Chronomètre Artisans, hem ince işçilik içeren özellikleriyle geleneksel tarzda üretilmiş klasik bir saat hem de yüksek teknoloji ürünü çağdaş bir kronometre.
Şehir: Cenevre. Tarih: 12 Nisan 2023, Watches & Wonders Fuarı’ndan sadece on gün sonra (daha önce Jean-François Mojon ve MB&F ile çalışmış) 35 yaşındaki saat ustası ve mekanizma tasarımcısı Simon Brette, adını taşıyan markanın ilk saati COSC sertifikalı Chronomètre Artisans’ı tanıttı. Satış yöntemi ise abonelik. Abonelik usulü satış garantili bir yöntem olsa da ürünün çok ama çok iyi olması gerekiyor. Chronomètre Artisans mikromekanik, işçilik ve estetik açılardan çok beğenildi, zaten Genève Grand Prix d’Horlogerie de Genève (GPHG) ödüllerinin adaylarından biri. 2028’e kadar üretilecek 12 saatin tamamı (vergi hariç 50 bin CHF) satılmış durumda.
Urban Jurgensen ve Girard-Perregaux’nun günümüzden 150 yıl önce pek çok açıdan mükemmelleştirdikleri özgün cep saatleri estetiğinden ilham alan Simon Brette, Chronomètre Artisans modelini içten dışa doğru tasarlamış. Cep saatlerinin mekanizmasından esinlenen klasik bir kronometre mimarisiyle yola çıkan Simon Brette görsel olarak temiz ve 3 günlük güç rezervi sağlayan çift zemberekli simetrik bir düzende karar kılmış. Anti-manyetik ve yüksek kaliteli titanyumdan yapılmış tek bir uzun köprüyle sabitlenen büyük denge çarkı, modern saatlerin aksine tarihi deniz kronometrelerine benzer şekilde geleneksel 18.000 a/s (2,5 Hz) hızında hareket ediyor. Denge çarkına bitişik tüm çelik parçalar, yüksek hassasiyete sahip saatlerde kullanılan manyetik olmayan çelik alaşımı Phynox’tan üretilmiş. Elle kurmalı özgün bir mekanizma (SBCA) barındıran kasa 39 mm çapında ve işlenmesi zor zirkonyumdan imal edilmiş. Kurma sisteminin görüldüğü kadrandaki açıklık Simon Brette imzalı yenilikçi bir mühendislik örneği. Brette, kurma sırasında duyulan tıklama sesinin de özgün olduğunu söylüyor. (Saatin kişisel özelliklerinden biri saat dokuz yönündeki kırlangıç kuyruğu adı verilen sembol, Brette’in marangoz babasına bir selam.)
Chronomètre Artisans adından da anlaşılacağı gibi yüksek saatçilik endüstrisinin önde gelen 13 zanaatkârın elinden çıkmış bir şaheser. “Şaheser” sözcüğü abartılı gelebilir ancak benzersiz kadranı ve sihirli içbükey vidalarına kadar öylesine özen gösterilmiş bir saat için bence mütevazı kalan bir sözcük.
21. yüzyılda yüksek saatçilik dünyası hiç olmadığı kadar taze fikirle ve benzeri görülmemiş tasarımlarla dolu bir tür Rönesans çağına girmiş durumda. Ancak bu durum altın ışıltılarının hemen arkasında yaşanan zanaatkârlık krizini de beraberinde getirdi. Okullar, kurslar, atölyeler, eğitimler, Cenevre’den Ne York’a kadar her yerde filizlenen yeni bir genç usta kuşağını doğurdu lakin eski ustalara ne oldu? Neden bu kadar azlar? Neden kendi yağıyla kavrulan bağımsız usta zanaatkârlar yavaş yavaş piyasadan kayboluyor?
21. yüzyılda yüksek saatçilik dünyası hiç olmadığı kadar taze fikirle ve benzeri görülmemiş tasarımlarla dolu bir tür Rönesans çağına girmiş durumda
Bazı mikro markalar da olmasaydı sayısı zaten çok az olan eski ustaların kendilerini gösterecekleri yeni siparişler giderek azaldığı için atölyelerine kilit vurma noktasına gelmişlerdi. Bu duruma nasıl gelindiğini merak edip şaşıranlar olabilir. Aslında nedeni gizli saklı değil tam ortada duruyor; bu durumun sorumlusu her saat meraklısının gözbebeği olan ve hayallerini süsleyen, yılda milyar dolarlık gelir elde eden dev saat üreticileri. Piyasadaki mevcut ustaların çoğu büyük firmalardan aldıkları teklifleri değerlendirip atölyelerini kapattı.
Cenevre Mührü’nün bile yeterli görülmediği saatçilik endüstrisinin yüksek standartları nedeniyle yetişmiş insan gücüne büyük talep oldu ve saat okullarının parlak öğrencileri (kendi atölyelerini açmak isteyen birkaç çılgın hariç) doğal olarak zirvedeki firmaların saflarına katıldı. Buna rağmen elde edilen insan kaynakları yeterli olmadığı için usta-çırak ilişkisi devreye girdi. İnanılmaz ama gerçek; İsviçre saat endüstrisinin büyük üreticileri için bu yaklaşım da yeterli olmadı! Yeni yöntem kurum içi çözümler için yeni eğitim merkezleri açmak. (Yapımına yarım milyar dolardan fazla harcanan yeni Patek Philippe Eğitim Merkezi sözünü ettiğimiz krize güzel bir örnek.)
İnatçı Zanaatkarlar Direnmeye Devam Ediyor
Her şeye rağmen bağımsız kalmak isteyen birkaç inatçı zanaatkâr direnmeye devam ediyor. Simon Brette işte bu noktada ortaya çıkan bir oyunbozan veya mikromekanik bir aziz. Amacı zanaatkârları ve küçük atölyelerin geleceğini garantiye almak. Geleneksel bir tavır olarak kurduğu markaya kendi adını vermiş olsa da üretilen saate emek veren bütün ustaların adını tek tek söylüyor ve onları övüyor. (Markanın @simon_brette_watches isimli Instagram hesabında her parçanın çizimi, fotoğrafı ve yapan kişinin adı paylaşılıyor.)
Chronomètre Artisans’a emek veren kişi veya atölyeler ise şunlar: Tasarımcı Matthieu Allègre ve Barbara Coyon ejderha pulu desenli mozaik pembe altın kadrana imza atan usta el oymacısı Yasmina Anti, genel dekorasyon ve mikromekanik işlemeler Marc Bolis, Alyna Rouelle, Damien Genillard, Pierre-Alain Dornier & Cie ve Julien Ducommun & Cie, Nathalie Jean-Louis ve Alexis Greco & Cie, eşapman uzmanı Nadine Görgl ve prototipçi Luc Monnet ve ayna cilalı içbükey muhteşem vidaların üreticisi Anton Pettersson.