fbpx

Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi

3 Ocak 2025
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Geride bıraktığımız yılın kelimeleri dünyada “beyin çürümesi” ve Türkiye’de de “kalabalık yalnızlık” oldu. Peki kullandığımız kelimeler neyi simgeliyor?

Çağının sosyal, teknolojik ve ideolojik yapılarından etkilenen dil, kültürün de önemli bir taşıyıcısı. Bu nedenle de bir dilin incelenmesi demek, sadece o dili değil, o dönemi ve toplumu anlamak için de vazgeçilmez bir yol. Edebiyat eserlerinden günlük konuşmalara kadar dilin tüm formları bir dönemin portresini çiziyor.  

Şöyle bir geçmişe bakıp düşünelim. Henüz o zamanlarda yoktu ama, 60’ların sonu dediğimizde aklımıza şu kavramlar geliyor: Müziğin birleştirici gücü, barış ve sevgi. Eğer o zamanlar yılın kelimeleri seçilseydi bunlar “beat kuşağı”, “çiçek çocuklar”, “hippie” gibi kavramlar olabilir miydi? Türkiye’nin geçmişine bakalım. 80’lerde olsaydık buna yanıtımız “arabesk”, “disko” veya “sıkıyönetim” gibi kelimeler olabilir miydi? 90’ların Türkiye’si için de bu “banker” veya “mark” olabilirdi pekalâ…

Elbette çağın değişmesi ve teknolojinin hayatımıza ışık hızıyla girmesiyle dilimiz de değişiyor. Dilbilimci Noam Chomsky’nin de dediği gibi dildeki sınırlılıklar ile sınırsız sayıdaki sözcükleri üretebiliyor ve anlayabiliyoruz. Günümüzde ise hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan sosyal medya bugün dili çok hızlı bir şekilde dönüştürüyor. 

İngilizcede Yılın Kelimesi: “Beyin Çürümesi”
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa

Her sene dünyanın en çok kullandığı ve sevdiği kelimeler Oxford Üniversitesi tarafından o yılın sonunda açıklanıyor. Bu yılın kelimesinin de “Brain rot” yani “Beyin çürümesi” olduğunu muhakkak duymuşsunuzdur. Peki dilbilimciler beynimizin neden çürüdüğünü düşünüyor?  

Çoğumuz uyumadan önce elimizde telefonla saatlerimizi alan bir “kaydırma mesaisi” içindeyiz. Makyaj yaparken başına gelen tuhaf şeyleri anlatan insanlar, yapay zekâ mı değil mi anlayamadığımız tedirgin edici videolar, tuhaf danslarıyla kendilerini çekmekten vazgeçmeyen teyzeler, aşırı zenginlik, aşırı gösteriş… Tüm bu içerikleri hızla tüketiyoruz. Saniyelerle yarışıyoruz, ilgimizi çekmeyenleri fırlatıp atıyoruz, hemen bir sonrakine atlıyoruz. 

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa

Gülüp eğleniyoruz ama bütün bunlar dikkatimizi sürekli olarak dağıtarak zihnimizi çok yoruyor. Zihnimiz sürekli olarak yeni bilgilere maruz kaldığında, derinlemesine düşünme ve analiz etme yeteneğimizin köreldiğini hissediyoruz. Sürekli uyarılmanın, uyarıldıkça da daha çok uyarılmak istemenin adı bu işte: “Beyin çürümesi.” Üstelik bu durumun son derece de farkındayız. Oxford Languages’dan Casper Grathwohl, yılın sözcüğü seçimlerinin kültürümüze olan yansımasında Z Kuşağı ve Alfa Kuşağının büyük bir etkisi olduğunu söylüyor. Hatta bu toplulukların, “beyin çürümesi” kavramının oluşmasından büyük ölçüde sorumlu olmasını da “küstah bir öz farkındalık” olarak tanımlıyor.

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa

Bu terimin ilk kullanımı aslında 1854 yılında David Thoreau’nun “Walden” adlı kitabında geçiyor. Ancak “beyin çürümesi”nin kullanım sıklığı 2023-2024 yılları arasında yüzde 230’luk bir artış göstermiş. Demek ki durum 19. yüzyıldan çok da farklı değil.  Boğaziçi Üniversitesi’nden Sosyolog Dr. Feyza Akınerdem’e göre toplumların hissettiği umutsuzluk duygusu artık gözle görünür, elle tutulur bir halde. “Koşulların insan aklının rehberliğinde mutlak iyiye doğru gideceği vaadinin sonuna geldi. Artık felaketlerin yaklaşmakta olduğu ve bunun karşısında güçsüz hissettiğimiz bir dönemdeyiz. ‘Beyin çürümesi’, insan aklının artık paralize olduğunu imleyen bir ifade olarak bu bağlamda okunabilir” diyor, Akınerdem.

Gidelim Buralardan, Dayanamıyorum: “Kalabalık Yalnızlık”

İngilizce’de yılın kelimesi “beyin çürümesi”yken TDK’ya göre Türkçe’de yılın kelimesi “kalabalık yalnızlık.” TDK, “Araştırmalar, sosyal medya ve dijital teknolojilerin kullanımının artmasıyla insanların kendilerini daha yalnız hissetmeye başladıklarını gösteriyor” diyor. İnsanın aklına bu yalnızlaşmanın aslında internetin ülkemize geldiği ilk günlerde başlayıp başlamadığı sorusu takılıyor. MSN Messenger, MIRC, ICQ gibi uygulamalar ilk çıktığında da yalnızlaşıyorduk sanki… Ve tabii peşi sıra çok sevdiğimiz o geçmiş günler nostaljisi geliyor: Bir zamanlar her şey daha mı gerçekti? Ya da biz geçmiş günlerde hissettiğimiz yalnızlıktan daha da koyu bir umutsuzlukla mı başbaşayız?

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa

TDK’nın naif ve biraz da romantik kelimesi “kalabalık yalnızlık” şöyle detaylanıyor: “Sosyal medya ortamında takipçi, beğeni sayılarının önem kazanması, sözde ‘kalabalık’ bir ortam oluşturulması yalnızlık hissine çözüm gibi algılansa da bu hissi artıran bir sonuç ortaya çıkarıyor. Dijital dünyanın gelip geçici ilişkiler önermesi, yalnızlık hissini derinleştiriyor. Bireyin çevresinde insan sayısının fazla olması, yalnızlık hissetmediği anlamına gelmiyor.”

Dr. Akınerdem, “Türkiye’de ‘kalabalık yalnızlık’ kavramı, insan ilişkilerinin bildik biçimleriyle  vedalaştığımızı gösteriyor. Her iki ifade de bugünün duygu atmosferini umutsuzluğun oluşturduğunu gösteriyor” diyor.

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa
Prof. Dr Ortaylı “Kalabalık Yalnızlık”ı Eleştiriyor

Prof.Dr.İlber Ortaylı ise “kalabalık yalnızlık”ı anlam olarak son derece kafa karıştırdığı gerekçesiyle eleştiriyor: “Soyut, sentetik bir kavram olmakla birlikte basit bir tasviri birleştiren, gramer bakımından da adeta ‘hanedanlık’ kelimesine benzer kaba bir kafiye. Bu terimi bizim nesil duydu. 1950’lerde ‘The Lonely Crowd’ başlığıyla çıkan, Yale profesörlerinden David Riesman’ın eseriydi. Refah düzeyi ve organizasyon bakımından kendisiyle çok övünen ABD ve Batı Avrupa toplumlarındaki geleceğin krizini haber veriyordu. Problem, dikkat çekildiği kadar da büyüktü. Bu kelime, sosyolojimizde ‘yalnız toplum’ diye çevrildi ve doğru da kullanıldı. Dil çok önemlidir. Maalesef TDK, 1940’lardan beri kimin idaresinde ve kimin hâkimiyetinde olursa olsun şuursuzca, bazen doğru dürüst deyimleri ortaya koysa da, geniş bir tarama ve değerlendirme ile fonetik laboratuvar çalışması yapmadığı için çok yanlış kelimeler (sözlükler) belirliyor. Kurumun bu huyu devam ediyor. Kullanmamanızı tavsiye ediyorum. Bunun adı ‘yalnız kalabalık’tır, ‘münzevi kalabalık’ da olabilir. Önce bu kelimeyi seçime sunanlar, kavramı anlatan ve ele alan sosyolojik eseri okusalardı.”

2024’ü “Brat”le Ve O Yeşil Tonuyla Da Hatırlayacağız

Collins Dictionary de Oxford’a bir alternatif olarak yılın kelimesini “brat” olarak belirledi.Brat” dünyaca ünlü pop şarkıcısı Charlie XCX’in 2024 içinde yayınlanan ve büyük başarı kazanan albümünün adı. ABD seçimleri döneminde Kamala Harris’in “brat” kelimesini sahiplenmesi, kampanyasını bu kelime ekseninde şekillendirmesi de hem “brat” kelimesinin kullanım alanını genişletmiş hem de Harris’in genç seçmenler arasında popülerlik kazanmasına sebep olmuştu. Özgüvenli, bağımsız kişileri tanımlamak için kullanılan, hedonizmle anksiyeteyi iç içe geçiren “brat”i Türkçe’ye kabaca “yaramaz velet”, “şımarık çocuk”, “haşarı”, “afacan” anlamlarında çevirebiliriz. Ancak bu kelimenin arka planı var.

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Credit: Henry Redcliffe

“Brat”, TikTok’ta meşhur olan “clean girl” (temiz kız) estetiğinin reddedilmesi gibi bir anlamı da kapsıyor. Yani “dağınık, parti yapmayı seven ve bazen de aptal şeyler söyleyen o kız” gibi bir kapıya çıkıyor. Harris’in stratejisi oy oranlarına doğrudan etki etmedi. Yine de pop kültüründen çıkmış bir kelimenin günlük yaşamımıza olduğu kadar siyasete de nasıl entegre olabileceğine ilişkin iyi bir örnek olmuştu. 

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesi
Geçmişte En Çok Hangi Kelimeleri Kullandık?

Rizz (2023): Karizma’nın kısaltılmışı. Bu kelime aslında başarısız flört girişimlerini mizahi bir üslupla vurguluyor.

Goblin Mode (2022): Bireylerin toplumsal beklentileri veya mükemmeliyetçi standartları tamamen bir kenara bırakıp rahat, düzensiz ve “dağınık” bir yaşam tarzını benimsemesini ifade ediyor. Özellikle pandemi sonrasında bireysel özgürlük, tembellik ve sıradanlık isteyen insanların, sosyal medyadaki mükemmel dünyalardan kaçmalarını simgeliyor.

Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa: Bir Yılın Hikâyesi
Beyin Çürümesinden Kalabalık Yalnızlığa

Vax (2020): Aşı anlamına gelen “Vaccine” kelimesinin kısaltılmışı. COVID-19 sonrasında gündemden düşürmediğimiz aşı kelimesi elbette pandemi dönemine damgasını vurmuştu. 

Toxic (2018): Toksik, zehirli anlamına gelen bu kelime o dönem ortaya çıkan “#MeToo” hareketinin bir uzantısı olarak “toksik maskülenlik” terimiyle birlikte popülerlik kazandı. “Toksik” sözcüğünün popüler kültür alanındaki ilk kullanımlarından biri de 2003 yılında Britney Spears’ın aynı adlı şarkısında olmuştu. 

Selfie (2013): O yıllarda hızla büyüyen Facebook, Twitter ve Instagram gibi sosyal medya platformlarının da etkisi ve cep telefonu ön kameralarının daha da iyi çekim yapmasıyla “selfie” sözcüğü yılın kelimesi olmuştu. 2014 yılında The Chainsmokers’ın yayınladığı “#Selfie” şarkısı da hit oldu ve gruba Grammy kazandıran başarılı bir dönemin kapılarını açtı.  

Miss Netherlands: Güzellik Yarışmaları Olmazsa Ne Yaparız?

Sosyal Medya Estetik Taleplerini Nasıl Etkiliyor?

Sonbahar Depresyonu: Mevsim Değişikliğinde Ruh Halinizi İyi Tutmak İçin 5 İpucu

Uykularımızı Kaçıran The Substance Sonrası: Kalıpları Yıkan Filmler