Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Saat Dünyasının Kadınları

7 Mart 2024
Saat Dünyasının Kadınları

Yüksek saatçilik dünyasının kadınlarının hikayelerine konuk oluyoruz.

Bir kitabında ya da verdiği bir röportajda okumuş olmalıyım, Sevgi Soysal’ın hiç unutmadığım bir cümlesi vardır: “Londra’da, Ankara’da, İstanbul’da ya da Zap Suyu’nun yanı başında nerede olursa olsun, kadınları birbirine ortak eden tek bir şey vardır: Hayat.” Hayatın biz kadınları birbirine nasıl da ortak ettiğini bildiğimden, çok uzak memleketlerde, dışarıdan bakıldığında daha çok erkeklerle özdeşleşen yüksek saatçiliğin kadınlarını yazarken de Sevgi Soysal’ın bu cümleleriyle başlamakta bir beis görmüyorum. Yüksek saatçilik dünyasında da, tıpkı her sektörde olduğu gibi uzun yıllara dayanan hatırı sayılır bir kadın emeği söz konusu.

Saat Dünyasının Kadınları
18. ve 19. yüzyıldan kalma, kadran ya da kasalarında kadın imzaları olan saatler olduğunu gösteriyor.

İsviçre saat üretiminin yaygınlaştığı 1700’lü yılların sonlarına doğru kadınlar, mekanizmalardaki küçük parçalar ve daha hassas işler için istihdam edilmeye başlanmıştı. İlerleyen onyıllarda, yüzlerce kadın saat fabrikalarında çalışır hale gelirken bazı nüfus sayım belgeleri 1880’li ve 1900’lü yılların başında saat fabrikalarında çalışan kadın sayısının arttığını gösteriyordu. Bu yıllarda kadınlar yaygın olarak kadran, kasa, ibrelerin yapımında ve cilalamada emek ortaya koyuyordu. Bu konuda yapılan araştırmalar, 18. ve 19. yüzyıldan kalma, kadran ya da kasalarında kadın imzaları olan saatler olduğunu gösteriyor. Bu saatlerden bazılarını, Su Fullwood ve Geoff Allnutt’ın birlikte hazırladığı “Women and Horology” çalışmasında görüyoruz.

“4 Watches, 4 Women: Research on Women in Horology: 1800 – 1930”

Her ne kadar erkek ağırlıklı bir sektör olarak görülse de, bundan yüzyıllar önce de kadın saatçilerden bahsetmek mümkün. Üstelik yazıda verdiğimiz örnekler, bu konuda yapılan çalışmalardan yalnızca birkaçı. Saatçilik tarihinde kadının yerine kısa bir bakıştan sonra bugüne geldiğimizde de pek çok kadın saatçiyle karşılaşmak mümkün. Fiona Krüger ve Eva Leube, sektörün bağımsız kadın saatçilerinden örneğin. Bugüne dek Rolex, Ulysse Nardin gibi markalarda çalışan Eva Leube, saatlerini şimdilerde kendi adıyla tasarlıyor. Krüger de saatlerini kendi adını verdiği markası Fiona Krüger’de üretiyor.

Günümüzün bir diğer kadın saatçisi ise 16 yaşında okulu bırakarak Cenevre’de saatçiliğe başlayan Megan Young. 2015’te Xupes Services adıyla hayata geçen, 2022’de ise The Watch Atelier olarak yoluna devam eden saat tamir servisinin de kurucusu olan Young, kendini bir saat tamircisi olarak tanımlıyor.

2020’den bu yana TAG Heuer’in Mekanizma Direktörü olan Carole Forestier-Kasapi, yüksek saatliğin en ünlü kadın saatçilerinden biri. Saatçi bir aileden gelen Forestier-Kasapi, tasarladığı mekanizmalarıyla bugüne dek çeşitli ödüller aldı. Kasapi, bu sene ilki verilen Louis Vuitton Bağımsız Saat Ödülü’nün jürilerinden biriydi. Horolojinin cazibesi ve teknik yenilikleri sanatsal tasarımla harmanlama imkanının kendisini mekanizmalara yönlendirdiğini söyleyen Kasapi, saat sektöründeki kadın rollerini teşvik etmek için konferanslar verirken geçtiğimiz senelerde “Girls Only” adında düzenlediği saat yapım atölyesiyle kız çocuklarını saat yapımıyla buluşturuyordu.

Saat Dünyasının Kadınları
Carole Forestier-Kasapi

2002’de Piaget’ye mücevher tasarımcısı olarak adım atan Stéphanie Sivrière, şimdilerde Piaget’nin mücevher ve saat bölümünün kreatif direktörü. Özünde kuyumcu olan bir saatçi olduğunu söyleyen Sivrière, Piaget adına 2023 GPHG’de Yılın Artistik Zanaatlı Saati Ödülü’nü aldı.

Bir başka kadın saatçi ise Rebecca Struthers, namıdiğer zaman doktoru. Struthers Watchmakers’da sıfırdan saat tasarladığı gibi eski saatleri de restore ediyor. Sthurhers verdiği bir demeçte, gündüzleri kimi zaman 1930’lardan kalma bir saati onardığını kimi zamansa yeni saatleri için kasa ürettiğini, akşamları da tarih okuduğunu ya da yazı yazdığını söylüyor. Zaman doktoru Struthers, 2023’te saatçilik tarihinde bir yolculuğa çıkan Hands of Time adlı kitabını okurla buluşturdu.

Instagram hesabında da saatçilikle ilgili ilgi çekici paylaşımlarda bulunan Struthers, birkaç sene önce Kadınlar Günü’nü Barbara Baumann’ı anarak kutlamış. Baumann, 1700’lü yılların ortalarında yaşayan bir kadın saatçi. Eşiyle birlikte saat atölyelerinde çalışan Baumann, dönemin koşullarından dolayı kendi imzasıyla değil, eşinin adıyla süslemiş saatlerini. 1786’da resmedildiği bir portrede Barbara’yı elinde süslediği bir saat parçasıyla görüyoruz. Onun bir saatçi olduğuna dair en büyük kanıtlardan biri elindeki bu işi. Barbara’nınki gibi bir portre ya da kadrandaki küçük bir imza, yıllar öncesine ışık tutarak saat dünyasındaki kadın emeğinin izlerine ışık tutuyor. Bugüne geldiğimizde ise kadınlar, yıllar boyu verdikleri uzun mücadeleler sayesinde artık kendi adlarıyla yaşayarak yarına ulaşacak seslerini duyuruyorlar. Soysal’ın dediği gibi, Londra’da, İstanbul’da ya da İsviçre’nin bir saatçi kentinde, nerede olursa olsun.