Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Bir Devrin Sanatçısı: Alev Ebüzziya

3 Mayıs 2024
Bir Devrin Sanatçısı: Alev Ebüzziya
Alev Ebüzziya, tek renkle sırlanan, küçük tabanlarıyla âdeta havada süzülüyormuş gibi görünen seramik çanaklarını 60 yılı aşkın bir süredir üretiyor. Her ne kadar “usta” diye anılmaktan hoşlanmasa da seramiğin ve çağdaş Türk sanatının en mahir isimlerinden biri. Abidin Dino’nun bir vakitler, “Hem kuzum, söyler misiniz, bu çanaklara ne koymayı göze alıyorsunuz? Nar taneleri mi, zencefil mi, kuş sütü mü yoksa?” dediği çanaklarını görür görmez Ebüzziya’nın elinden çıktığını anlıyoruz. Bu kendine has imzanın ardında ise belki de onlarca yıldır tekerrür eden tutku ve çalışkanlık yatıyor.
Alev Ebüzziya
Alev Ebüzziya

Zamanla usta olmanın sırrı nedir?

Bunun bir sırrı yok. Çok çalışmak gerekli yalnızca. Ne kadar yetenekli olursanız olun, çok çalışmadığınız takdirde bir yere varmanız mümkün değil.

İstanbul’daki son sergilerinizden biri geçtiğimiz yıllarda düzenlendiğiniz “Tekerrür”dü. Yarım asrı geçen sanat yolculuğunuzu düşünürseniz “tekerrür” nasıl karşılık buluyor yaşamda?

Bugün hâlâ başka bir çanak yapabiliyorsam bu bir tekerrürdür. Bir şeyleri tekrarlaya tekrarlaya öğrenebiliyoruz. Ancak bu, aynı şeyi tekrarlamak anlamına gelmiyor. Aynı şeyi başka türlü yapmak olarak da düşünebiliriz “tekerrür”ü.

Yaratım değil, üretim ifadesini kullanıyorsunuz. Tek bir çanağın yolculuğu ve üretim süreci nasıl geçiyor?

Evet, kendime hiçbir zaman sanatçı demedim, yaptığım işe de sanat demedim. Her zaman iş ürettiğimi söylerim. Bir çanağın yolculuğuna gelirsek; çok yoğun bir şekilde ve ağır bir işçilikle en az altı saat süren bir üretim süreci söz konusu. Çamuru yoğurmak, bantları hazırlamak, üst üste koymak gibi adımlarla muhakkak altı saat kadar süren yorucu bir üretim aşaması var. Ancak hiç şikâyet etmem yorucu olmasından.

Çanak - Alev Ebüzziya
Alev Ebüzziya

Her çanağın fırından dilediğiniz gibi çıkmadığını tahmin ediyorum. Ne yapıyorsunuz bu çanaklara?

Genellikle kırıyorum. Ancak kötü bir iş çıkmışsa elimden hemen atmam o çanakları, çünkü yaptığımız kötü işten de çok şey öğrenebiliriz. Kimi zaman kötü bir işin karşısına geçip, “Ben bunu nasıl yapmışım” diyebilmek de iyidir. Hatalarımızı görmek önemli. Fakat bir süre sonra mutlaka kırarım istediğim gibi çıkmayan çanakları. Eğer daha iyisini yapabileceğimi biliyorsam, daha azıyla yetinmem söz konusu değil.

İstediğiniz çanağı elde ettiğinizde ne hissedersiniz peki?

Muhakkak sevinç.

Atölyeniz Paris’te. Çok uzun yıllardır oradasınız, Paris sizi besleyen bir şehir mi?

Paris dünyanın en önemli sanat merkezlerinden biri ve benim de çok sevdiğim bir şehir. Deniz kenarında olmamasına rağmen dünyanın en güzel şehirlerinden biri bence. Hatta belki de en güzeli. Paris’te yaşadığım için çok mutluyum. Şehre duyduğum sevgi bile beni beslemeye yetiyor.

Seramik sanatı nasıl Paris’te?

Paris’e geldiğim ilk yıllarda kesinlikle gelişmiş değildi. Hatta seramikçi olduğumu söylediğim zaman, kırık porselen bebeklerini tamir edip edemeyeceğini soranlar olurdu. 35 sene önce bu haldeydi. Bugün ise gereğinden fazla kişi seramik yapmaya başladı. Bu kötü bir durum değil tabii, seramikle uğraşan bu kesimin yüzde 3’ü iyi seramik yapsa ne mutlu bize!

Her zamankinden daha hüzünlü olduğunuz bir dönem mavi çanaklar üretmişsiniz, bir dönem ise kırmızı çanaklar. Şimdilerde ağırlıklı olarak çalıştığınız bir renk var mıdır?

Zor bir dönemimde canım mavi çanaklar üretmek istedi; çünkü mavi rahatlatıcı bir renktir. Kesinlikle entelektüel bir seçim değildi, canım mavi çekmişti o dönem. İçgüdüsel bir seçimdi. O mavi çanaklar o kadar meşhur oldu ki artık mavi çanak üretmiyorum. Şu aralar ağırlıklı olarak çalıştığım bir renk yok fakat şunu söyleyebilirim; hangi rengi ya da formu seçersem seçeyim, ruhumun bir kısmını yaptığım işe aktarıyorum. Bir sergiye hazırlanırken belli bir ahenk yaratmayı düşünürüm, bir müzik cümlesi gibi beraberlik oluşmasını isterim. Yakalamak istediğim şey bir ahenktir.

Biçim olarak çanakta sizi çeken şey nedir? İçindeki boşluk mu?

İçindeki boşluk, rengi, üstüne eklediklerim… Nasıl ki bir insan derisi, eti, kemiği ile bir bütün ise bir çanak da öyledir. İçi, dışı, etrafına yaydığıyla bir anlamı varsa istediğim çanağı yapabilmiş oluyorum. Bu yüzden, içini dışından, rengini biçiminden ayırmam. Her çanağın istediği bir renk ve desen vardır. Çanakla konuşa konuşa buna karar veriyoruz.

Röportajın devamıArmband Uhren Saatolog 2023-2024 sayısında okuyabilirsiniz.