Zamansız ve modern çantalarını “yaşama açılan birer pencere” olarak tanımlayan Fransız çanta tasarımcısı Renaud Pellegrino ile çantalar üstüne renkli bir sohbet ettik.
Paris’in en ünlü çanta tasarımcılarından birisiniz, fakat bunun yanı sıra heykeller yaratan bir sanatçısınız. Bunca yıllık yaratıcılığınızın ilham kaynağı nedir?
Hayat! Fransız Rivierası’nda büyümüş biri olarak hayat, benim gerçek ilham kaynağım; renklere, ışığa ve manzaraya âşığım. Bütün koleksiyonlarım da o yüzden bu kadar renkli. Bunun yanı sıra kadınlara ve hareketlerine hayranım ve onları güzelleştirmek için yöntemler aramayı seviyorum. Birçok fikri Paris’teki evimdeki sanat kitaplarında, müzelerde, sanat galerilerinde buluyorum. Elimde olsa tüm vaktimi orada geçirirdim.
Fakat ne yazık ki, pandemi ilhamımın büyük bir kısmını bulduğum seyahatlere kısıtlamalar getirdi. Mesela bu ay İstanbul’a gitmeyi dört gözle bekliyorum. Doğu ve Batı’nın birleşimini temsil eden bu heyecan verici kültür; tarih, felsefe ve estetik bir karışım yaratıyor. Türkiye bana farklı sanat formlarını, tekniklerini, tarzları ve benimsediğim Akdeniz ilhamını hatırlatıyor. Farklı kültürleri bir araya getiren bir köprü olan Kapalı Çarşı’da kaybolup yeni ilhamlar bulmak için sabırsızlanıyorum. Muhteşem sanatçılar ve hazineler keşfetmeye hazırım!
Çanta tasarlamaya nasıl başladınız?
Kariyerime 1960’ların sonlarında deri ürünler dünyasına giriş yapmadan önce, doğduğum Cannes’da ayakkabı tasarlayarak başladım. Ellerimle çalışmayı seviyorum. Bu yüzden, “Heykeltıraş, ressam veya yazar olmayı çok istedim; fakat nasıl olacağımı bilemediğim için çanta tasarlıyorum!” diye düşünürdüm hep. Sonrasında 80’lerin başında modacı Yves Saint Laurent için çanta tasarlama şansım oldu ve yıllar sonra kendi markamı kurdum.
Çantalarınız her zaman çok şık, asil ve aynı zamanda modern. Biraz tasarım sürecinden bahsedebilir misiniz?
Teşekkür ederim! Aslında benim bir yaratım sürecim yok; fikirlerim seyahat ederken, yeni sanatçı ve zanaatkârlar tanırken, sergi gezerken, müşterilerimden gelen geri bildirimleri dinlerken ve ekibimle birlikte fikir alışverişinde bulunurken geliyor. Sonrasında yeni ilhamlarımı not alıyor ve stüdyomda, atölyemde eskiz çiziyorum. Ben kurallara inanmıyorum. Kurallarla, zamanla veya trendlerle kısıtlanmak istemiyorum. Ortaya en iyi tasarımı çıkarmak için hayal gücümün özgür olmasını tercih ediyorum. Bazen bir çantanın formu doğal bir şekilde soyut bir düşünceden somut bir tasarıma dönüşüyor. Sonrasında benim ilgimi çeken ve bana ilham veren her zaman tasarım ve taşlar arasındaki ilişki oluyor.
35 seneyi aşkın bir zamandır bu işin içerisindesiniz. Kariyeriniz boyunca neler öğrendiniz?
Uzun vadede çok fazla ders alıyorsunuz ve en çok da hatalarınızdan öğrenme şansını yakalıyorsunuz. En önemli dersin özüne sadık kalmak olduğuna inanıyorum. Markanın nerede olması, nasıl görünmesi, yönetilmesi ve ifade edilmesi gerektiğini yalnızca sen biliyorsun. Ürünler gelip geçer, ancak sadık bir müşteriye sahip olmak çok değerlidir. Bizim amacımız trendleri takip etmek değil, kendi tasarımlarımızı ve renk ilhamımızı yeniden yorumlamak. Tabii ki sektördeki gelişmelere de dikkat ediyorum, fakat ilhamımın etkilenmesini istemiyorum.
Çantaların yaşama açılan birer pencere olduğunu söylüyorsunuz, Renaud Pellegrino çantalarını üç kelimeyle anlatabilir misiniz? İçlerinde hayata dair neler var?
Markanın DNA’sının çantaların benzersiz formları ve güçlü renk kontrastlarının arkasında yattığına inanıyorum. Örneğin gece çantalarımız lüks materyaller ve çok yönlü kullanımlarıyla sınırları zorluyor. Her zaman özgün, zamansız, seçkin olmak ve güçlü çizgimizi korumak için çalışıyoruz. İnsanlar, benim “zamanın ve renklerin sihirbazı” olduğumu düşünüyor. Yalnızca bir jenerasyonu hedeflemek istemiyorum; her stile ve kadına hitap ederken değerlerimize ve estetiğe sadık kalmaya çabalıyorum. Seçkin, ama aynı zamanda evrensel olmak istiyoruz. Günlük çantalarla gece çantalarının birbirlerinin yerine kullanılabileceğini düşünüyorum. Her müşteri bir tasarımla kendi hikâyesini yazıyor. Mesela bir gece çantası, görünümü sakinleştirmek için denim bir parçayla kombinlenebiliyor. Müşterilerimiz tasarımlarımızı özelleştirip kendi istedikleri şekilde kullanabiliyorlar.
Renaud Pellegrino çantalarını taşıyan kadınları nasıl tanımlarsınız?
Bütün kadınları seviyorum ve çantalarımı hepsi için tasarlıyorum; ancak benim tasarımlarımı genellikle özgünlüklerini ön plana çıkarmaktan korkmayan özgüvenli kadınlar kullanıyor. Modayı seviyorlar, ancak sektör tarafından dikte edilen kurallara uymayı tercih etmeyebiliyorlar. Bünyesinde zanaatkârlık olan, yüksek kaliteli, zamansız ve cesur ürünler arıyorlar. Çoğunlukla sektördeki büyük markalar ve ön plana çıkan logolardan ziyade tasarımcılardan etkileniyorlar.
Renaud Pellegrino’nun kuruluşundan bu yana çantalarınızı kimler taktı?
Markamın kuruluşundan bu yana Lauren Bacall ve Catherine Deneuve’den Paloma Picasso ve Ürdün Kraliçesi Rania’ya ve yakın zamanda Emma Roberts ve Cyndi Lauper’a dek muhteşem kişilerin tasarımlarımı kullandığını görme şansım oldu. Hizmet etmekten keyif aldığım bütün müşterilerime değer veriyorum. Bir müşterim, koleksiyonlarımı takdir ettiğinde ve bizimle tasarımlarımı taşırken çektikleri fotoğraflarını paylaştıklarında çok mutlu oluyorum. Hatta müşterilerimin bir Renaud Pellegrino çanta taşırken kendilerini güzel ve özgüvenli hissettiklerini duymak beni daha da mutlu ediyor!
Kadın çantalarının dinamikleri günümüzde nasıl? Dünden bugüne neler değişti tasarımlarında?
Markamı kurduğum günden beri geçen 30 yılda çantaların fonksiyonelliği çok gelişti. Sokakta yürürken her ne kadar çanta tasarımlarından büyülensem de benim ilgimi en fazla kadınların çantaları taşıma şekilleri çekiyor. Güncel kalmak için dünyanın nasıl geliştiğinin farkında olmak gerekiyor. Her ne kadar kullanımı pratik çantalar konusunda uzman olmasam da, benim için her jenerasyondan her kadının tüm hareketleriyle uyum içinde olmak çok önemli. Çanta kayışlarından ve çapraz askılı çantalardan hoşlanmıyorum, ama günümüzde yeni jenerasyonun zevklerine ve isteklerine uyum sağlamak için her çantama kayış eklemem gerekiyor. Ortağım çantaları estetiğin ötesinde fonksiyonelliğiyle değerlendiren bir kadın olduğu için çok şanslıyım.
Fonksiyonelliği de değerlendirdiğimiz için stüdyomda yakın zamanda da telefon kılıfları, mini çantalar ve küçük aksesuarlar içeren “Little Luxuries” isminde, markamızın DNA’sından ilham alan renkli ve eğlenceli bir koleksiyon da yarattık örneğin. Ayrıca, vintage stillerinin bir trende ve ilham kaynağına dönüştüğünü de görüyoruz son zamanlarda. Benim müşterilerim de 90’lardaki çantalarımın yeni edisyonlarını görmek istiyorlar.
Önümüzdeki İlkbahar/Yaz sezonu için çantalarınızda öne çıkan trendler nedir?
Pandeminin bitimine yaklaşırken insanların dışarı çıkmaya ve kadınların yeniden süslenmeye başladıklarını görüyoruz. Bu yüzden Renaud Pellegrino İlkbahar/Yaz 2022 koleksiyonu, büyüleyici taşlar ve kristallerle süslenen gece çantalarıyla ilhamını Hindistan’ın pembe şehri Jaipur’un canlı renkleri ve mimari hazinelerinden aldı. Çiçeklerin ve baharatların sokakları aydınlatan renklerinden, kadınları süsleyen işleme ve mücevherler esinlenildi. Seyahatlerimizden topladığımız kıymetli parçalarla yarattığımız hikâye, asil malzemeler ve canlı renklerden oluşan bu koleksiyonla hayat buldu.
“Imaginary Winter” Koleksiyonu’nu nasıl tasarlamıştınız? Nelerden ilham aldınız bu koleksiyonda?
Sonbahar/Kış 2021 “Imaginary Winter” Koleksiyonu tasarlandığında Fransa’da üçüncü kez sokağa çıkma yasağı açıklanmıştı ve hepimiz belirsizlik yaşıyorduk. Koleksiyonun enerjik ve cüretkâr renkleri ortaya çıkarmasını istedim. Renklerin ve desenlerin fovist akımdan ilham almasının yanı sıra art arda gelen sokağa çıkma yasakları ve maske zorunluluğundan dolayı özgürlüğümün kısıtlandığını hissediyordum. Kırlangıçlar ve tüm kuşlar bana ilham verdi, keşke ben de uçabilseydim ve huzurlu bir yerde özgürlüğüme kavuşabilseydim. Kırlangıç desenli Lana çantalar da o sezonun en çok satılanı oldu!
“Saatleri seviyorum, ama bana zamanı haber vermelerini istemiyorum! Estetik duruşlarının ötesinde sanat eseri gibi detaylarına hayranlık duyuyorum. Tıpkı benim çantalarım gibi!”
Saatolog zamanla ilişkili bir dergi, bu yüzden sizin zamanla aranız nasıl bunu sormak istiyorum. Bir sanatçı ve tasarımcı olarak zamanı nasıl kullanıyorsunuz?
Moda sektöründe moda haftası takvimlerine bağlı yaşıyoruz ve bize zaman kavramının gerçekliğini hatırlatıyorlar. Bu yüzden benim için zamansız olmak çok önemli ve bunu tüm çantalarıma yansıtmaya çalışıyorum. Neredeyse 40 yıl önce tasarladığım Cardinal çantanın günümüzde hâlâ güncelliğini koruduğunu görmek beni mutlu ediyor. Mini versiyonundan günlük kullanıma uygun büyük boyuna, Cardinal hâlâ en çok satan ikonik çantamız.
Saatleri sever misiniz?
Tabii ki seviyorum, ama bana zamanı haber vermelerini istemiyorum! Estetik duruşlarının ötesinde sanat eseri gibi detaylarına hayranlık duyuyorum. Tıpkı benim çantalarım gibi!