Malum, son birkaç sezondur kadın ve erkek koleksiyonları arasındaki geçirgenlik her geçen gün biraz daha azalıyor. Ortak bir gardırobun mümkün olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak, hali hazırda dijital ortamda sergilenen erkek hazır giyim koleksiyonlarına paralel olarak, kadın defilelerinde haute couture tasarımları izliyoruz.
Biraz önce savunduğumuz fikrin sağlamasını yapan defile, birkaç gün önce dijital bir defile ile tanıtılan Valentino haute couture defilesi oluyor. Markanın kreatif direktörü Pierpaolo Piccioli, karantina sebebiyle Roma’daki tasarım atölyesinde kapalı kalmış olmanın nasıl bir deneyim olduğu fikrini kendine ilham kaynağı olarak alıyor desek yanlış olmaz. Zira Piccioli, anı yaşamanın, bugünü deneyimlemenin ve bu yaşananlara tanıklık etmenin merakıyla harekete geçiyor. Geçici değerlere değil, kalıcı olanlara odaklanan Piccioli, tamamen el üretimi olan parçaların da bu anın bir parçası olduğunu ifade ediyor. Kendisi, aynı zamanda sadece kıyafet tasarlamak istediğini, kadın ya da erkek ayırt etmeksizin üretmeyi sevdiğini söylüyor. Bu yüzden Valentino haute couture defilesi, erkek modelleri ve tasarımlarını da podyuma taşıyor. Haute couture anlayışından mütevellit, görkemli elbiseler, el örgüleri ve ışıltılı dokular dikkat çekerken, sweatshirt’ler, kapüşonlu üstler görmek, yeni normali ve konforun altını bir kez daha çiziyor.
Koordinatlarımızı biraz daha yukarıya çektiğimizde, soluğu Paris’te alıyoruz. Bu sefer Chanel haute couture defilesi için ekran başındayız. Virginie Viard, kapana kısılmışlık hissiyatından uzaklaşmak ve harekete geçmek için etkileyici bir ilham kaynağı arayışı içinde olduğunu söylüyor. Çözüm, tahmin ettiğiniz üzere oldukça etkileyici. Viard’ın hayal dünyası, Grand Palais’in kenarları çiçeklerle süslenecek yürüyüş yollarında, Chanel haute couture tasarımları, bir kutlama, bir düğün edasında yol alacak. Aile olmak, ailecek bir araya gelmek ve bir kutlamaya tanıklık etmek, bu hayal dünyasının temelinde yatıyor. Romantik bir yaz akşamında düzenlenen bir parti hayaliyle çıkılan yolda, bu konsepte uyacak pembe ve tonları, dantel işlemeleri, fırfır detayları ön plana çıkıyor. Bu romantizm öyle bir seviyede tutuluyor ki, dantel işlemeleri papatya formuna bürünüyorlar, koleksiyondaki eteklere ve pelerinlere nüfuz ediyorlar. Tabii maison’un alametifarikası tüvit ise her zaman olduğu gibi başrolde.
