Karşınızda olimpiyat oyunları tarihine iz bırakan saatler var.
Olimpiyat oyunları tarihini yazarken bunu gelmiş geçmiş en meşhur saat markalarından Omega’nın bahsini geçirmeden yapmak mümkün değil. 1905 senesinden beri spor müsabakalarında zaman ölçen İsviçreli üretici, Los Angeles’ta düzenlenen 1932 Yaz Oyunları’ndan beri olimpik mirasın parçası haline gelmiş durumda.
İlk müsabakalarda bir operatör tarafından idare edilen mekanik Omega kronometreler, dönemin şartları için son derece hassas ölçüm yapabiliyordu. 1948 St. Moritz Kış Olimpiyat Oyunları ve aynı sene yazın Londra’da otomatik kronometreyi spor dünyasının kullanımına sunan Omega, teknolojik bir devrim yapmıştı. Başlangıç tabancasının patlamasıyla çalışan ölçüm cihazı, sporcu çizgiyi geçtiği anda bir ayna sayesinde otomatik şekilde durup dereceyi gösteriyordu. Şüphesiz ki Omega’nın sportif zaman ölçüm teknolojilerine yaptığı katkı bununla sınırlı kalmadı. 89 yıllık ortaklık hep daha hassasını yapma şiarıyla devam etmekte. İkonik ortaklığı kutlamak için her olimpiyatta piyasaya çıkan birbirinden özel, sayıca sınırlı model de cabası…
Mesela 1932 Los Angeles Yaz Olimpiyat Oyunları için, saniyenin ⅕’ini ölçebilecek kronometre hassasiyetine sahip cep saatlerinden sadece 300 adet üretildi. Altın, gümüş ve bronz madalya renklerine temsilen piyasaya 100’er adet sürülen modele günümüzde paha biçmek zor olsa gerek. 1956 Melbourne için tasarlanan altın Seamaster, 1968 Mexico City’nin meşhur Chronostop modeli, 1976 Montreal’e özel fütüristik quartz da şimdilerde koleksiyonerlerin aklını çelebilecek parçaların bazıları.
Omega, son 15 yıldaki oyunlarda Seamaster ailesinin; Diver 300M, Aqua Terra ve Planet Ocean gibi türevlerini baz alan özel modellere imza atıyor. Son olarak, 2020 Tokyo için oldukça şık bir seri çıkaran İsviçreli üreticinin 2032 Brisbane Yaz Olimpiyat Oyunları’nda yapacağı 100’üncü yıl özel koleksiyonu ise şimdiden büyük merakla bekleniyor.
Tabii olimpiyat ve saat ilişkisi, “Resmi Zaman Tutucu” Omega’nın da ötesine uzanıyor. Zira oyunlar tarihinde sporcular tarafından hem müsabakalarda hem müsabaka dışında başka markalar ve onların ünlü modelleri kullanıldı. Atletizmin gelmiş geçmiş en tartışmalı yıldızlarından, stil ikonu Florence Griffith Joyner’ın Casio SDB-300’ü göze ilk çarpan örneklerden. Jamaikalı sprinter Johann Blake ve 400 metrenin altın madalyalı ismi Wayde van de Niekerk’in koşu esnasında dahi kollarından çıkarmadıkları Richard Mille Tourbillon’larını unutmak mümkün değil. Ayrıca Richard Mille dendiğinde akla gelen ilk sporcu Rafael Nadal ve ABD’li golfçü Bubba Watson da süper lüks saatleriyle olimpik performans göstermiş sporculardan bazıları.
