Filtreler, küçük dokunuşlar ve bitmeyen gençlik ve güzellik arayışını estetik plastik cerrah Serdar Bora Bayraktaroğlu ile konuştuk.
Kitabınız “Filtresiz Bir Dünya Mümkün” bir estetik plastik cerrah için riskli olabilecek konulara değiniyor. Güzel görünmenin sağlıklı olmaktan çıkıp bir takıntıya dönüşmesini de irdeliyorsunuz. Mesleğiniz de psikolojiden anlamayı da beraberinde mi getiriyor?
Sağlık ve güzellik bana göre bütünsel kavramlar. Fiziksel-ruhsal sağlık ya da fiziksel-ruhsal güzellik diye ayırmadan bir insana bütünsel yaklaştığımızda onun isteklerini ve hayallerini daha doğru ve hümanist değerlendirip çözümler üretebiliyoruz. Danışanlarımla görüşmelerim sırasında hem onların plastik cerrahi ihtiyaçlarını değerlendiriyor, hem de -tabii ki bir psikolog olmamakla beraber- onların duygu-durum ve ruh hallerini gözlemleyerek istedikleri şeyin altyapısını, gerçekçi beklentiler içinde olup olmadığını irdeliyor, bedensel farkındalığını anlamaya çalışıyorum. Bunun sonucunda bir plastik cerrah olarak onda yaratacağım değişimin ne olduğu ve nasıl algılanacağını planlamak istiyorum. Her işin özünde özen ve dikkat var. Bu dikkati danışanınıza gerçekten verdiğinizde onun ihtiyaçlarıyla plastik cerrahinin nimetlerini daha doğru bir düzlemde bir araya getirebilirsiniz.
Gerçekten “filtresiz bir dünya mümkün” mü?
Kitabımın en önemli mesajı bunun mümkün olduğu ve bu yola giden basamakların neler olduğu üzerine. Tabii ki bunu yaparken önce işin ta en başından güzelliğin ne olduğu ile başlayarak cevap vermek istedim. Güzelliğin, kendine bakışın yüzyıllar boyunca geçirdiği dönüşümü izlemek bize bu anlamda fikir veriyor.
Güzelliğin resmi bir tanımı olabilir mi? Zamana göre değişen güzellik algısı sizce göreceli mi yoksa bu bir matematik işi mi?
Güzelliğin resmi bir tanımı olmakla beraber, bundan öte duyulur, sezilir algımız üzerinden gelişen bir gerçeklik olduğu fikrini anlatmaya çalıştım. Bu nedenle duyulur, sezilir algıda zamana göre, topluma göre, coğrafyaya göre değişiklikler gösteriyor ve güzellik sınırları belirgin tek bir kavram olmaktan çıkıp üzerinde ansiklopedilerin yazılabildiği geniş bir kavram halini alıyor.
Estetik plastik cerrahi ile başka bir insana bile dönüşülebiliyor. Peki insanlar genelde kendisinin daha genç versiyonunu mu yoksa başka bir insan olarak yeniden doğmayı mı arzuluyor?
Bu soru belki içinde biraz bilim kurgu biraz futuristik ögeler içeriyor ama ben bunu başkasına teknik olarak dönüşebileceğimiz fikrinden, kendi genç halimize dönme şansına evirmek istiyorum. Çünkü beden farkındalığımız daha biz doğarken başlıyor ve bunu başka birine dönüşerek yıkmak yerine kendi doğal iyimize ulaşmak en doğrusu ve en sağlıklısı bence.
Bu bitmeyen güzellik arayışında nerede durmalıyız? Kitabınızda güzelliğe dair kendi fikrinizi de belirtiyor ve “Güzellik; iyi bir vicdan, doğru ahlak ve adalet demek” diyorsunuz. Bu daha çok ruhani bir bakış açısı üstelik.
Güzellik kavramını sadece fiziksel bir kavram olarak değerlendirmek doğru olamayabilir ve kitabımda da bunun üzerinde çok durdum. Benim için asıl güzellik bize ait olan en iyi halimizle yakaladığımız bedensel güzelliği ruhen de taçlandırmak ve anlamlandırmak.
Dolgu botoks gibi birçok uygulama artık “küçük dokunuşlar” adı altında birçok insanın faydalandığı uygulamalar. Oysa sizin uzmanlığınız yüz germe gibi büyük operasyonlar. Bunlar hâlâ birçok insan için korkutucu. Sosyal medyada gördüğümüz kötü örnekler de destek oluyor tabii. Bu konudaki fikriniz nedir?
Yüz germe yani yüz gençleştirme ameliyatları benim hem en ilgi duyduğum hem de severek yaptığım ameliyatların başında geliyor. Burada en önemli nokta kendi doğallığımız içinde en iyi sonucu elde etmek. Benim yüz germe felsefem bu perspektifle gelişiyor. Bu felsefeyle planlanan yüz germe operasyonu hem kişiyi yıllarca gençleştirebiliyor hem de kazanılan bu yeni imaj yüze doğal güzel bir zarafet katıyor. Kötü örnekler üzerinden bu konunun değersizleştirilmesini doğru bulmuyorum.
Kendimizi daha sağlıklı ve genç hissedebilmek adına filtrelere hapsolmadan ilk bakmamız ve müdahale etmemiz gereken yerler ve uygulamalar sizce neler?
Benim için sağlıklı bir ciltle başlıyor. Yüzümüzdeki kırışıklıklar ve hacim onarımları, sarkmanın değerlendirilmesi ve yüz oranının yeniden ayarlanması gibi süreçleri kapsıyor. Yani bedenimizde sağlıklı bir cilt başlangıç noktam. Onun için de kök hücre gibi tedavilerle cildimizin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum.
Estetik uygulamalarda sınır ne olmalı? Bu renkli dünya, hayallerin sınırsızca gerçekleştiği bir dünya mı, bir “dur” noktası yok mu?
Benim için bu soru oldukça önemli. Bu sınırın size yaşlanma süreci boyunca eşlik eden plastik cerrahınızın felsefesi ile başladığını söylemek istiyorum. Doğru bir felsefe ve dikkatli bir süreç sizi harika noktalara taşıyabilir. Dijital çağın içindeki her şeyin ölçüsüz serpildiği alanda en önemli desteğiniz bu bence. Bir de her daim kendinizin farkında olmak, kendinden memnun bir halde bu uygulamalardan faydalanmak.
