Rahmi M. Koç Müzesi’nin 1.000’e yakın denizcilik objesinden oluşan geniş koleksiyonunu denizcilik tarihi açısından inceliyoruz.
Denizlere doğru açılacağımız bir yazıyı kaleme alırken “sandallar içinde bir sandal, denizler içinde bir deniz” diyerek deniz esintili bir girizgâh yapmak istiyorum. Hatta şimdiden bir parça iyot kokusu gelmiş olmalı burnunuza, gelin daha fazlası için Haliç’in kıyısında konumlanan Rahmi M. Koç Müzesi’ne doğru birkaç adım atalım.
Rahmi M. Koç Müzesi, Türkiye’nin ilk ve tek sanayi müzesi. Sanayi, iletişim ve ulaşım tarihindeki gelişmeleri yansıtan müzenin büyük bir bölümünü ise oldukça zengin olan denizcilik koleksiyonu oluşturuyor. Koleksiyonda gemi modellerinden gezinti tekneleri ve yelkenlilere, efemeralardan kanolara, Saltanat Kayığı’ndan buharlı yatlara kadar 1.000’e yakın obje sergileniyor. Ev sahipliği yaptığı bu objelerle müze, denizcilik tarihi ve kültürünü aktarma açısından oldukça önemli bir yerde duruyor. Yanı sıra, müzenin duyurduğu “koleksiyonun enleri” parçaları da dikkat çekiyor. Bu listede, Londra’dan İstanbul’a yolculuk yapan Clodia’dan kafası karışık bir denizciye ait gemi baş figürüne kadar çeşitli objeler bulunuyor.
En İlgi Gören Obje
Kardeşi Dolmabahçe Vapuru’yla birlikte 1952 yılında İskoçya’da inşa edilen Fenerbahçe Vapuru, koleksiyonun en ilgi gören parçası. “Bahçe tipi” vapurların bir üyesi olan vapur, Şirket-i Hayriye’de (bugünkü adıyla Türkiye Denizcilik İşletmeleri) 14 Mayıs 1953 tarihinde hizmete girdi. Uzun yıllar Sirkeci-Adalar-Yalova-Çınarcık arasında sefer yapan vapur, 22 Aralık 2008 tarihinde Veda Turu isimli son seferini gerçekleştirdi. Şimdilerde de geminin nostaljik kafesinde keyifli zamanlar geçirmek mümkün.
En İlginç Obje
Gezgin Giacomo de Stefano’nun Londra’dan İstanbul’a uzanan, 6 ay süren ve toplamda 5 bin 200 km yol katederek 12 ülkeyi gezdiği motorsuz tekne Nehir Gezgini Clodia, 2012 yılından beri müzede sergileniyor.
En Uzaklara Giden Obje
Bu lirik başlığın altındaki teknenin ismiyse Kısmet. 1965-1968 yılları arasında Kısmet adlı tekneleriyle dünyayı dolaşan Sadun Boro ve eşi Oda Boro, Türk Bayrağı’nı dünya denizlerinde dolaştıran ilk Türk yatçıları olarak denizcilik tarihine geçmişti.
En Yaşlı Obje
Rosalie, Avrupa’nın bilinen en eski buharlı römorkörü. Gemi, 1873’te, Hollanda’da Kinderdijk J & K Smit Tersanesi tarafından, Hollanda Savunma Bakanlığı için inşa edilmiş. 1924’e kadar ise “Den Birel” adı altında, Brielle’deki Torpido Teşkilatı’nda hizmet vermiş.
En Genç Obje
Bu en genç objenin en sevdiğim yanı kulağa sevimli gelen ismi: İttir Kaktır. İçten motorlu bir gezinti teknesi ve aynı zamanda bir römorkör olan İttir Kaktır, 2020’de inşa edilmiş. 10,06 metrede uzunluğundaki tekne, 150 beygir gücüne sahip.
En Eski Obje
Müzenin kuruluşundan bu yana koleksiyonda bulunan kafası karışık bir denizciye ait ahşaptan oyulan gemi başı tasviri, müze koleksiyonunun en eski parçası. 20’nci yüzyıla kadar kullanımları devam eden bu gemi baş figürlerinin gemileri koruduğuna inanılıyordu.
En Yeni Obje
Atatürk bölümünde sergilenen ve Acar Vapuru’ndan alınmış olan gemi dümeni, bana kalırsa bir vakitler Atatürk tarafından da kullanıldığı için geminin “en nostaljik” parçası da olmaya aday. Atatürk’ün yanı sıra Boğaz, Adalar ve Yalova arasında yapılan geziler için çeşitli devlet erkânı tarafından da kullanılan Acar Vapuru, 1937’de Almanya’da yaptırılmış.
En Hafif Obje
Koleksiyonun en hafif objesinin kıyılarınıza vurması an meselesi… Müze koleksiyonunda yer alan cam şişedeki küçük gemi modelleri, 1860’lardan itibaren denize meraklılar için gözde bir hobiye dönüşmüştü.
En Ağır Obje
En ağır objenin bir denizaltı olduğunu muhtemelen tahmin ediyordunuz, Uluçalireis Denizaltısı, 1944 yılında, 93 metre uzunluğunda ve 2 bin 400 ton ağırlığında inşa edilmiş. Yaklaşık 30 sene sonra, 2 Temmuz 1971’de, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na katıldığında TCG Uluçalireis adı ve S-338 borda numarası verildi.
En Küçük Obje
7,5 cm yüksekliği ve 5,2 cm eni ile Bezard üretimi cep pusulası koleksiyonun en küçük parçası.
Yazıyı bitirmeden evvel, Rahmi M. Koç Müzesi’nde halihazırda devam etmekte olan “Zaman Yolcusu Vapurlar” resim sergisini de henüz görmeyen Saatolog okurları için tavsiye etmek isteriz. Erdem Cever’in küratörlüğünü yaptığı sergi üç bölümden oluşuyor, ayrıca sergide Bandırma Vapuru, Gülcemal ve Peyk-i Şevket gibi önemli 57 vapurun tablosu yer alıyor.
Denildiği gibi müzeler gezmek için değil de hissetmek ve yaşanmak içinse Rahmi M. Koç Müzesi’nde dünden bugüne bambaşka limanların esintileri hissedeceğimiz kesin.