Bambaşka yollardan tarihe geçen Leylah Fernandez ve Emma Raducanu’nun peri masalı tadındaki Amerika Açık serüvenlerine bir bakış…
2021 Amerika Açık başlarken akıllarda tek bir soru vardı: Novak Djokovic takvim Grand Slam’ini yapabilecek mi? Dünya 1 numarası Sırp yıldızın sırasıyla Avustralya Açık, Fransa Açık ve Wimbledon’ı kazanışı bizi tarihe tanıklık noktasına getirmişti. Djokovic, Golden Slam iddiasıyla olimpiyat oynamış orada yarı finalde bir hayal kırıklığı yaşayarak madalyasız kalmıştı ama Amerika Açık’ın beş setlik formatında onu kimin durdurabileceği hususu tartışmalıydı. Kısaca, New York’ta sezonun son slam’inin ana hikâyesi buydu; yaş toplamları 40’ı bulmayan iki oyuncunun gelip tüm spot ışıklarını çalacağı ise hayal dahi edilemezdi. Ancak tenis kortları her zaman mucizeler yaratma konusunda cömert olmuştur…
Birkaç ay önce Wimbledon’da ilk slam tecrübesini yaşayan 18 yaşındaki Emma Raducanu, orada dikkatleri çekmişti. Fakat genç yıldız adayı, Ajla Tomljanovic’le karşılaştığı dördüncü turda nefes problemleri yaşamış, maçı bırakmak durumunda kalmıştı. Her Britanyalı için Wimbledon oynamak zorken bunu 18 yaşında, ilk slam’inde yapmanın yükü bambaşkaydı ve Merkez Kort’un baskısı Fernandez’i etkilemiş olabilirdi. Sonuç ne olursa olsun, özel davetle geldiği turnuvada geçirdiği hafta sayesinde Raducanu’yu tanıma şansına erişmiştik. Kanada’da doğup hayatını Londra’da sürdüren; baba tarafından Rumen, anne tarafından Çinli köklere sahip Raducanu’nun macerası henüz başlıyordu.
Babası Ekvadorlu, annesi Filipinler asıllı Kanadalı olan Leylah Fernandez de benzer şekilde göçmen bir aileye gözlerini açmıştı. Dünya 73 numarası olarak New York’a gelen genç oyuncu, birkaç senedir Kanada tenisinin gelecek yıldızları arasında gösterildiği için küçük çaplı bir şöhrete sahipti. Üstelik mart ayında Monterrey’de kazandığı WTA turnuvasıyla beraber Emma’dan kariyerliydi. Amerika Açık sırasında 19’uncu yaş gününü kutlayacak olan Fernandez; inanılmaz şekilde son şampiyon Naomi Osaka, eski 1 numara Angelique Kerber, olimpiyat madalyalı Elina Svitolina ve klasmanın 2 numarası Aryna Sabalenka gibi rakipleri üçer sette geçerek kupa maçına çıkmaya hak kazanacaktı.
Erkek ya da kadın fark etmeksizin, elemelerden slam finaline yükselen ilk oyuncu olan Emma Raducanu’nun eşleşmeleri ise Fernandez’e nazaran insaflıydı. Örneğin Shelby Rogers’ın dünya 1 numarası Ashleigh Barty’yi elemesi, son 16’da bir Barty-Raducanu kapışmasının önünü kesmişti. Britanyalı raketin elemeler dahil toplam dokuz maçta sadece bir ilk 10 oyuncusuyla karşılaştığı bilgisi çok şey anlatıyordu. Fakat Raducanu’nun son olimpiyat şampiyonu Belinda Bencic ve Fransa Açık yarı finalisti Maria Sakkari’ye karşı oynadığı maçlarda set kaybetmeyişi her halükârda etkileyiciydi. Leylah zor maçlardaki sakinliğiyle, Emma da karşılaştığı kimseye fırsat tanımayışıyla alkışı hak ediyordu.
Sonuncusundan tam 22 sene sonra, 20 yaş altı iki oyuncuyu karşı karşıya getiren ilk Grand Slam finalinde zinde görünen taraf Raducanu’ydu. Zira Fernandez o noktaya gelene kadar oynadığı sert kapışmaların izlerini taşıyor gibiydi. Birkaç çekişmeli oyun hariç iki set boyunca istediklerini yapamayan Kanadalı, Emma’nın rüya üç haftasının son adımını atışına engel olamadı. Kariyerinin beşinci profesyonel turnuvasında, ikinci Grand Slam’inde, elemelerden gelerek ve akıl almaz şekilde set kaybı yaşamadan şampiyon, Emma Raducanu’ydu. 1977’den beri Grand Slam kazanan ilk Britanyalı kadın olmuş, tenisin en büyük ama bununla orantılı başarı üretme konusunda en kısır uluslarından biri için yepyeni bir sayfa açmıştı.
New York’ta yaşanan güzel anıların üzerinden birkaç hafta geçti ve bilhassa da Raducanu bu süre zarfında medya ilgisini üzerinde tutmaya devam etti. Örneğin geçtiğimiz günlerde son James Bond filmi Ölmek İçin Zaman Yok’un galasında boy gösteren Britanyalı raketin tıpkı Maria Sharapova ya da Naomi Osaka gibi tenis ötesi bir popülariteye ulaşabileceğinin ipuçları var. Hakkında Britanya’nın ilk milyarder sporcusu olabileceğine dair tahminler yapılan, dünya çapında sponsorların başını döndüren ve Instagram’da en fazla takipçiye sahip tenisçiler arasına giren Raducanu’yu milyonlarca göz izlemekte. Bu anlamda hem daha uzun süredir üst düzeyde tecrübe kazanan hem de kendini keşmekeşten nispeten uzak tutan Leylah Fernandez’e kıyasla farklı bir yolu olacak. Tabii bu kez zor yolda yürüme sırası Emma Raducanu’da…