fbpx

Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Zamanın Ötesinde: Nicole Kidman

20 Ocak 2025
Zamanın Ötesinde: Nicole Kidman
Nicole Kidman son filmi Babygirl ile ödülden ödüle koşarken, yaş almış kadın yıldızlara dair önyargıları yıkan oyuncular arasındaki yerini layıkıyla alıyor.

Nicole Kidman karmaşık duygular uyandıran bir Hollywood yıldızı. 1983’te, henüz 16 yaşındayken Avustralya’da Bush Christmas filmiyle adım attığı 42 yıllık kariyerinde ne bağırlara basılarak sevildi, ne göz ardı edilebildi. Magazin dünyasının kullanmayı pek sevdiği bir tabir vardır: Komşu kızı. Kidman bu tabirin antitezi gibi… Sabah işe giderken apartman sahanlığında hasbelkader Kidman’la karşılaşsanız, muhtemelen önünüzü ilikleyip esas duruşa geçersiniz. Zira görüntüsünün porselen kırılganlığına karşın soluk mavi gözlerindeki asla tahakküm altına alınamayacağını ele veren cüretkâr bakış, elinizi uzatmaya kalktığınızda 1000 voltla çarpmaktan çekinmeyeceğini muştuluyor.

“Ne bağırlara basılarak sevildi” derken, sevilmediğini ya da bir hayran kitlesinin olmadığını kastetmiyorum elbette: Sevenleri “bağırlarına basarak” değil de, itinayla sevdi onu; insanlarla arasına koyduğu mesafeye, standartlara kulak tıkayan bireyselliğine saygı duyarak sevdi. Belki de yine bu yüzden yüksek sesle kıyasıya eleştirildi; hatta geçirdiği estetik operasyonlardan tutun da rol seçimlerine kadar sık sık belden aşağı vuruldu. Mesela birçok oyuncunun Google aramalarında tepeye filmografileri otururken, Nicole Kidman hakkında Google’a en çok sorulan şey “yaşı” – meraklısı için 20 Haziran 1967 doğumlu kendisi.

Yaş almış kadın yıldızların tüm dünyada aynı kaderi paylaştığı söylenebilir (1996 tarihli İlk Eşler Kulübü filminde Goldie Hawn’ın canlandırdığı Elise Elliot karakterinin Hollywood kadınlarının üç dönemini muzipçe özetleyen bir repliği var: “Ateşli bebek, bölge savcısı ve ‘Bayan Daisy’nin Şoförü’.”) Ya da en azından söylenebilirdi: Neyse ki son yıllarda Demi Moore, Julianne Moore, Tilda Swinton gibi isimler bu algıyı bileklerinin hakkıyla kırıyor. Tartışmasız Nicole Kidman da put kırıcılar arasında.

Doğuştan kızıl saçlı Avustralyalı Kidman 1989 yapımı gerilim filmi Ölüm Sessizliği’nde Sam Neill ve Billy Zane ile bir yatta mahsur kaldığında sinemaseverlerin radarına girdi; 1990’da müstakbel kocası Tom Cruise ile Yıldırım Günleri’nde başrolü paylaştığında adını iyiden iyiye duyurdu – aynı yıl henüz 22 yaşındayken Cruise ile evlendi. 1992’de Cruise ile Uzak Ufuklar filmini çekmesine rağmen “Bayan Cruise” etiketinin üzerine yapışmasına izin vermeden yoluna devam etti: 1995’te Gus Van Sant’ın övgülere mazhar kara komedisi Sonsuz İhtiras’taki rolüyle Müzikal veya Komedi Dalında En İyi Kadın Oyuncu dalında Altın Küre Ödülü’nü kucakladı.

Kariyerinin en ses getiren performanslarından biri, çekimleri iki yıl süren Stanley Kubrick’in son filmi Gözleri Tamamen Kapalı oldu hiç kuşkusuz. Başyapıtlar arasına altın harflerle yazılan bu unutulmaz film için 2022’de BBC’ye verdiği röportajda “O filmi beş yıl boyunca çeksem umurumda olmazdı… Dünyanın en büyük yönetmeniyle birlikteydim” diyecekti.

Cruise ile evliliği 2001’de bitti, aynı yıl Kırmızı Değirmen’deki performansıyla buzlar kraliçeliğinden sıyrılıp ateş topuna dönüştü. İkinci Altın Küre’nin yanı sıra ilk Oscar adaylığı da cabası. 2002’de görünümünü neredeyse tanınmayacak kadar değiştirmekten çekinmediği Saatler filmindeki Virginia Woolf rolüyle bu kez En İyi Kadın Oyuncu Oscarı’nı kaptı ve ödülü kazanan ilk Avustralyalı oldu.

2000’lerde çıtayı yükseltip ödüller yığarak kariyer yolculuğunu sürdürdü Kidman: Lars von Trier’in deneysel çalışması Dogville, Alejandro Amenábar’ın yönettiği korku/gizem filmi Diğerleri, Anthony Minghella’nın savaş dramı Soğuk Dağ, tartışmalı dram filmi Doğum, Diane Arbus biyografisi Tutku, bugüne kadar tüm dünyada en çok hasılat yapan filmlerden biri olan fantastik macera Altın Pusula…

David Lindsay-Abaire’in aynı adlı oyunundan uyarlanan, acılı bir anneyi canlandırdığı Mutluluğun Peşinde, Kidman’ın 2010’da Avustralyalı film yapımcısı Per Saari ile birlikte kurduğu film şirketi Blossom Films’in ilk yapımıydı ve Oscar ve Altın Küre dahil birçok ödüle aday gösterildi. Televizyon dizilerinin yükselişine kayıtsız kalmayan Blossom Films 2017’de Kidman’a Primetime Emmy Ödülü getiren Big Little Lies ve The Undoing gibi dizilere imza attı.

Kidman, Blossom Films’in misyonunu “Film yapımcılarını seviyorum. Ne yapmak istediklerine dair güçlü bir sezgiyle buraya gelmelerine bayılıyorum; çünkü şu anda bu işte olanların çoğu ya köreliyor, ya homojenleşiyor ya da silinip gidiyor. Ve bundan hoşlanmıyorum” sözleriyle açıkladı bir söyleşinde.

Zamanın Ötesinde: Nicole Kidman
Nicole Kidman / Credit: Niko Tavernise

2017’de radikal bir hamleyle film endüstrisindeki eşitsizliklere dikkat çekmek için her 18 ayda bir bir kadın yönetmenle işbirliği yapmaya söz verdi: “Bu sektörde bir kadın olarak biraz gücünüz varsa, bir şeye yeşil ışık yakma şansınız, onu kimin yönetmesini istediğinizi söyleme şansınız varsa, ‘Bunu bir kadının yapmasını istiyorum’ demenin çok faydası dokunur.

(Kısa not: Nicole Kidman’ın yeni kaybettiği annesi Janelle Ann Kidman, Avustralya’da ikinci dalga feminizmin yükseldiği dönemde kurulan The Women’s Electoral Lobby’nin üyesiydi. 2013’te bir etkinlikte Kidman “Feminist bir anne tarafından yetiştirildim. Bize ‘F’ kelimesini hiç korkmadan kullanmamızı söylerdi. Ben de korkmadan söylüyorum… Kadınlara erkeklerden çok farklı davranıldığı gerçeğine karşı çıkmanın tohumlarını içime çok erken yaşlarımda ekti” açıklamasını yaptı.)

Kidman son yıllarda kendini tekrarladığı rollerle özdeşleştiğine – beyaz, zayıf, güzellik standartlarıyla uyumlu, ipeklere bürünmüş, varlıklı kadınlar – ya da güvenli limanlara sığındığına dair eleştirilere karşın verdiği sözü tuttu ve sektörde kadın temsiliyetinin artması için payına düşeni yapmaktan geri durmadı. Kasım 2024 itibarıyla son yedi yılda 15 kadın yönetmenle bir araya geldi. (Öte yandan 2016’da yılın gişe galibi ilk 100 filminin yüzde 4’ünü kadınlar yönetiyordu; 2024’te bu oran yüzde 14’e yükseldi.)

“Ketum” ve “mesafeli” Bayan Nicole Kidman sinema endüstrisinin yazılı olmayan iki normuna – yıldız mertebesindekiler şöhretlerini televizyon yapımlarıyla lekelemez ve yaşlanan aktrisler yavaş yavaş sahneden çekilir – kafa tutacak kadar da çok çalıştı : 2018’den beri The Prom, Ricardo’ları Canlandırmak, Nine Perfect Strangers, Roar dahil 10 filmde ve sekiz televizyon dizisinde rol aldı; bazılarının yapımcılığını da üstlendi.

Amerikalı gazeteci-yazar Jennifer Weiner, yakın zamanda The New York Times için kaleme aldığı bir yazıda, Kidman’a yöneltilen “sinir krizinin eşiğindeki başka bir zengin anneyi canlandırmak üzere her birkaç ayda bir televizyona geri döndüğüne” dair eleştirileri “Garantici mi? Olabilir. Çok mu ticari? Nasıl derseniz. Ya da belki Bayan Kidman uzun süredir görmezden gelinen veya küçümsenen bir izleyici kitlesi belirledi ve onlara istediklerini akıllıca veriyor – aynı zamanda da diğer kadınlara yüksek profilli işler ya da sektöre adım atma fırsatı da veriyor. Genç erkekler için süper kahraman fimleri yapmak kadar muteber bir şey değil mi bu?” sözleriyle püskürtmekte gayet haklı.

Kidman Hollandalı kadın yönetmen Halina Rejin’in yazıp yönettiği, başrolleri Antonio Banderas ve Harris Dickinson ile paylaştığı ve özellikle erotik sahneleriyle ses getiren Babygirl ile gündemde bir süredir (Film olumlu/olumsuz pek çok eleştiri alsa da, Demi Moore’un The Substance’ı ile aynı döneme denk gelmesi Kidman açısından kaderin incelikli bir oyunu bana kalırsa).

Zamanın Ötesinde: Nicole Kidman
Nicole Kidman, Babygirl

Genç stajeriyle ilişki yaşayan teknoloji CEO’su rolüyle Venedik Film Festivali ve Palm Springs Uluslararası Film Festivali’nden En İyi Kadın Oyuncu ödülüyle döndü. Altıncı kez Oscar’a aday gösterileceği konuşuluyor.

Zamanın Ötesinde: Nicole Kidman
Nicole Kidman, Antonio Banderas – Babygirl

Tartışmalar bir tarafa “Ben bir karakter oyuncusuyum. Karakter oyuncusu olarak eğitim aldım. Yapmak istediğim şey bu. Görünüşünüzü, hareket şeklinizi, konuşma şeklinizi değiştirmeniz gerektiğine inanıyorum. Kendimi oynamakta çok iyi değilim, bu yüzden bana gerçekten en büyük tatmini veren şey başka bir şeye dönüşmek” diyen ve zamanın ötesinde tercihler yaptığını defalarca kanıtlayan Bayan Nicole Kidman’a saygılarımı sunarak yazımı bitireyim.

Uykularımızı Kaçıran The Substance Sonrası: Kalıpları Yıkan Filmler

2025’te Vizyona Girecek Filmler

Emilia Pérez Sonrası İzleyebileceğiniz Altın Küre Adayı Filmler

Pedro Almodóvar: Hayatı Kurguyla Katlanır Kılma Ustası