Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Franz Erhard Walther’in Heykel Olma Teşebbüsü

26 Mart 2025
Franz Erhard Walther’in Heykel Olma Teşebbüsü
Franz Erhard Walther imzalı “Heykel Olma Teşebbüsü”, Arter’in ziyaretçilerini sanatın bir parçası olmaya davet ediyor.

Arter, öncü Alman sanatçı Franz Erhard Walther’in Türkiye’deki ilk kapsamlı kişisel sergisini izleyiciyle buluşturdu. Sanatçının 1958 tarihli aynı isimli yapıtından yola çıkan Heykel Olma Teşebbüsü başlıklı sergi, Walther’in uzun soluklu pratiğinde beden, eylem ve heykel arasında ördüğü çok yönlü ilişkilere odaklanıyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği Heykel Olma Teşebbüsü, sanatçının 1960’lardan bu yana ağırlıklı olarak kâğıt, baskı, boya ve kumaş kullanarak ürettiği yapıtlarını Arter’in 4. ve 3. kat galerilerinde bir araya getiriyor. Heykel Olma Teşebbüsü sergisi ziyaretçiyi, heykeli alışılmış tanımlardan uzak bir biçimde, bedensel eylemler ve hayal gücü aracılığıyla deneyimlemeye davet ediyor. Bunun bir sergiden öte deneyim olduğunu Arter’i adımlamaya başladığınızda hissediyorsunuz. Sahi, bir heykel nerede başlar, beden nerede biter?

Franz Erhard Walther'In Heykel Olma Teşebbüsü
Heykel Olma Teşebbüsü – © Franz Erhard Walther
Sanat Eseri Sanatçıya mı Ait?

Britanyalı sanat tarihçisi ve eleştirmen Claire Bishop’un “Yapay Cehennemler: Katılımcı Sanat ve İzleyici Politikası” kitabında değindiği gibi; “Sanat eseri, izleyiciyi fiziksel ve zihinsel katılımla tamamlanmaya davet ettiğinde, artık yalnızca sanatçıya ait değildir; seyircinin varlığı eserin bir parçasıdır.” Bu cümle işte bu gibi sergilerde daha yoğun anlam buluyor.

Franz Erhard Walther'In Heykel Olma Teşebbüsü
Heykel Olma Teşebbüsü – © Franz Erhard Walther / Vg Bild-Kunst, Bonn 2025

Franz Erhard Walther, 1950’lerin sonlarında Almanya’nın Fulda kentinde sanatsal üretimine başlamış ve pratiği, minimalizm ve kavramsal sanat akımlarının kesişiminde radikal bir açıklık fikri etrafında şekillenmiş. 2017 Venedik Bienali’nde Altın Aslan ödülü alan Walther’in eserleri, The Museum of Modern Art (MoMA), Museo Reina Sofía, Museum Ludwig ve Stedelijk Van Abbemuseum gibi dünyaca ünlü müzelerde sergilenerek uluslararası alanda tanınmış. Walther’in Türkiye’deki bu ilk kapsamlı kişisel sergisi ise Franz Erhard Walther Foundation işbirliği ile gerçekleşmiş.

Franz Erhard Walther'In Heykel Olma Teşebbüsü
Heykel Olma Teşebbüsü – © Franz Erhard Walther
Walther Terzilik Eğitimi Alıyor!

Walther için kumaşın özel bir anlamı var. Kumaş, esnek yapısı, geçirgenliği ve insan derisine benzeyen dokusu nedeniyle sanatçının başlıca materyali olmuş. Bu seçimde tekstil mühendisi olan eşinin etkisi de olabilir. Ancak kumaşla ürettiği eserler, başlangıçta Avrupa’da sanatçılar tarafından bile yeterince anlaşılamamış. Walther bir röportajında, Fluxus hareketinin önemli isimlerinden Joseph Beuys’un “Walther terzilik eğitimi alıyor” diyerek sanatçıyı küçümsediğini anlatır. Geleneksel sanatı reddeden bu dönemde kavramsal sanatçılar, zanaata mesafeli durdukları için bu durum Walther için ironik bir sınırlılık yaratmış. Walther bu sınırlılığı, eserlerini daha yenilikçi, daha cesur ve anlamlı bir noktaya taşıyarak aşmış.

Franz Erhard Walther'In Heykel Olma Teşebbüsü
Heykel Olma Teşebbüsü – © Franz Erhard Walther

Onun için heykel, hiçbir zaman tamamlanmış sabit bir form olmamış. Günümüz insanının sürekli bir kimlik arayışında olduğu, bireyselliğini anlamlandırmaya çalıştığı çağımızda Walther’in sergisi daha anlamlı geliyor. Sanatçının eserleri, modern toplumun içindeki bireysel anlam arayışımıza ayna tutuyor adeta. Özellikle “muhafaza formu (Lagerform)” eserlerin durağan, pasif hâlini simgelerken, insanın iç dünyasında yaşadığı bekleme, duraksama ve anlam arayışına gönderme yapıyor. Diğer taraftan “eylem formu (Handlungsform)” ise insanın eyleme geçme, hayatına anlam katma, kendini gerçekleştirme ve varoluşunu ispatlama çabasıyla paralellik kuruyor.

Sergiyi dolaştıkça Walther’in zamanla nasıl daha cesur hale evrildiği fark ediliyor. Kontur Çizimleri ve Sözcük Resimleri gibi erken dönem kâğıt işleri, havayı malzeme olarak kullanan yastık formları, Yapıt Çizimleri, 1960’larda üretilen El Nesneleri ile mimariyi ve insan oranlarını birleştiren Katman Çizimleri, Eylem Yolları ve Duvar Oluşumları gibi daha yakın tarihli eserleri keşfederken, kumaşların, kâğıtların ve havanın beklenmedik birlikteliğini deneyimliyorsunuz.

Franz Erhard Walther'In Heykel Olma Teşebbüsü
Heykel Olma Teşebbüsü – Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Serginin en dikkat çeken bölümlerinden biri, ilk kez 1969 yılında New York’ta MoMA’da sergilenen “Birinci Yapıt Grubu”. Özelliği ise, pasif hâllerinden ziyaretçilerin katılımıyla aktif hâle geçmesi ve böylece izleyiciyi eserin anlamının merkezine yerleştirmesi.

Fransız filozof Jacques Rancière’in “Özgürleşen Seyirci” kitabındaki “İzleyici, eser karşısında yalnızca bir gözlemci değil; aynı zamanda katılımcı, yaratıcı ve anlam üreticisidir.” düşüncesini burada hatırlamak yerinde olur. Sanatçı olamasak da onu anlamaya çalışarak, dâhil olabildiğimizi hissetmek güzel.

Franz Erhard Walther
Heykel Olma Teşebbüsü – Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Serginin son bölümündeki otobiyografik bölüm “Yıldız Tozu” ise, sanatçının anılarının ve düşüncelerinin zaman ve mekânla iç içe geçtiği kişisel dünyasına açılan bir kapı gibi. Küratör Selen Ansen’in, daha önce “Bergama Stereotip”, “Kelimeler Pek Gereksiz” gibi sergilerde de uyguladığı, yapıtları kronolojik olmayan, cesur ve akışkan bir rotada sunma yaklaşımı, bu yolculuğa farklı bir açı kazandırmış.

Franz Erhard Walther'In Heykel Olma Teşebbüsü
Heykel Olma Teşebbüsü – Fotoğraf: Kayhan Kaygusuz

Heykel Olma Teşebbüsü, her ziyaretçinin katılımıyla yeniden doğan dinamik bir deneyim… Walther’in sürekli oluş hâlindeki yapıtları gibi, bu serginin kendisi açık uçlu ve tamamlanmamış; ziyaretçilerle birlikte yeniden şekilleniyor ve her farklı ziyaretçiyle yeni anlamlar kazanmak için Arter’de keşfedilmeyi bekliyor.

5 Ekim 2025’e kadar devam edecek sergiyi 24 yaş altındakiler ücretsiz ziyaret edebilir.

“Hikaye İstanbul’da Geçiyor” Küratörleri Anlatıyor

Çocuklarla Gidebileceğiniz Müzeler

Ay’a Giden Sanat Eserleri

Antrepodan Müzeye: İstanbul Resim ve Heykel Müzesi