Bu sene 5. edisyonu düzenlenen ve 5-19 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen Art Weeks Akaretler’deydik.
Art Weeks’in 5. edisyonunu görmek üzere Şair Nedim ve Süleyman Seba caddelerinin çatal ağzı biçiminde birleştiği Akaretler’e vardığım vakit, caddenin solundan devam edip ilk olarak Zilberman Galerisi’ni ziyaret etmeye karar verdim. Haftanın sonunu getirdiğim bu sanat yolculuğu peşi sıra gelen evlerden birinde kendine yer bulan Yıldız Holding’in RASAT Koleksiyonu ve katılımcı diğer galerilerle sürdü. Akaretler Yokuşu’ndan yukarı doğru çıktıkça birbirinin ardına bambaşka kapılar açıldı.
19. yüzyılın sonlarına doğru meşhur mimar Sarkis Balyan’ın tasarladığı Akaret Sıraevleri, ikonik tarihi yapısı ile şehre geri dönüşü bu sene de sanatla kutlamaya devam ediyor. ARTweeks@Akaretler için ilk durağım olan Zilberman Galeri’nin zemin katta ziyaretçilerini karşıladığı iki sanat eseri de sanatçının kişisel hafızası üzerinden geçmişe doğru nostaljik bir yol alıyor. Bahsettiğim bu iki eser, İtalyan asıllı Türkiyeli sanatçı Antonio Cosentino’ya ait olan “Kasap Cemal” (2011) ve hemen altına park edilmiş –evet, park edilmiş– “Ferâye” (2015) adlı çalışmaları. “Kasap Cemal”, bir zamanların Kasap Cemal’in etlerini sardığı ambalajlar üzerine Tofaş modellerin resmedildiği bir yağlıboya çalışması. “Ferâye” ise farklı materyallerden yapılmış bir otomobil modellemesi. Cosentino’nun eserleriyle birlikte Akaretler’den İstanbul’un arka sokaklarına, varoşlarına doğru uzanan bir yolculuğa çıkıyorum.
Bir sonraki ziyaretim ise beni çok daha uzak bir coğrafyadaki kadın mücadelesine götürüyor. A-55 numaralı binadaki Bilgili Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Sanatçı Şerife Bilgili Ercantürk’ün Begüm Güney küratörlüğünde hazırladığı “Benim Kırmızı Çizgim” isimli sergisi, son haftalardan Afgan kadınlarının siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarına gelen kısıtlamaları konu alıyor. Bilgili, bu sergiyi her coğrafyada ayrı bir var olma mücadelesi veren kadınlara adamış.
Sergiye adını veren “Benim Kırmızı Çizgim” aynı zamanda, gazeteci Farahnaz Forotan’ın kadın haklarını korumaya çalışan “#myredline” başlıklı bir sosyal medya kampanyası.
Akaretler’de kapısını çaldığım, benim için en etkileyici duraklardan biri de AICA Türkiye Başkanı Sinan Eren Erk küratörlüğünde düzenlenen Yıldız Holding RASAT Sergisi. A-19 numaralı binanın koyu renkli duvarları arasında gezinmek, geleneksel ve modern Türkiye sanat tarihine doğru bir yolculuğa çıkmak gibi.
Nuri Bilge Ceylan objektifinden İshak Paşa Sarayı’nın fotoğraf çalışmasıyla Doğu’nun bulutlu coğrafyasına doğru yol alırken Ara Güler’in usta gözünden çekilmiş bir İstanbul Boğazı fotoğrafı romantik bir güz akşamının tatlı esintisini hissetmemi sağlıyor. Öyle ki bir ara, Güler’in fotoğrafında birbirine sırtını dönmüş iki boş sandalyenin hikâyesini düşünmeden edemiyorum: Belli ki birileri oturmuş orada; belki iki sevgili, neden bilmem kalkıp gitmişler sonra.
Son olarak 37-39 numaralı odalarda yer alan Pi Artworks’ten bahsetmek istiyorum. Galerinin sanatçılarının yeni eserlerinin sergilendiği sergide, tıpkı Contemporary Istanbul’da olduğu gibi gözüm ilk olarak bir Özer Toraman tablosuna ilişti. Mavinin bir huy olduğu Toraman tablolarından en yenisi “The Ocean Wind”, sanatçının da sosyal medya hesabında söylediği gibi dünyadan kalbe uzanan bir mavilik ve sadelikte.
Satırlarımda yer verdiğim galeriler gezdiklerimden sadece birkaçıydı; 10 binaya yayılan Art Weeks’in oldukça geniş olan katılımcı galeri listesi şöyle: Zilberman Gallery, Galeri Nev İstanbul, Yıldız Holding koleksiyonu, Mine Sanat Galerisi, Sanatorium, Martch Gallery, artSumer, Mixer, The Empire Project, x-İst, Vision Art Platform, Pi Artworks, Pilevneli Galeri, Sanatatak, Krank Art Gallery, Ferda Art Platform ve Merkur Galeri.
Sizler de Ara Güler’in “yalnızlık boğazı” dediği karesinde boş kalan iki sandalye hikâyesinin devamını getirmek istiyorsanız Art Weeks’in kapılarını 19 Eylül’e kadar çalmanız mümkün.