Montblanc’ın yüzü olan efsanevi dağcı Reinhold Messner bayrağı 1858 Geosphere 0 Oxygen LE1786 ile oğlu Simon Messner’a devrediyor.
2021’nin Watches and Wonders’ında beni en çok etkileyen, markanın genç CEO’su Laurent Lecamp’ın Saatolog Özel röportajında biz Saatolog editörlerine gösterdiği, benimse gözlerimi alamadığım bir Montblanc saati olmuştu: 1858 Geosphere Limited Edition 1858. Benzersiz kasa arkası işlemesiyle Montblanc’ın efsanevi İtalyan dağcısı Reinhold Messner’e adanan bu saat ilhamını, Messner’in Gobi Çölü macerasından alıyordu. Everest Dağı’na tek başına oksijen takviyesiz çıkan ilk kişi olan Messner, şimdilerinde yetmişli yaşlarının sonunu yaşıyor, efsanevi dağcının tutkusu ise oğlu Simon Messner ile devam ederken baba oğul olarak Montblanc saatlerini taşımaya devam ediyorlar.
1858 Geosphere 0 Oxygen LE1786, Alpler’in en yüksek dağı olan Mont Blanc’tan ilham alınarak tasarlanan yeni bir Montblanc modeli, Geosphere 0 Oxygen’in güncelleştirilmiş bir versiyonu olan bu yeni saati Simon Messner Mont Blanc’ın zirvesine yaptığı bir keşifte taktı. Saatin otomatik mekanizması MB 29.25’te oksijen bulunmuyor. Oksijen almayan kasa sayesinde yüksek irtifalarda saatte istenmeyen buğular oluşması engelleniyor ve mekanizma oksidasyondan korunarak daha uzun ömürlü oluyor. 42 saatlik güç rezervi olan mekanizma; saat, dakika, 12 saatlik zaman dilimi, dünya saati ve tarih fonksiyonlarıyla geliyor.
Bu yeni model, stil olarak da selefinden biraz ayrışıyor: Artık 44 mm çapındaki titanyum kasada değil, 42 mm’lik bronz kasada. Bronzun zamanla patinaj yapıyor olması, tırmanışlarda geçirilen fiziksel maceraların ve bıraktığı izlerin bir temsili âdeta. Saatin kasasına Simon Messner’in keşif gezisi sırasında takip ettiği rotayı da gösteren bir Mont Blanc gravürü işlenmiş.
Simon’ın rotasını yalnız saatin kasasına işlenen gravürle değil, keşif sırasında çekilen filmle de Montblanc butiklerinde izlemek mümkün olacak. Sanal gerçeklik gözlükleriyle izlenecek olan film, dağda olmak hissini izleyenlerle buluşturacak. Böylece izleyenler, zirveye çıkamasalar da Simon’ın dediği gibi doğaya yaklaşmanın saf hazzını yaşayacaklar, tabii sanal gerçeklikle.