Netflix’in popüler dizisi, Fransa’nın masalsı Champagne bölgesine hak ettiği ilgiyi yeniden kazandırdı.
Netflix’in seyahat, lüks, moda, kahkaha ve romantizmle örülü dolu sabun köpüğü dizilerinden Emily in Paris, Fransa’nın sihirli başkenti kadar, şehre yaklaşık iki saat uzaklıktaki Champagne bölgesini de gündeme taşıdı. Dizide Amerikalı pazarlama uzmanı Emily’nin yakın arkadaşı Camille’nin ailesine ait muhteşem şatoda yaşadığı hafta sonu maceraları, Champagne bölgesindeki Épernay şehrinde yer alan Le Domaine de Lalisse adlı bağ evinde çekildi. Muhteşem doğası ve tarihi şatolarıyla kısa sürede dikkatleri üzerinde toplayan Champagne’e yapılacak bir hafta sonu gezisi, bu Sevgililer Günü orijinal şampanyaların patlatılacağı farklı bir kutlama seçeneği oluşturabilir.
Yasalara göre bir köpüklü şarabın şampanya olarak tanımlanabilmesi için Fransa’nın Champagne bölgesinde üretilmiş olması gerekir; aksi takdirde şampanya olarak etiketlenmesi yasaktır. Bu özel içkinin sıra dışı dünyasını keşfetmek için ziyaret edebileceğiniz Champagne bölgesine Paris’ten yaklaşık iki saatlik tren yolculuğuyla kolayca ulaşabilirsiniz. Tabii araba kiralayarak daha kısa süreli bir yolculuk yapmak da mümkün. Bölgenin ana üsleri kabul edilen Reims ve Épernay şehirleri, en sık ziyaret edilen adresler. Ama bu şehirlerin vaat ettiklerini ancak planlı ve dakik gezginler deneyimleyebilir. Fransa’nın şarap diyarı Bordeaux şehrinin aksine Champagne’deki üretim evleri randevu usulüyle çalışıyor. Çoğunlukla sabah açılan ve öğle yemeğinde kapanan şatoları hakkıyla ziyaret edebilmek için çok iyi bir planlama yapmalı, gitmeden önce randevu almalı ve randevunuza tam zamanında gitmelisiniz.
Bölgedeki en ünlü şampanya evlerini ziyaret etmek isterseniz Reims’de Tattinger ve Veuve Clicquot, Épernay ‘de Moët & Chandon, Perrier-Jouët ve Pol Roger programınızda yer almalı. Ancak vaktiniz kısıtlı ise Épernay’i kalın ve yan yana pek çok şampanya evinin sıralandığı Avenue de Champagne’de keyifli vakit geçirin…
Champagne, üzüm bağları ve şatoları kadar mimari eserleriyle de etkileyici bir destinasyon. Örneğin dünyaca ünlü Reims Katedrali (diğer adıyla Notre-Dame de Reims) tarihe geçmiş bir gotik şaheser olarak her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret ediliyor. Bu görkemli katedral asırlar boyunca Fransız kralların taç giyme törenlerine sahne oldu. Kraliyetlerin kutlama içeceğinin şampanya olduğu düşünüldüğünde taç giymek için oldukça doğru bir adres diyebiliriz…
Champagne’de ziyaret etmeniz gereken bir başka önemli tarihi eser, Palais du Tau… 1671-1710 yılları arasında neoklasik tarzda inşa edilen bu gösterişli başpiskopos konutu, Fransız prenslerinin taç giyme törenlerinden önce kaldıkları ve sonrasında görkemli ziyafetler verdikleri yerdi. Bugün müze olarak halka açılan konutta gotik tarzdaki Salle de Tau (Büyük Salon) olmak üzere, olağanüstü heykeller, duvar halıları ve mücevher kaplı tarihi objeler sergileniyor.
Ve tabii görmeden dönmemeniz gereken ünlü şarap müzesi Musee de la Vigne et du Vin and Regional Archaeology… 1872’den beri şampanya üreten bir aile tarafından bir araya getirilen asırlık şampanya üretim ekipmanları koleksiyonu estetik açıdan o kadar büyüleyici nesneler içeriyor ki, onlara uzanıp dokunmak isteyeceksiniz. Épernay’deki müzede 1630’dan kalma 16 tonluk devasa bir meşe kirişli üzüm presi öne çıkıyor. Şampanya Caddesi olarak bilinen Avenue de Champagne’de yer alan müze binasının ünlü şampanya markası Perrier-Jouët’nin kurucularından Charles Perrier’nin evi Château Perrier’den dönüştürüldüğünü belirtelim…
