Birleşmiş Milletler destekli yüzen şehir projesi Oceanix City’nin 2025 yılı itibarıyla Güney Kore kıyılarında hayata geçirilmesi planlanıyor.
Homer, Odyssey’de yüzen bir şehri düşlediğinde takvimler milattan önce 8. yüzyılı gösteriyordu. Ondan yaklaşık yedi yüzyıl sonra, bir başka yüzen ada-şehir düşü Pliny the Elder tarafından ortaya atıldı. Aradan yüzyıllar geçtikten sonra da insanoğlunun denizler üzerinde yaşama isteği devam etti, Richard Head’in 1673’te kaleme aldığı The Floading Island romanı ise başlı başına kurgusal bir adayı anlattı okurlarına. Her zaman olduğu gibi bugün de gerçek yaşamda var olan pek çok şeyin yüzyıllar öncesinde literatürde düşlenmiş, mitolojiden modern edebiyata eserlerde yer almış olduğunu görüyoruz. İşte yaklaşık 13 yüz yıl önce ilk defa Homer tarafından ortaya atılan yüzen şehrin 2025 yılında Güney Kore kıyılarında hayata geçirilmesi planlanıyor.
Birleşmiş Milletler destekli bu yüzen şehir projesi, iklim krizi ile mücadele kapsamında Güney Kore’nin Busan şehrinde inşa edilecek. Bu yüzen şehrin tasarlanmasındaki en büyük etken ise iklim krizine bağlı olarak deniz seviyelerindeki artış. Kâr amacı gütmeyen iklim araştırma kuruluşu Climate Central’ın ekim ayında yayınladığı bir araştırmaya göre, deniz seviyesindeki beklenmedik artışlardan dolayı büyük bir kısmı Asya’da yer alan 50 büyük şehir yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Birçok kıyı şehri gibi Busan da tehlike altında. Projenin kurucu başkanı Itai Madamombe Insider’a verdiği röportajda, Busan’ın bu prototipi inşa etmek için en iyi adres olduğunu söyledi. Madamombe ayrıca, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan tüm kıyı şehirleri için bu projenin yararlı bir başlangıç olduğunu umduklarını da dile getirdi.
Oceanix City adı verilen bu yüzen şehir projesi her biri altıgen şeklindeki platform adalar grubundan oluşuyor. Altıgen şekil hem alandan hem de malzemeden tasarrufu mümkün kıldığı için tercih edilmiş. Ana malzeme olarak ise betondan iki üç kat daha sert fakat yüzebilen kireç taşı kullanılıyor. Söz konusu kireçtaşı suyla temas ettikçe kendini yenileyerek daha dayanıklı bir hale geliyor. Yüzen şehrin bir diğer önemli yanı ise sürdürülebilir olması. Kendi temiz suyunu üreten şehirde gıda yetiştirmek mümkün olduğu gibi şehir kendi enerjisini de üretebilecek. Örneğin platformların altındaki kafesler deniz tarağı ve yosun gibi çeşitli deniz ürünlerini barındırmak için kullanılabilecek; bu su sistemindeki canlıların gübreleri ise bitki yetiştirmede kullanılacak. Yaklaşık 10 bin kişinin yaşaması planlanan şehrin tahmini maliyeti ise 200 milyon dolar.
Deniz seviyesindeki yüksek artışla birlikte 2050 yılına kadar on büyük kıyı şehrinden dokuzunun yok olabileceği de konuyla ilgili diğer tahminlerden. İklim kriziyle birlikte sürdürülebilirlik kavramı hayatımıza her geçen gün daha çok dahil olurken görünen o ki şehirlerin konseptinde de değişim söz konusu olacak. Busan’daki şehir ilk örnek olsa da geleceğin evlerinin yüzen şehirler üzerinde inşa edilmesi uzak bir ihtimal gibi durmuyor.