fbpx

Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Karanlık Tarafa Geçmek: Urwerk UR-112 Back to Black

20 Ocak 2023
Karanlık Tarafa Geçmek: Urwerk UR-112 Back to Black

Siyah bir uzay gemisini andıran tasarımıyla Urwerk UR-112 Back to Black, Urwerk’in birer bilimkurgu serisi olarak adlandırılabilecek UR-112 serisinin üçüncü saati olarak karşımıza çıkıyor.

Karanlık Tarafa Geçmek: Urwerk Ur-112 Back To Black

1997’de kurulan Urwerk, çağdaş ve özgün tasarımlarıyla bağımsız İsviçre saatçiliğinin en yenilikçi ve fütürist üyelerinden biri. İlk saatleri Urwerk UR-101 ve UR-102 modellerini 1997 Baselworld Fuarı’nda tanıtan marka, o günden bu yana konseptini bilimkurguyla harmanlanan alışılmışın dışında tasarımlarla genişleterek büyüdü. 2022’de 25. yıldönümünü kutlayan marka geçtiğimiz yaz, “bilekteki uzay gemisi” diye tanımladığı UR-112 serisinin ikinci saati Urwerk UR-112 Aggregat Odyssee’yi duyurmuştu (serinin ilk saati UR-112 Aggregat ise 2021’de piyasaya çıktı). Saatin tasarımı, “Star Wars”tan “Battlestar Galactica”ya kadar çeşitli bilimkurgu filmlerine atıfta bulunuyordu. Şimdiyse serinin üçüncü saati ve markanın mekanik saatlerinin en dijitali olarak yorumladığı Urwerk UR-112 Back to Black ile Urwerk “karanlık taraf”a doğru bir adım atıyor.

Bu yeni modeli, saatin kendi dilinden şöyle anlatıyor Urwerk: “Eğer bir film kahramanı olsaydım James Bond, bir renk olsaydım gecenin en karanlığındaki siyah, bir otomobil olsaydım ise Bugatti Atlantic Type 57 SC olurdum. Urwerk UR-112 Back to Black olarak ise tüm URWERK mekanik saatlerinin en dijitaliyim.” Urwerk UR-112 Back to Black, tasarımının yanı sıra atlama özellikli saat fonksiyonu ve dijital ikinci saati ile öne çıkıyor.

Karanlık Tarafa Geçmek: Urwerk Ur-112 Back To Black
Karanlık Tarafa Geçmek: Urwerk Ur-112 Back To Black

Kompleks bir tasarıma sahip UR-112 Back to Black, 42 mm çapında çelik-titanyum kasada üretilmiş. Saatin normalde kadranın konumlandığı üst kısmı, çelik kaputa benzeyen açılıp kapanabilen bir kapakla kapatılmış. Üst kısımdaki bu kapak açıldığında saatteki ikinci güç rezervini ve dijital saniye göstergelerini görüyoruz. Zaman ise bu kaputun hemen altına yerleştirilen silindir şeklindeki prizmalardan takip ediliyor. Bu silindirin sol tarafından saati takip ederken sağ kısmında ise 5’er dakikada bir ilerleyen dakika sayacını görüyoruz.

Markanın kurucularından usta saatçi Felix Baumgartner, saatin mekaniğinin ve kaplamalarının adeta bir çılgınlık olduğunu söylüyor. Saatin merkezi motorunda üretilen en enerji, en az 12 eksen boyunca dört yöne dağıtılıyor. Otomatik kalibre UR-13.01 ise kasanın merkezi gövdesinde yer alıyor. Saatin yanlarına konuşlanan iki butona basılıp da kapak açıldığında, güç rezervi ve küçük saniye göstergesi görünüyor. Model, 48 saatlik güç rezervine sahip. Mekanizmanın ortasındaki birkaç santimetre uzunluğundaki şaft (muhtemelen modern saatçilikte kullanılan en uzun parça), saati gösteren silindir prizma ile mekanizma arasındaki bağlantıyı sağlıyor. Bu bağlantıyı ise saat ve dakika prizmalarını iki adet 90° konik dişli aracılığıyla hareket ettiren yeni bir dişli dizi sayesinde kurmakta. Saatin kasasıyla da uyumlu siyah alüminyum prizmalar, hem kendi eksenlerinde hem de uzayda dönmelerini sağlayan planet sistemleriyle sabitlenmiş. Bu kinetik yaklaşım ise saate farklılık kazandıran en önemli özelliği.