Tarih ve doğanın iç içe geçtiği unutulmaz bir tatil için Ayvalık ve Cunda çevresini keşfe çıkıyoruz.
Ayvalık ve ona bağlı Cunda Adası, ziyaretçilerine tarih ve doğanın iç içe geçtiği unutulmaz bir tatil deneyimini tüm cömertliğiyle sunuyor. Ege mavisinin her köşesine sindiği cumbalı taş binaları, daracık sokakları, zengin geçmişi ile kültürel ve tarihi noktaları keşfetmek oldukça keyifli!
Pırıl pırıl bir sabaha uyandınız, ekmeğinizi taze zeytinyağına bandırıp bir güzel kahvaltı yaptınız… Hava iyice ısınmadan bir de damla sakızlı Türk kahvenizi içtiniz… Günün geri kalanında ne yapacağınızı hiç düşünmeyin, biz keşif rotanızı çizdik. Haydi, Ayvalık ve Cunda çevresini keşfe çıkıyoruz!
Ayvalık Gezi Rehberi
Taksiyarhis Kilisesi
Ayvalık’ta mutlaka görmenizi önereceğimiz tarihi noktaların başında günümüze iyi korunarak ulaşmış olan Taksiyarhis Kilisesi geliyor. 1873 yılında kilise olarak inşa edilen yapı, bir süre cami olarak ibadete açılsa da depremde zarar görerek terk edilmiş. Ardından özel bir restorasyon sürecinden geçerek bugün Rahmi Koç müzesi olarak da ziyaret edilebiliyor. Göz alıcı dini motifler ve sahnelerle süslenmiş olan iç mekan, klasik Bizans dönemi bazilika plana sahip. Burada endüstri ve mühendislik alanında sergilenen birçok obje, araç ve oyuncağı yakından inceleyebilirsiniz. Pazartesi günleri kapalı olan müzeyi diğer günler 10.00 – 18.30 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
Çınarlı Camii
Ayvalık merkezde konumlanan Çınarlı Cami, ilgi çeken mimari detaylara sahip tarihi yapılardan biri. Ortodoks kilisesi olarak tasarlanan ve cumhuriyet döneminde cami olarak hizmete sunulan yapı, kesme taşlarla inşa edilmiş klasik kilise mimarisine sahip. Dikkat çeken yönü ise vitray pencereleri ve ince el işçiliğine sahip süslemeleri.
Makaron Mahallesi
Ayvalık sahile paralel uzanan Makaron Mahallesi, sevimli ilçemizin en güzel taş ve ahşap yapı konaklarının bulunduğu popüler keşif alanı. Canlı tarihi yansıtan Arnavut kaldırımlı sokaklarında konumlanan cumbalı evler, renkli çiçeklerle süslü pencereler Rum döneminden kalan taş evlerden oluşuyor. Fotoğraf çekmekten hoşlanıyorsanız harika kareler yakalayacağınız bu mahalleyi mutlaka görmelisiniz.
Saatli Cami
19. yüzyıl ortalarında Rum Ortodoks kilisesi olarak hizmet vermek üzere inşa edilen yapının ilk ismi Ayos İanni Kilisesi. 1928 yılında camiye çevrilmesiyle birlikte Ayvalık’ın simgesel yapılarından biri olan Saatli Cami, devasa vitray penceresi, el yapımı taş işçilikleri ve ilgi çekici duvar süslemeleriyle dikkatleri topluyor.
Aşıklar Tepesi
Ayvalık merkezi keşfettikten sonra yolumuzu anakaraya küçük bir köprüyle bağlanan Cunda’ya çevirebiliriz. Adayı kuşbakışı seyre dalabileceğiniz yer olan Aşıklar Tepesi, restore edilen yel değirmeni ile adanın simgelerinden biri.
Cunda Adası Yel Değirmeni
Kendine has otantik manzarasıyla çok sevilen Cunda Adası’nın simgesi haline gelen tarihi yel değirmeni Aşıklar Tepesi’nde konumlanıyor. Ege Denizi’nin büyüleyici manzarasına hakim yüksek tepelere 17. yüzyılda inşa edilen taş yel değirmenleri restore edilerek günümüzde kafe ve kütüphane olarak hizmet sunuyor.
Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı
2007 yılında Agios Yannis Kilisesi’nin aslına uygun restore edilmesiyle misafirlerini ağırlamaya başlayan Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı’na bağlı. Son derece ilgi çekici kitaplığın dönem mobilyaları ve antikalarla süslü taş odalarında 1500’e yakın tarihi kitap yer alıyor.
Despot Evi
Cunda Adası Despot Evi, 1862 yılında bir Rum asilzadesi için inşa edilmiş ancak 15 yıl sonra gerçekleşen bir baskın sonrası ev Osmanlı Devleti tarafından satın alınmış. Bu tarihten sonra 1921 yılına kadar hükümet binası olarak kullanılsa da sonrasında kimsesiz çocuklar için yetimhane görevi görmeye başlamış. Kurtuluş Savaşı’nın ardından yetimhanenin yanı sıra ilkokul olarak da kullanılan tarihi bina, 1980 yılında boşaltılmış. Bugünlerde otel olarak hizmet veren Despot Evi’nde isterseniz konaklayabilir isterseniz restoran ve plaj hizmetlerinden yararlanabilirsiniz. Özenli taş işçiliği ve doğal güzellikler arasında sunduğu kendine has manzarasından dolayı her yıl yüzlerce kişinin ziyaret ettiği Cunda Despot Evi’ni siz de programınıza dahil edin.
Ayışığı Manastırı
Baştan söyleyelim, bir yerde manastır varsa bilin ki buraya uzanan zorlu bir yol vardır çünkü manastırlar genellikle izole kalmak için yüksek ya da ulaşılması zor yerlere inşa edilmiş. İşte deniz kenarında sarp kayalar önüne yapılan Ayışığı Manastırı da bunlardan biri. Patriça Yarımadası’nın en kuzey ucunda konumlanan Ayışığı Manastırı, 1600’lü yıllardan günümüze ulaşan tarihi bir hazine. Etrafındaki doğal güzelliklerden dolayı 1. derece sit alanı olarak korunuyor. Bölgeye özgü sarımsak taşı kullanılarak tasarlanan manastırın ismi ise geceleri hiçbir yapay ışık bulunmayan ortamda bile sunduğu güzel manzarasından alıyor. Yalnızca salı ve çarşamba günleri 10.00 – 15.00 saatleri arasında açık olan yapı aynı zamanda tekne gezilerinin ve dalış turlarının en sevilen noktalarından biri.
Panaya Kilisesi
Geçmiş yüzyıllardan günümüze kalan Rum Ortodoks kiliselerinden biri olan Panaya Kilisesi’nden günümüze yalnızca taş duvarları ve taş süslemeleri olsa da özellikle manzarasıyla hala yoğun olarak ziyaret ediliyor. Cunda Adası merkezinden kısa bir yürüyüşle ulaşabileceğiniz ve mimarisini genel hatlarıyla inceleyebileceğiniz Panaya Kilisesi’nde Cunda’nın harika fotoğraflarını çekebilirsiniz.
Ayazma Kilisesi
Sizinle derhal buradaki çeşmelerden akan suların şifalı olduğu bilgisini paylaşmalıyız! 1890 yılında yapımı tamamlanan tarihi kilise, neo klasik mimariye sahip. İç yapısını süsleyen dini tasvirlerle mistik atmosferini koruyan kilisenin özenli taş ve ahşap işlemeleri mutlaka görülmeye değer!
Pordoselene Kulesi
Adanın kuzeyinde konumlanan küçük Maden Adası üzerindeki Pordoselene Kulesi, antik dönemde bölgeye hakim Pordoselene uygarlığından günümüze ulaşan nadir yapılardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Yapım amacının Midilli Adası ve deniz yollarını gözetlemek olduğu düşünülen ve yığma taşla tasarlanan kule, bulunduğu tepe üzerinden harika bir manzara sunuyor.
BONUS! Kahvesini İçmeden Olmaz:
Tarihi Taş Kahve
Cunda’nın tam kalbinde konumlanan tarihi Taş Kahve, gezilerinize keyifli bir mola vermek için uğrayabileceğiniz ve otantik atmosferiyle sizi büyüleyecek noktalardan biri. Tam 150 yıldır hizmet sunan kahvenin en meşhuru ise dibek kahvesi. Bölgedeki diğer birçok tarihi yapı gibi sarımsak taşından inşa edilen bina, kolonsuz yüksek tavanı ve özel işçiliği ile tam bir sanat eseri! Günün her saatinde kahve keyfi yapabileceğiniz bu yerin etrafında birçok el yapımı sanat eserleri, zeytinyağı ve hediyelik alabileceğiniz dükkanlar bulunuyor.