste olunduğu ve anlık hız bilgisi de okunurken, merkezde çarkların hareketi açıkta yer alıyor. Markanın EB logosu da bu bölümde yer alıyor.
Hız ve devir göstergesinin sağ bölümünde içten yanmalı motorun ve elektrik motorlarının anlık güç üretimlerinin izlenebildiği ikinci göstergede de iç içe yapı devam ediyor. Sol kanatta ise akü, yakıt ve hararet gibi detaylar bir kronometre gibi ufak daireler halinde genel çemberin içine yerleştirilmiş. Bu muhteşem sanat eserinin sürekli izlenebilmesi için direksiyon simidinde de alışılmışın dışında bir tasarıma yer veriliyor. Önceki yüzyılda bazı konsept otomobiller haricinde, Citroen’in C4 ve C5 gibi modellerinde seri üretimde karşımıza çıkan sabit göbekli direksiyon simidi, Bugatti Tourbillon’da da kendine yer buluyor. İki sabit çıtasıyla simit merkeze bağlıyken, multimedya kontrolleri ve şanzımana manuel hükmedilmesini sağlayan butonlar havada asılıymış gibi tasarım dengesini sağlıyor.
30 YIL GARANTİLİ EKRAN
Bugatti Tourbillon, dahiyane otomotiv fikirlerinin muhteşem bir birleşimi gibi bir his veriyor. Havada asılı duran orta konsol yeni nesil gösterişli ekranlardan uzak, dijital ile fiziksel birlikelik sunuyor. Fijital olarak adlandırılabilecek bu tasarım, Bugatti modellerinin “Mekanik Zamansızlık İlkesi”ne dayanıyor. Bundan 30 yıl sonra da otomobilin güncel hissettirmesi için yapılan çalışmalardan biri de açıkta hiç ekranın olmaması. iPhone boyutundaki bir ekran, orta konsolun en tepesinden, kendine ait olan yuvasından diklemesine çıkabiliyor, kendi ekseninde 90 derece dönerek yerine yerleşiyor. Ekran kapalı konumdayken, orada olduğunu kimse bilmiyor. Rimac CEO’su Mate Rimac’a göre bu ekran 30 yıl boyunca sorunsuz çalışabilecek kapasitede.
Volkswagen raflarından alınan ve bazı modellerde kullanılmaya başlanan yuvarlak butonlar ise parlak metal kaplamalarıyla iç mekanın ışıltısına katkıda bulunuyor. Ortası dijital göstergeli bu butonlardan ses seviyesi ve ısı ayarları gibi temel ayarlar yapılabiliyor. Bir Bugatti klasiği olan; iç mekanı ortadan ikiye bölen, C formlu omurga çizgisi, iç mekan aydınlatmasını da barındırıyor.
Elektrikli camlar ve elektrikli açılan kapıların butonları da orta konsolda yer alıyor. Veyron ve Chiron’daki standart kapı açılma şekli Tourbillon’da yerini, dihedral yani öne-yukarı doğru açılan kapılara bırakıyor. Tavanın ortasına kadar uzanan kapılar, elektrikli olarak kendileri açılabiliyor. Karbon-fiber monokok şasiye entegrasyonu daha bütünleşik olan bu kapı tasarımı, ultra yüksek hızlardaki aerodinamik akışta fayda sağladığı gibi, araçtan iniş-binişleri de kolaylaştırıyor.
AT NALININ UĞURU
Bugatti Tourbillon, tam anlamıyla markanın geleneksel tasarım detaylarını barındırıyor. Şans getirdiğine inanılan “At Nalı” şeklindeki burun ızgarası, gövdeyi komple ortadan ikiye ayıran çizgi, yan paneldeki C formlu tasarım ve çift renkli gövde boyasına ek olarak Veyron’dan itibaren açıkta duran motor üst kapağı ve Chiron’dan itibaren kullanılan, her bir fardaki dörder ışık imzası, Bugatti Tourbillon’a da aktarılmış.
Aktif arka spoyler sadece frenleme esnasında devreye girerken, yüksek hızlardaki bastırma kuvveti için taban difüzörlerine görev verilmiş. Bu sayede maksimum hız olan 445 km/s’ye ulaşılması için arka spoylerin desteğine gerek duyulmamış. Zemine yaklaştırılan oturma pozisyonu, tek koltuklu yarış otomobil hissini artırmış. Zemine sabitlenen koltuklar sebebiyle gaz ve fren pedallarında derinlik ayarına yer verilmiş. Aracı çalıştırmak için tasarlanan buton ise yerinden çekilerek devreye girerken, Bugatti Tourbillon’u stop etmek için aynı butonu yerine geri itmeniz gerekiyor.
Bugatti Tourbillon’un doğan kuşundan ilham alınan genel tasarım silüeti, hızın arttıkça bastırma kuvvetinin de paralel artışını beraberinde getirmiş. Titanyum, kaşmir, ahşap, safir gibi malzemeler, karbon-fiber gibi hafif ve sağlam materyallerle harmanlanırken, altyapı elemanlarındaki taşıyıcılar 3D yazıcılarda basılıyor. Organik formlarıyla dikkat çeken teknik altyapı elemanları, doğadan ilham alınan, dinamik yük değişimlerine karşı koyabilecek açılarıyla mutlak performansın aktarımına destek oluyor.
EN GÜÇLÜ MOTOR UNVANI
Şimdi biraz da bu muhteşem otomobilin motor özellikliklerine göz atalım. Kompakt yapısıyla dikkat çeken ve dört turbo beslemesinin emiş sesiyle benzersiz olan W16, artık ne yazık ki aramızda değil. Bunun yerine bir içten yanmalı ve üç de elektrik motorunun birleşiminden oluşan bir ünite kullanılıyor. Cosworth ile ortaklaşa geliştirilen, 8.35 litrelik V16, 1000 beygir üretiyor. Karşılıklı 8’er silindirin 90 derece açıyla yerleşimi, yaklaşık 1 metrelik bir eksantrik milinin ortaya çıkmasını gerektiriyor. Bu motor, seri üretim atmosferik motorlar arasında gelmiş geçmiş en güçlü motor unvanını kazanıyor.
900 Nm maksimum tork sunan atmosferik V16 motorun akla hayale sığmayacak bir diğer verisi ise 9.000 devir/dakika çevirebiliyor olması. Cadillac V16 ve Cizeta Moroder haricinde, otomotiv tarihinde eşi benzeri olmayan V16 motorun uzun yapısı sebebiyle kabin olabildiğince öne doğru kaydırılırken, bataryalar ve elektrik motorlarına da ek alan oluşturulması, başlı başına bir mühendis dehası gerektiriyor.
Bugatti Tourbillon’u hibrit bir otomobil haline getiren elektrikli motorlardan ise üç adet bulunuyor. Ön akstaki 250 kW’lık motorlar sayesinde önden çekiş sağlanırken 3.000 Nm’lik bir tork sunuluyor. Arkadaki 250 kW’lık motor ise 240 Nm üretiyor. 800V’lık elektrikli mimari ile desteklenen güç paketi, uzunlamasına yerleşimli çift kavramalı 8 kademeli otomatik şanzımanla yola aktarılıyor. Toplam sistem gücü 1.800 beygiri bulurken, maksimum hız 380 km/s ile sınırlı. Hız anahtarından limit açıldığındaysa maksimum hız 445 km/s’ye ulaşıyor.
Toplam ağırlığının 2 tonun altında olacağı açıklanan Bugatti Tourbillon’un 0-100 km/s hızlanmasının yaklaşık 2 saniyede tamamlanacağı da açıklandı. 0-400 km/s hızlanmasının ise 25 saniyenin altında tamamlanacağı öngörülüyor.
Tüm bu görkeme ek olarak; bataryalar tam şarjlı iken yaklaşık 60 km’lik elektrikli menzil de sağlanabiliyor. Bu detayı Rimac CEO’su Mate Rimac şu şekilde açıklıyor: “Yakın gelecekte müşterilerimizin otomobil kullanmak istediği rotalarda sadece elektrikli-karbon nötr otomobillere izin verilme ihtimalini düşünerek, sadece elektrik modunda sürüş imkanını da gözetmeliydik. Çünkü Bugatti Tourbillon sadece bugünün değil, yarının standartlarını da karşılayarak zamansız bir otomobil olmalıydı”.
Bugatti Tourbillon için, 100 yılı aşkın otomotiv birikimine dair en iyilerin bir araya geldiğini söyleyebiliriz. Diğer bir deyişle, yeni nesil elektrikli otomobillerin en hiperlerini üreten Hırvat Rimac, finansal gücü ve birikimiyle Alman Volkswagen Grubu ve lüks performans otomobil efsanesi Fransız Bugatti’den gelen genler Tourbillon’a aktarıldı.
Sadece 250 adet üretileceği açıklanan ve ilk teslimatları 2026’da gerçekleşecek Bugatti Tourbillon’un satış fiyatı ise 3.8 milyon Euro. Chiron’un üretimin sonlanması sonucunda üretilecek son W16’lar ise kısa bir süre daha Bugatti Bolide ve W16 Mistral ile devam edecek. Elbette Bugatti Tourbillon’dan daha hızlı, daha seri ya da pist rekorlarını kırmak üzere daha gelişkin otomobiller her zaman olacaktır ama bir kez daha hiçbir otomobil modeli, bir Bugatti’nin sunduğu topyekün seviyeye ulaşamayacak.