Sektörün önde gelen markalarının sosyal problemlere, kadın haklarına, eşitliğe, küresel ısınmaya ve daha akla gelebilecek pek çok konuya değindiğine, koleksiyonlarını bu minvalde tasarladığına tanıklık ettik. Bugün pek çok marka, bunu bir pazarlama stratejisine çevirmediği müddetçe, sürdürülebilirlik konusunu altını çize çize dile getiriyor ve asıl amacı tüketimi teşvik etmek olan bu isimler, daha az ve öz tüketime dikkat çekiyor. İnsan hakları, bugün pek çok lüks moda markasının odağında. Evet, belki bu markalar belirli kesimlere hitap ediyor, ancak her ne olursa olsun her insanın eşit haklara sahip olması gerektiğini göğsünü gere gere savunuyor.
Bugün birkaç saat önce, benzeri bir duruma dijital ortamdan tanıklık etme fırsatı bulduk. Virgil Abloh’un direksiyonunda olduğu Louis Vuitton erkek koleksiyonu, deyim yerindeyse kısa bir film tadında sunuldu. James Baldwin’in Afrikalı Amerikalı bir kişi olarak İsviçre’de yaşadığı ilginç günlerini kaleme aldığı Stranger in the Village makalesinden ilhamla şekillenen bu sunum, tahmin edeceğiniz üzere İsviçre’de karlarla kaplı bir dağın eteğinden manzarayla başlıyor. Ardından Amerikalı şair Saul Williams’ın görünmesiyle yayın, poetik bir duruşa geçiş yapıyor. Williams, ilerleyen dakikalarda göreceğimiz ve elinden düşürmediği yeni ikonik çantasıyla karşımızda; Louis Vuitton monogramı krom bir el çantasına işlenmiş halde.
Bir süre sonra kendimizi Tennis Club de Paris’in yeşil mermerle kaplı koridorlarında, bir yandan Mies van der Rohe’nin Barcelona Chair’ında oturmuş modelleri görürken bir yandan da Williams’a eşlik eden ve podyumda yürüyen diğer kişileri izlerken buluyoruz. Afrikalı Amerikalı modellerin kullanıldığı bu dünyada, her türden insan var ve ilham kaynağından anlayacağınız üzere, bugünün dünyasına eleştirel bir bakış açısı geliştiren Abloh, yabancı hissetmemenin yollarını arıyor. Bugün geçerli olan düzende arkaik sosyal normların yıkılması ve önyargıların bitmesi gerektiğini dile getiriyor.
Sürreal bir set ortamına taşınan noktada, defilenin hız kazandığını karşımıza çıkan kıyafetlerden anlıyoruz. Virgil Abloh’un kimi zaman sıra dışı kimi zaman da oldukça klasik bir hal alan tasarım dili, bu koleksiyonda da aynı duruşu koruyor. Kilt desenli bir etek de, şehir silüeti şeklinde tasarlanan üç boyutlu bir sweatshirt de koleksiyonda yer alıyor, klasik monogram motifli kaşmir bir kazak da… Abloh, renk dünyasını yine geniş tutuyor. Koleksiyonda dikkat çeken yeşil tonu, hali hazırda yeni koleksiyonlarını tanıtan markaların da radarında ve bu sezonun güçlü rengi olarak yerini aldı. Louis Vuitton’un lüks seyahat algısını perçinleyen çanta ve bavulları, erkek koleksiyonunda farklı tonlara ve logo uygulamalarına bürünüyor.
