Louis Vuitton, kurulduğu günden itibaren önce seyahati sonra küçük deri aksesuarlar lüks segmentine sokuyor, ardından çığır açan kaidelere imza atarak sektördeki yerini baki kılmayı başarıyor. Tabii çığır açan şeyler sadece markanın alametifarikası monogramıyla sınırlı kalmıyor. Zira tasarım nosyonu, Louis Vuitton’da hem hazır giyim sektörüne hem de mimariye işaret ediyor.
Marka, sadece giyim koleksiyonu için yaptığı tasarımlarla değil, özellikle son birkaç yıl içerisinde, Virgil Abloh’un da ailenin bir parçası olmasıyla mimari alanda da adından söz ettiriyor. Şimdilerde markanın Tokyo’daki yenilenen butiğinin dış cephesi konuşuluyor. Şehrin en popüler alışveriş merkezlerinden biri olarak bilinen Ginza’da Namiki caddesinde yeniden kapılarını açan mağaza, Japon mimar Jun Aoki tarafından tasarlanıyor. Aoki’nin renovatif bakış açısı, mağazanın dışarıdan bakıldığında sanki su altında görünüyormuş gibi bir hissiyat yaratıyor. Aoki, 1932 yılında Heihachiro Fukuda tarafından resmedilen bir Japon tablosundan ilhamla suyun büyüleyici yansımasını, Louis Vuitton binasının fasadına taşıyor.
Dışarıdan bakıldığında sular altında gibi görünen bu yapı, içeriye adım atıldığında ise aynı hissiyatı akışkan, modern formlu mobilyalar ve mimari öğelerle tamamlıyor. Bu noktada ise, markanın uzun yıllardır birlikte çalıştığı mimar Peter Marino’nun dokunuşu söz konusu. Peter Marino’nun 2019 yılında Londra’da tasarladığı Londra mağazası gibi, bu yapı da epey konuşulacağa benziyor. Siz de bu sohbetin bir parçası olmak için, derin bir nefes alın ve su altına dalın.