2017’den bu yana köklü saat markası Breitling’in CEO koltuğunda oturan Georges Kern ile Breitling’deki yolculuğunu ve saat dünyasını konuşmak üzere Cenevre Saat Günleri’nde bir araya geldik.
2017’den bu yana Breitling’in yönetiminden sorumlusunuz. Sizin yönetiminizde neler yaşandı?
Breitling’i rahat, kapsayıcı ve sürdürülebilir bir marka olarak konumlandırmak için yeni bir strateji tanımladık. Ürün yelpazesini; hava, kara, deniz ve profesyonel kategorilerde yeniden yapılandırdık ve “modern-retro” adını verdiğimiz, mirastan ilham alan, şık ve modern tasarım stilini tanıttık. Dünya genelindeki Breitling butik sayısının artışı öne çıkan gelişmelerden biri oldu. Altı yıl önce sadece 50 butiğimiz varken, 2024’ün sonunda dünya çapında 300 butiğe ulaşacağız. Bu artış, küresel varlığımızı önemli ölçüde güçlendirecek.
Üstelik sadece butiklerden veya saatlerden değil, günümüzde olağanüstü bir Breitling deneyiminden bahsediyoruz. Rahat ve endüstriyel loft tarzında tasarlanmış butiklerimizden birini ziyaret ettiğinizde Breitling dünyasını tam anlamıyla kucaklıyorsunuz. Güney Kore’nin Seul kentindeki amiral mağazamız (dünyanın en büyük Breitling butiği), şarap barı ve restoranı bulunan iki katlı bir “townhouse”. Bu satış ve yaşam tarzı alanı, görüntüsü ve yarattığı hisle lüks anlayışımızın rahat, kapsayıcı ve sürdürülebilir yaklaşımını tamamen yansıtıyor.
Markanın kimliğini nasıl tanımlarsınız? Breitling’i saat dünyasında ayrıcalıklı kılan yanı nedir?
Saat endüstrisinin “neo-lüks” lideri olarak net bir şekilde konumlanmamız ve benzersiz “modern-retro” tasarım stilimiz, bizi diğerlerinden ayıran özelliklerimizden. Breitling, önümüzdeki yıllarda saat ve lüks ürünler sektörünü şekillendirecek üç temel değeri somutlaştırıyor. Breitling’in başarısı, 3.000’den 30.000 İsviçre frangının üzerine varana dek tüm segmentlerde geniş ürün yelpazesine sahip olmasına dayanıyor. Çok çeşitli müşteri kitlelerine, ilgi çekici ürünler sunabilen birkaç lüks saat üreticisinden biriyiz. Son yıllarda, giriş seviyesindeki sportif Endurance Pro’dan, daha rafine ve komplike Premier ve Super Chronomat serilerine kadar uzanan geniş bir yeni ürün seçkisi ile skalamızı zenginleştirdik.
Cenevre Saat Günleri’nde tanıtılan Breitling yeniliklerinden bahsedebilir misiniz?
Breitling’in 140. yıldönümü için Cenevre Saat Günleri’nde sınırlı sayıda üretilen üç modeli piyasaya sürdük. Ayrıca 140 Years in 140 Stories kitabımızın da heyecan verici tanıtımını gerçekleştireceğiz. Kutlamalara Aerospace B70 Orbiter’ın lansmanı ile başladık, ardından Navitimer GMT ve Automatic 41 ile Navitimer Cosmonaute B12 modelleri geldi. Haziran’da yeni Chronomat modellerini tanıttık, Wheels & Waves etkinliğinde de iki yeni Superocean koleksiyonunu sergiledik. Ağustos sonunda Zürih’te, markamızın gelişimini sergileyen nadide saat ve eserlerle oluşturduğumuz bir pop-up müze açtık. 2024’te birçok lansman daha yapmayı planlıyoruz çünkü Breitling hikâyesinin henüz paylaşılmamış birçok unsuru var ve 140. yıldönümü hepsini paylaşmak için mükemmel bir fırsat.
“Makroekonomik ve jeopolitik ortam nedeniyle karşılaşılan zorluklara rağmen lüks ve saat endüstrileri dirençliliklerini kanıtlıyor.”
Bu yılın başında Breitling, Victoria Beckham ile işbirliğinde yeni bir koleksiyon çıkardı. Bu koleksiyonun ve işbirliğinin hikâyesi nedir?
Victoria Beckham ile işbirliğimizde ana hedefimiz, moda konusunda bilinçli kadınlara hitap etmekti. Saat endüstrisinde kadınlar için her zamankinden daha önemli ve büyük bir potansiyel görüyoruz. Breitling, kadın segmentinde güçlü bir geçmişe sahip. Söz konusu saatler, günlük kullanıma uygun şık ve zarif parçalardan, mücevher benzeri detaylı tasarımlara kadar uzanıyor. Günümüzde Breitling, ürün tasarımı ve pazarlaması açısından saat endüstrisinde “cool ve rahat bir alternatif” pozisyonunda konumlandırılarak, romantik ve klasik saat kavramından uzaklaşıyor.
Victoria Beckham, modernlik ile sadeliğin lüksünü tanımlayıp somutlaştıran bir marka; her ayrıntı üzerinde düşünülerek gerçek bir kolaylık sunmak ve bir kadının hayatının her alanının bir parçası olmak üzere tasarlanıyor. Victoria Beckham ile işbirliğimiz, Breitling’in moda dünyasına adım atmasını sağlıyor. Sektördeki önemi, moda konusunda bilinçli kadınlara hitap etmemize ve daha geniş bir kadın kitlesine ulaşmamıza olanak tanıyor.
Bugünün saat dünyasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Makroekonomik ve jeopolitik ortam nedeniyle karşılaşılan zorluklara rağmen lüks ve saat endüstrileri dirençliliklerini kanıtlıyor. Büyüme ve başarı için fırsatlar sunan trendleri var. Kaliteye dair eğilimleri açıkça görülüyor ve büyük markalar pazar payı kazanmaya devam ediyor. Bu, yüksek kaliteli lüks ürünlere yönelik talebin devam ettiğini gösteriyor. Ayrıca saat sektöründeki ikonlaşma eğilimi, Breitling gibi çok köklü ve kıymetli bir tarihi bulunan bir markanın lehine işliyor. Breitling’i global çapta ilk 5 saat markasından biri olmasına imkân tanıyan, etkisi kanıtlanmış bir stratejiyi uyguluyoruz. Benzersiz konumumuz ve temel değerlerimizin bugünün tüketicilerinin ilgisini çektiğine inanıyoruz. Özellikle günümüzün istikrarsız jeopolitik ikliminde ve gelecekte Breitling’in büyük bir büyüme potansiyeli olduğuna inanıyoruz.
Breitling’in yakın geleceği hakkında ipuçları verebilir misiniz? Bizi bekleyen yeni koleksiyonlar ve işbirlikleri var mı?
140. yıl dönümü kutlamalarımıza devam ederken sene boyunca farklı saat segmentlerinde daha fazla ürün piyasaya süreceğiz. Breitling, büyüme potansiyeli açısından genç bir marka ve dünya çapında varlığını geliştirmeye ve büyütmeye devam ediyor. Her zaman söylediğimiz gibi “Bu sadece başlangıç”, o nedenle daha fazlası için beklemede kalın.
Röportajı bitirirken son olarak duygusal bağ kurduğunuz bir Breitling saat seçebilir misiniz?
Bu çok zor bir soru çünkü tüm Breitling saatleri benim için özel. Yıllardır tüm koleksiyonların üzerinde çalışıyoruz ve hepsini çok seviyorum. En çok taktığım modelin, somon renkli kadrana sahip ikonik Navitimer olduğunu söyleyebilirim. Her gördüğümde ve taktığımda beni kendine hayran bırakan çok güzel bir saat.