Moda tarihçisi Laurence Benaim, güzellik kavramını en büyük direniş ya da dünyaya ışık tutan bir kaide olarak niteliyor. Benaim’in bu sözleri, kendisinin kürasyonuyla şekillenen, Türk lüks perakendesindeki 50. yılını kutlayan Beymen’in sergisine atıfta bulunuyor. Bu toprakların multi kültürel duruşunu, modanın benzer tavrıyla harmanlayan ve bunu yaparken Beymen’in 50 yıllık geçmişini düşünen küratör, güzellik kavramına bu şekilde yaklaşıyor.
İstanbul’un kozmopolit haletiruhiyesi, yüzyıllardır aynı etkiyi ziyaretçileri ve sakinleri üzerine yansıtırken, işe moda perspektifinden baktığımızda da benzer bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz. Bu topraklardan ilham alan, kültürel çeşitlilikten beslenen ve bunu lüks bir perspektiften şekillendiren tasarımcıların, Beymen’e özel olarak hazırladıkları tasarımların sergilendiği kürasyon, aslında her bir tasarımcının İstanbul’dan ve Beymen’den aldığı ilham bu sergide vücut buluyor.
Yaklaşık 2 yıllık bir hazırlık süreci ve kürasyona dahil olan her bir tasarımcının bire bir brief’le çalıştığı parçalar, şimdi Tophane-i Amire’de ziyaretçilerini bekliyor. Farklı nesillerden isimlerin bu kültüre ait değerleri yansıtmaya çalıştığı tasarımlar, Benaim’in de değişiyle moda algısını farklı nesillere taşıyacak bir vizyon sunuyor. Dünyaca ünlü kreatif ajans Bureau Betak’ın dokunuşuyla düzenlenen gala gecesi ve sergi, kendi içerisinde 4 farklı gruba ayrılıyor: Cabinet of Wonders, Precious Dreams, Bosphorus Gardens ve Mineral Roundness. Her bir başlığa atıfta bulunan tasarımlar, İstanbul’u ve Beymen’in lüks algısını şekillendiren değerlere saygı duruşu niteliğinde.
Kürasyonu daha değerli kılan bir diğer nokta ise, sergi ile aynı ismi taşıyan Golden Opulence isimli coffee table kitabın satışa sunulmuş olması. Assouline yayınlarından çıkan kitap, sergiyi ziyaret ettikten hemen sonra bu kürasyonu kütüphanesine eklemek ve lüksün bu topraklardaki seyahatine tanıklık etmek isteyenler için, şimdiden alışveriş listelerine eklendi.