Lüks moda endüstrisi yaklaşık 2 trilyon dolarlık kripto oyununa dahil olmak istiyor.
Teknoloji ve lüks tüketimin kesişim kümesi genişlemeye devam ediyor. Yüksek moda pazarının katı kuralları, değişen tüketici davranışları ve yenilenen demografiye uygun olarak baştan yazılıyor diyebiliriz. Genel tüketim pazarı her zamankinden daha kompleks bir yapıya sahip olsa da ve parametreler sürekli değişkenlik gösterse de, lüks sektöre talepteki artış beklentilerin çok üstünde.
Yüksek modanın trend belirleyici konumunda olması, onu gündemin öncelikli takipçisi ve yönlendiricisi yapıyor. Trendler modanın önceliği ve şu anda teknolojiden daha trend herhangi bir gündem yok. Pop kültürü ve teknoloji, gündelik yaşam üzerinde her zamankinden daha dominant bir etkiye sahip. Metaverse’le birlikte teknolojiyle daha da iç içe geçen lüks moda, sanal defilelere, NFT’lere, blockchain teknolojilerine ve tabii ki kripto birimlere kayıtsız kalamıyor.
Blockchain sistemleri hem markalara hem de tüketicilere göz ardı edilemeyecek avantajlar sağladığı için sektörün yeni önceliği ve odak noktası. Prada Grup, Cartier ve LVMH Grup’un ortaklaşa kurduğu ilk global lüks blockchain AURA, marketin yeni nesil sistemlere açık olduğunun çok iyi bir örneği. Blockchain ile lüks markalar tüketiciye şeffaflık sağlıyor, ürünlerin orijinalliği ve güvenilirliği tescil ediliyor. Bir diğer blockchain faydası da izlenebilirlik: Ürünün üretim aşamasından satın alım aşamasına, hatta ikinci el piyasasındaki yerine kadar birçok süreç blockchain sistemiyle takip edilebiliyor. Bu da artık bir olmazsa olmaz haline gelen sürdürülebilirlik için güvence sağlıyor.
Yepyeni bir müşteri deneyimi sunan blockchain, sürdürülebilir uygulamaları desteklemesinin yanında tüketici güvenini artırıyor, bilgi yönetimini iyileştiriyor ve tüm bu zincirden dolayı harcanan zaman ve paradan tasarruf edilmesini sağlıyor. Dijital ve fiziksel olarak iz sürebilmeyi mümkün kılan blockchain, tüketicilerin sahip oldukları parçaları kuşbakışı izleyebilmelerine yardımcı oluyor. Bir nevi dijital bir günlük gibi, blockchain sağlanan ürün ve hizmetlerin dijital bir hikâyesini kayıt altına alıyor. Bu kadar kayıt ve güvence sayesindeyse blockchain ile takip edilen ürünlerin ticari değerleri garanti altına alınıyor, ürünlerin zaman ve mekân fark etmeden elden çıkarılması ve yeni ürün alınması kolaylaşıyor.
Sistemlerdeki ve perakendedeki bu dijitalleşmeyle kripto birimlere olan ilgi de haliyle artıyor. Somut ve soyut dünyalar arasındaki sınırların flulaşması, yeni düzenin resmi para birimini kriptoya çeviriyor. Kripto piyasasının küresel tedarik zinciri üzerinde önemli bir etkisi var ve lüks moda endüstrisi yaklaşık 2 trilyon dolarlık kripto oyununa dahil olmak istiyor. Üstelik sadece NFT’lerle ve sanal mağazalarla değil, elle tutulur ürünlerle… Markalar yavaş yavaş kripto harcamayla ilk deneyimi gerçekleştirdi bile. Hublot ve Philipp Plein sektörün ilklerinden ve onları takip edenler gün geçtikçe çoğalıyor. Nisan ayının başında seçili mağazalarda kripto para kabul edeceğini açıklayan Off-White’ın ardından sıra mayıs ayı sonunda ABD’deki 5 mağazasında içinde Bitcoin, Bitcoin Cash, Ethereum, Wrapped Bitcoin, Litecoin, Shiba Inu da bulunan 10 kripto birimi geçerli sayacağını söyleyen Gucci’de.
Kripto harcamalara olan talep artışının sebepleri sadece trende ya da zamana uyum sağlamak değil, stratejik sebepler de mevcut. Lüks moda tüketicilerinin büyük bir kısmını Y ve Z jenerasyonu oluşturuyor, ne şans ki bu jenerasyonlar da kriptoyla oldukça haşır neşir. Tüm bunların yanında “commodity staking” gibi yeni nesil avantajlı kripto satın alma yöntemleri, lüks tüketimin etkileşim alanını genişletiyor ve zincire yeni müşterilerin dahil olmasını sağlıyor.
Yaygınlaşan ve kolaylık sağlayan bu sistemin bazı riskleri de yok değil tabii. Aslında uzun vadeli bir yatırım aracı olarak düşünülen kripto paralar, para biriminden çok şu an için emtia olarak kabul görüyor. Kripto kurlarındaki dengesizlik de hızlı alım-satımlar sırasında değer kaybına ya da zarara sebep olabiliyor. Dolayısıyla itibari para olmayan kripto birimlerde güvence olmadığı için bu dengesizliğe karşı dikkatli olmak gerekiyor. Kripto, borsadaki menkul kıymetler gibi işlem görüyor. Ancak menkul kıymetler borsası resmi kurumlar tarafından yakından takip edilip düzenlenirken kripto birimlere karşı henüz böyle bir girişim yok.
Yeni pazarlar, yeni müşteri kitlesi, değişen tüketici davranışları ve teknolojideki yeniliklerle dominant bir şekilde hayatımıza giren blockchain ve kripto birimler, küresel tartışmalara konu olurken sorunları yavaş yavaş çözüp etki alanını artırmaya devam ediyor. Başlarda akıllardaki soru bu sistemlerin kalıcılığı üzerine olsa da, artık anlıyoruz ki popülaritelerinin azalmaya niyeti yok.
