Sonbahar seyahatlerinizi planlarken farklı bir şey yapın ve henüz “çok turistik” olarak kategorize edilmemiş UNESCO doğal ve kültürel değerleri listenize alın.
Dünya tarihinde büyük öneme sahip Mısır Piramitleri’nin, Machu Picchu’nun ya da Petra Antik Kenti’nin Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’nde yer aldığını çoğumuz biliriz. Her yıl yeni değerlerin eklendiği listeye sıra dışı özellikleriyle giriş yapan ve henüz geniş kitlelerce keşfedilmemiş bazı doğal ya da tarihi eserler ve destinasyonlar ise hâlâ ziyaretçilerini bekliyor.
- Sonbaharın En İyi Wellness Otelleri
- Dünyanın En Güzel Balon Seyahatleri
- En Özel Müze Evler
- En Rahat Hangi Ülkelere Uçabiliriz?
Danxia Yerşekilleri, Çin
Doğanın oluşturduğu sıra dışı formlar her zaman insanlığı hayret ve hayranlığa sürükler. Tıpkı Çin’deki Danxia Yerşekilleri gibi. Gökkuşağı Dağları olarak da bilinen kırmızı, turuncu, yeşil ve sarı renklerdeki kayalar, 24 milyon yıl önce gerçekleşmiş tektonik hareketlerle oluşan ve yıllar içerisinde yağmurlar ve rüzgârlarla renk tonlarına bürünen kum taşı ve mineraller sonucu ortaya çıkmış. Çin’in Gansu bölgesindeki bir jeoparkta yer alan bu doğa şaheserini görmek için kesinlikle seyahat etmeye değer.
Jaipur, Hindistan
Hindistan’ın en güzel şehirlerinden biri olan Jaipur, başlı başına UNESCO Dünya Mirası ilan edilmiş büyülü bir destinasyon. 1700’lü yıllarda kurulan Pembe Şehir, inovatif şehir planlaması ve Vedik mimarisiyle öne çıkıyor. Kırmızı ve pembe kumtaşından inşa edilen Hawa Mahal Sarayı ve sadece beyaz mermerden inşa edilen Birla Mandir Tapınağı gibi ikonik yapılar, Jaipur’u Dünya Mirası Listesi’ne taşıyan başlıca unsurlar. Rajastan bölgesindeki bu büyülü şehri mutlaka seyahat planlarınıza dahil edin.
Nakuru Gölü, Kenya
Eşsiz yaban hayatıyla tanınan Doğu Afrika’nın önde gelen ülkelerinden Kenya, çoğunlukla Maasai Mara Milli Parkı ile adını duyurmuştur. Oysa ki bir doğa şaheseri olan Nakuru Gölü, UNESCO Dünya Mirası ilan edilecek değere sahip bir başka milli park olarak dikkat çeker. Bu soda gölünün pek çok sıra dışı kuş türüne ve en çok da pembe flamingolara ev sahipliği yapıyor olması, onu doğa severlerin seyahat planları arasına yerleştirdi.
Mont-Saint-Michel, Fransa
UNESCO Dünya Mirasi ilan edilen Avrupa’nın en zarif manastırlarından biri, Fransa’nın Normandiya bölgesinde bulunuyor. Şiddetli gelgitlerin yaşandığı bir ada oluşumunda, bataklıklarla çevrili daracık bir yoldan geçerek ulaşılabilen bir kayalığın üzerinde haşmetle yükselen Mont-Saint-Michel Manastırı, Orta Çağ’ın önemli hac destinasyonlarından biri. Sekizinci yüzyılda inşa edilen ihtişamlı Gotik yapı ve üzerinde bulunduğu ada, surlarla çevrili korunaklı mimarisi sebebiyle Fransız Devrimi sırasında hapishane olarak da kullanılmış.
Fuji Dağı, Japonya
Japonya’ya gidenler başkent Tokyo’nun hareketli yapısı ve Kyoto’nun ruhani güzellikleri arasında kaybolurken Fuji Dağı’nı es geçiyor olabilir. Oysaki UNESCO’nun listesine aldığı bu haşmetli dağ, Japonya’nın en yüksek dağı olarak büyük önem taşır. Bulutsuz günlerde Tokyo’dan görülür ve aynı zamanda yeryüzündeki yedinci ada doruğuna sahiptir. Bir dizi volkanik patlama sonucu oluşan Fuji Dağı, kutsal bir dağ kabul edildiği için Japon sanatına her daim ilham olmuştur. Bu özelliğiyle de UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.
Socotra Adası, Yemen
Yemen’in Hint Okyanusu açıklarındaki Socotra Adası, bakir doğası ve sıra dışı bitki örtüsü sebebiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer aldı. Örneğin Socotra’da yetişen ve ejderha kanı olarak bilinen bitkiden elde edilen kırmızı sıvının tüm hastalıklara iyi geldiği iddia edilir. 300’den fazla endemik bitki türüyle eşsiz bir ekosisteme sahip oluşu, bu çok özel destinasyonun korunması gerektiğine işaret ediyor.
Dubrovnik Eski Şehri, Hırvatistan
Turizmde son dönemin yükselen yıldızlarından Hırvatistan’ın büyülü kenti Dubrovnik, özellikle tarihi eski şehir merkeziyle ziyaretçileri etkisi altına alıyor. Tarihinde Bizans, Venedik ve Osmanlı’dan izler taşıyan Dubrovnik’in Kale Şehir olarak da bilinmesine yol açan surlarla çevrili Stari Grad (Eski Şehir), kıtada Orta Çağ’ı en güzel soluyacağınız yerlerden biri olarak UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne kabul edildi. Devasa surların içine açılan Pile Kapısı, gerçekten de sizi bambaşka dünyalara götürecektir.
Viking Kaleleri, Danimarka
Tarihte İskandinavların savaşçı korsan ve tüccar kavmi olarak bilinen Vikingler’in bıraktıkları miras en az kendileri kadar ilginç özellikler taşır. Örneğin 8 ila 11’inci yüzyıllar arasında adeta Avrupa’yı istila eden kavme ait kaleler, Danimarka’nın dünyaya armağanı oldu. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Viking Çağı’na ait devasa halka kaleler, bulundukları bölgenin topografyasını çok iyi kullanan dairesel geometrileriyle gerçekten de eşsiz bir mimari sergiliyorlar.
Gordion Antik Kenti, Türkiye
Ankara yakınlarındaki Polatlı’da yer alan Gordion Antik Kenti, geçtiğimiz ay UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne kabul edilen kültürel varlıklarımızdan biri oldu. Frig Medeniyeti’nin tarihi başkenti Gordion’daki muazzam surlarla çevrili kale ve etrafındaki çok sayıda tümülüs, Anadolu medeniyetleri arasında en uzun süre yerleşimin gerçekleştiği alanlardan biri olarak dikkat çekiyor. Gordion Antik Kenti, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki 20’nci kalıcı kültürel varlığımız olarak öne çıkıyor.
