fbpx

Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

Dr. Murat Koçyiğit: “Kadınların Yüzde 90’ı Filtre Kullanıyor”

30 Temmuz 2024
Dr. Murat Koçyiğit: “Kadınların Yüzde 90’ı Filtre Kullanıyor”
Türkiye’de her yıl 1 milyona yakın insan estetik işlem yaptırıyor, talepler her geçen gün daha da sınır tanımaz boyutlara geliyor. Dr. Murat Koçyiğit estetik çılgınlığının nereye gittiğini Saatolog okurları için anlatıyor.  

Tarihçeye bakıldığında ilk estetik ameliyat, Hindistan ve Mısır’da M.Ö 600’lü yıllara dayanır. Papirüs hiyerogliflerinde ameliyat sonrası buruna baskılı pansumanlardan bahsedilir. Estetik kavramını ilk kez ortaya koyan ise 18. yüzyılın ortalarında Alexander Gottilieb Baumgarten olmuştur. Türkiye’de ilk estetik ameliyatın da 1931 yılında Diyarbakır’da Prof. Dr. Halit Ziya Konuralp tarafından yapıldığı biliniyor.

Ülkemiz estetik işlemler ve cerrahiler konusunda son 20 yılda iyi bir yol kat etti ve çok fazla tecrübe kazandı. Uluslararası anlamda büyük bir cazibe merkezi haline geldi. 2019 verilerine göre, Türkiye’de cerrahi ve cerrahi olmayan toplam 754.392 estetik operasyon gerçekleştirildi. Bunun 351.930’u ameliyat gerektiren işlemler, 402.462’si ise ameliyatsız işlemler.

Estetik cerrahi veya işlemleri, kişiyi rahatsız eden fiziksel kusurları düzeltmeyi hedeflemeli. Burada amaç kişinin bedeni, yüzü ve kişiliği ile uyumlu bir görünüm elde etmektir, abartılı işlemler kötü sonuçlar verirken, yerinde yapılan müdahaleler, daha güzel ve doğal bir görüntü kazandırır. Son yıllarda özellikle sosyal medyanın yaygınlaşması ile beraber, dünyanın hemen her yerinde insanlarda, yüzlerine veya bedenlerine estetik işlemler yapma arzusu giderek arttı.

Dr. Murat Koçyiğit: &Quot;Kadınların Yüzde 90'I Filtre Kullanıyor&Quot;
Sosyal Medyada Filtre Kullanmayanlar Artık Çok Az.

Londra Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Cinsellik Araştırma Merkezi’nin açıkladığı verilere göre, kadınların yüzde 90’ı sosyal medyada paylaştığı fotoğraflarda filtre kullanıyor. Tabii ki sadece kadınlar değil, erkekler de sosyal medyada filtrelerden yardım alıyor. Bu ve benzeri nedenlerden dolayı insanlık, beğenmediği bölgelerini daha iyi, hatta en iyi hale getirmek için büyük bir çaba halinde. Bu konuda yapılacak minimal invazive işlemler ve cerrahiler konusunda kimsenin bir itirazı yok ancak yüzün doğallığını kaybedecek, çok farklı bir karaktere dönüşmeye neden olacak uygulamalar, bazı kişiler tarafından beğenilse de toplumun genelinde kabul görmez.

ERGENLİK DÖNEMİNDE TALEPLER ARTTI

Ben çok erken yaşlarda estetik işlem ve ameliyatlara başlamayı doğru bulmayanlardanım. 14-15 yaşlarında daha kendi vücudunu tanımamış bir bireyin dudak dolgusu yaptırmak istemesi veya meme protezi talep etmesi o kişinin psikolojik gelişimine kötü yönde etki eder. Özellikle adölesan, yani ergenlik döneminde yapılacak işlemler sonrası o kişinin, sevinci çok yüksek düzeylerde olabileceği gibi üzüntüsü de çok yüksek düzeylerde olabilmektedir. Hatta intihara kadar giden durumlar literatürde bildirilmiştir. Yine bu yaşlarda burun estetiği ameliyatı olmak isteyen çok fazla birey bizlere başvuruyor. 18 yaş altında burun kemik gelişimi tamamlanmadığı için psikolojik etkilerinin yanı sıra anatomik problemler de ortaya çıkabilir.

Dr. Murat Koçyiğit
18 Yaş Altında Kemik Gelişimi Tamamlanmadığı Için Anatomik Problemler De Ortaya Çıkabiliyor.

Biraz daha ayrıntılı bilgi verecek olursak, kemik gelişimi tamamlanmamış bir kişiye burun estetiği ameliyatı yapılırsa birkaç sene sonra telafisi zor olan daha radikal ameliyatlar gerekebilecek bir sorunla karşı karşıya kalınabilir. Yine bu yaş grubunda yapılan estetik uygulamalar sonrası, işlem çok güzel olsa bile, özellikle akranları tarafından eleştiriye maruz kalınırsa bunun sonuçları çok yıkıcı olabiliyor.

Estetik işlemlerle alakalı garip ve farklı istekler sadece adölesan yaş grubunda olmuyor. Yurt dışından gelen 40’lı yaşlarda yabancı uyruklu bir danışanım, yüzünün sadece kaş arası, alın ve göz çevresi değil tüm yüzündeki minimal kırışıklıkların bile tamamen giderilmesi için, bütün yüzüne botoks talebinde bulunmuştu. Hatta çok zayıf biri olduğu için, göbek çevresinde olan çok ince kırışıklıklar için bile botoks uygulamamı istemişti. Bunları duyduğumda çok şaşırmıştım, danışanım da bana “Ben botoks manyağıyım” demişti.

GÜZELLİK ALGISI YILLARA GÖRE DEĞİŞİYOR

Her ne kadar altın oranlar olsa da güzellik algısı çok değişkendir. 1900’lü yılların başlarında kadınlarda, ince yay gibi kaşlar daha makbulken günümüzde daha kalın ve dış kısmı daha yukarıda olan kaşlar tercih ediliyor. Yine o tarihlerde kadınların hafif balık etli olması tercih edilirken günümüzde sıfır beden diye tarif ettiğimiz modeller daha revaçta. Son yıllarda kadınlarda daha üçgen şekilli yüzler sevildiği için bunu sağlamak üzere bazı dolgu uygulamaları veya cerrahi işlemler yapılabiliyor. Eğer bir kadının yüzü çok oval ise üçgen yüz görünümünü elde etmek için dolgu yapılabiliyor ancak halk dilinde “at yüz” diye tabir edilen hiç de çekici olmayan bir sonuç ortaya çıkabiliyor.

Dr. Murat Koçyiğit: &Quot;Kadınların Yüzde 90'I Filtre Kullanıyor&Quot;
1900’Lü Yıllarda Güzellik Algısı Bugünkünden Çok Farklıydı.

Ben günlük pratiğimde bu tarz doğallıktan çok uzak sonuçlar veren işlemleri kesinlikle önermiyorum ve yapmıyorum. Bu konuda öncelikle hekimlere çok fazla iş düştüğünü düşünüyorum. Danışanın “Ben bu işlemi mutlaka istiyorum” demesi o işlemi yapmamız için yeterli olmamalı. Geçtiğimiz günlerde 17 yaşında bir genç erkekten “Yüz ve şakak germe ameliyatı istiyorum” diye bir mesaj aldım. Gerçekten çok şaşırdım ve bir o kadar da üzüldüm. Uygun bir dille bu yaşta bu kadar radikal bir estetik ameliyatın yapılmaması gerektiğini ve nedenlerini anlatıp ameliyat talebini reddettim. Ben biliyorum ki bu gencin ameliyat talebini reddetmeyecek meslektaşlarımız maalesef bulunuyor.

ERKEKLER DAHA MASKÜLEN BİR GÖRÜNÜM ARAYIŞINDA

Estetikle ilgili talepler sadece kadınlardan da gelmiyor, erkekler de daha maskülen görünmek için bazı uygulamalar isteyebiliyor. Burada sınırımız doğallığın olabildiğince bozulmamasıdır. Erkeklere daha maskülen görüntü sağlayabilmek için dolgu uygulamaları ile çene ucunu daha köşeli, çene kenarlarını da daha dışa doğru hale getirebiliyoruz ancak burada az önce de ifade ettiğim gibi abartı olacak şekilde talepler hiç de az değil.

Herkesi “Ücretini ödüyorum, istediğim işlemi yaptırmak hakkımdır” düşüncesinden uzaklaştırmamız elzem, aksi takdirde neredeyse birbirine tıpatıp benzeyen, aynı fabrika bandından çıkmış gibi insanları daha sık göreceğiz. Yine geçenlerde bir sosyal medya hesabında, alın cildinin altına şeytan boynuzuna benzer bir protez yaptırmış birini gördüm. Bunu bir hekimin yapacağına ihtimal vermiyorum, ülkemizde olduğu gibi yurt dışında da merdiven altı diye tabir ettiğimiz yerlerde hiçbir tahsil yapmamış, cerrahi eğitim almamış kişiler tarafından yapıldığını düşünüyorum, daha doğrusu düşünmek istiyorum.

Dr. Murat Koçyiğit: &Quot;Kadınların Yüzde 90'I Filtre Kullanıyor&Quot;
Estetik Uygulamalarda Sınır, Doğallığın Bozulduğu Nokta.

Estetik uygulamalar yapan hekimler olarak bizlere düşen bir görev de danışana “Sizin yüzünüze şu işlemler gerekli” gibi bir baskı ve yönlendirmenin yapılmamasıdır. Her insanda bazı kusurlar vardır, bu kusurlar o kişiyi rahatsız etmiyorsa da “Mutlaka müdahale edelim” yaklaşımı sonrası o kusurlar kişiyi rahatsız etmeye başlar. Bizlere mutlu olmak için gelenleri mutsuz ederek evlerine yollamamalıyız. “Kafama takmıyorum” diyen bile daha sonra her aynaya baktığında bunu hatırlayacaktır ve bir şekilde o işlemi yaptırmak için uğraşacaktır. Bu baskı sonrası ekonomik gücü olmayanlar gerekirse etrafından borç alıp, hatta banka kredisi ile bu bahsi geçen estetik işlemleri yaptırıyor. Mesele sadece olayın ekonomik yönü de değil. Kişinin genel sağlık durumu da o işlem veya ameliyatı yaptırmak için elverişli olmayabilir veya bunları yaptıracak vakti olmayabilir.

Kısacası estetik çılgınlığının altında yatan çok faktörlü etkenler bulunuyor. Bunu engellemek için toplumda her birimize büyük görev düşüyor. Bununla ilgili belki, kamu spotları aracılığıyla, insanların gereksiz, aşırı ve iyi sonuç vermeyecek estetik işlemlerin topluma ve bireylere fayda yerine zarar vereceği özellikle gençlere hatırlatmak faydalı olacaktır. Bu konuda söylenecek en güzel cümle “Azı karar olacaktır.”