Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Longines’in Kalbinde Bir Gün

6 Mart 2025
Longines’in Kalbinde Bir Gün
Karlı ağaçlarla kaplı dağ yollarındayız, istikamet Longines merkezi. Soğuk bir kış sabahında içimizi ısıtacak bir içtenlikle bizlere kapılarını açan Longines ekibiyle, saat yapım atölyesinden Longines müzesine uzun bir gün geçiriyoruz.

İsviçre saatçiliğinin merkezlerinden biri olan Neuchâtel’den Jura Dağları’nın yamacındaki St. Imier’e gitmek üzere yola çıkıyoruz. Ağaçlarla kaplı karlı dağların arasından geçtiğimiz, bir saati bulan bu yolculuk bizi Longines’in ana merkezine götürecek. Markanın saatleri 1867’den bu yana Jura bölgesindeki bu fabrikada üretiliyor, neredeyse iki yüzyıldır adresleri hiç değişmemiş. Markanın ana merkezi olan fabrika binası aynı zamanda Longines Müzesi’ne de ev sahipliği yapıyor. Jura Dağları’nın eteğindeki bu sakin ve huzurlu İsviçre kasabası, iki asırlık Longines mirasının en eski şahidi.

St. Imier'Deki Longines Merkezi
Longines

Ziyaretteki ilk durağımız, neredeyse 5 milyon kadar mekanizma bileşenine ev sahipliği yapan Longines Miras Atölyesi oluyor. Kurma kolundan eşapmana, bir saatin en küçük parçası olan binlerce mekanizma bileşeni bu arşiv odasında tarihlerine göre sınıflandırılmış. Bize bu arşiv odasında eşlik eden Florian Jestin (World Heritage Workshop Manager), 1914’te Olimpiyat Oyunları’nda kullanılan kronometre ve Osmanlı İmparatorluğu için üretilen ve tarihin ilk çift zaman dilimli (GMT fonksiyonu) cep saatinin kadranı gibi pek çok tarihi parçayı gösteriyor. Elle tutulan kayıtların hepsi bugün dijital ortama aktarılmış; ancak yine de tüm bu parçaları ve yüz yıl öncesinden kalan el yazısı arşiv belgelerini görmek paha biçilmez bir duygu.

Longines’in Kalbinde Bir Gün

Marka, World Heritage Workshop departmanında her sene yüzlerce vintage Longines saatin restorasyonunu yapıyor. Arşivi gördükten sonra restorasyon işleminin gerçekleştiği atölyeyi de ziyaret etme fırsatını buluyoruz. 11 saat ustası ve 2 mücevher ustasının çalıştığı bu bölümde yılda 1.500’den fazla saatin restorasyonunun yapıldığını öğreniyoruz. Burada her bir usta, tek bir saatten sorumlu olarak çalışıyor.

Longines’in Kalbinde Bir Gün

“Kadın Ağırlıklı Bir Saat Atölyesi”

Asırlık mekanizma parçaları arasındaki yolculuğumuzun ardından bir sonraki durağımız saatlerin birleştirildiği kısım. Bir saatin adım adım nasıl üretildiğini görme fırsatı bulduğumuz atölyede bize saat ustalarından Emmanuel Mimoso eşlik ediyor. Atölyedeki ustaların yüzde 80’inin kadınlardan oluştuğunu söyleyen Mimoso, bu çoğunlukta kadınların hassas ve yaratıcı yanlarının yüksek olmasının etkili olduğunu düşünüyor. Çoğunlukla maskülen olarak anılan saat dünyasının kalbindeki bir atölyede kadın saat ustalarının fazla olması, bir kadın saat editörü olarak beni de mutlu ediyor elbette.

Ziyaretin bu kısmında biz basın mensupları da tıpkı saat ustaları gibi beyaz önlükler ve galoşlar giyiyoruz. İlk olarak kadranlara ibreleri yerleştirme aşamasına şahit oluyoruz. Kadrana yerleştirildikten sonra ibrelerin mekanizmaya değip değmediği kontrol ediliyor. Hassasiyeti test edildikten sonra saatin çalışmasında bir sorun yoksa kasalama işlemine geçiliyor. Saatin estetik görünümü ve çalışması test edildikten sonra kurma kolu takılıyor. Dört beş adımlık bir süreçten sonra saatlerin suya dayanıklılığı test ediliyor. Bir yuvarlak çember içerisine 10’dan fazla saat kasası yerleştirilerek silindir şeklinde bir su kazanının içerisine bırakılıyor.

Bir sonraki adım ise 10-30 bar arasında teste tabi tutulan saatlerin dayanıklılık açısından yeterli ise ısıtılmış bir zemin üzerinde kurumaya bırakılması. Teknik ve estetik testlerden geçen saatlere son aşamada bilezikleri takılıyor. Gözlemlediğimiz her adım, saatçiliğin hassasiyetine duyduğumuz saygıyı bir kere daha artırıyor. Örneğin burada, COSC sertifikalı olmayan saatler dahi mümkün olduğunca COSC ile test ediliyor. Longines merkezinde hassasiyet ve titizlik, arşivlemeden üretim kısmına her aşamada kendini gösteriyor.

Longines’in Kalbinde Bir Gün


Tarih Kokan Arşiv Odası

18. yüzyıldan kalma tipik bir Jura kır evi tarzında dekore edilmiş Auberge de L’Assesseur restoranda geleneksel lezzetlerle hazırlanmış öğle yemeğinin ardından bir sonraki durağımız Longines Müzesi oluyor. Müzede ilk olarak arşiv odasını ziyaret ediyoruz. Bu odadaki en eski kayıt defteri 1867 yılına ait. Odadaki dokümanların hepsi artık dijital ortama aktarılmış fakat elle tutulan bu kalın ciltli defterler hâlâ muhafaza ediliyor. Eğer elinizde vintage bir Longines saat varsa markanın sitesine e-posta yazarak saatle ilgili bilgi edinmeniz de mümkün.

Longines’in Kalbinde Bir Gün

Arşiv odasından çıkınca müzenin ana bölümünde ziyaretçileri Longines tarihinde kilometre taşı olmuş modeller karşılıyor. Pilot saatlerinin altın çağı olan 1920-30’lu yıllardan markanın ilk pilot saatlerine, ince el işçiliğiyle süslenmiş ya da kronometre fonksiyonlu cep saatlerinden daha önce görmediğimiz mücevherli kadın saatlerine kadar bir Longines retrospektifi sunuluyor. Bir cam vitrin içine yerleştirilmiş onlarca mekanizma ise bu kısmın en ilginç yanlarından biri. Marka tarihinden onlarca mekanizma cam bir vitrinde sergileniyor, vitrin camına yerleştirilen hareketli bir büyüteç sayesinde dilediğiniz mekanizmaya yakından bakıp altındaki metinden bilgilerini okuyabiliyorsunuz. Böylece dünden bugüne onlarca saatin kalbine yaklaşma şansınız oluyor.

Longines’in Kalbinde Bir Gün
Longines
Longines’in Kalbinde Bir Gün
Longines


Kişisel olarak müzenin beni en çok etkileyen yanı, daha önce hiç görmediğim kadın saatleri oldu. 1979’dan yakut taşlarla süslenmiş bir kol saati ya da 1918 tarihli kapağı elle işlenmiş bir cep saati bunlardan sadece birkaçı. 1920-30’lu yıllarda üretilmiş zarif kadın saatleri de görülmeye değer.
Müzenin heyecan verici bir diğer kısmı ise markanın yarışlarla tarihini derinlemesine keşfedebileceğiniz sergi alanı. Burada 19. yüzyılın sonundan bu yana Olimpiyat Oyunları’nın da içinde olduğu, çeşitli spor organizasyonlarında kullanılmış ekipmanlar sergileniyor. Kronograflardan foto-finish kameralara yarışlarda kullanılan bütün tarihi ekipmanları keşfedebilirsiniz.

Longines’in Kalbinde Bir Gün

Müzeyi gezerken Longines’in bizi en çok etkileyen yanlarından birinin, belki de markanın bir zamanlar yollarının bizim köklerimizle kesişmesi olduğunu düşünüyorum. Longines’in ilk GMT fonksiyonlu cep saatini Osmanlı Devleti için ürettiğini biliyoruz. St. Imier’deki ziyaretimiz sırasında arşiv odasında bu saatin kadranını ya da müzede 1926’da Şark Demiryolları için üretilen cep saatini görmek, bizlere evden çok uzakta değilmişiz hissini veriyor.

Bir saat meraklısıysanız bahsettiğimiz bu saatleri ve diğer onlarcasını Longines Müzesi’nde yakından görmenizi, huzur dolu İsviçre kasabasının temiz dağ havasını solumanızı tavsiye ederiz. Longines yaklaşık iki asırdır burada, dağların eteğindeki “Es Longines”de İsviçre saatçiliğinin en hassas ve tabii ki en zarif saatlerini üretmeye devam ediyor.

Longines’in Kalbinde Bir Gün
Longines
Longines’in Kalbinde Bir Gün
Longines