Türkiye’nin spor tarihindeki en özel dönemlerden biri, Filenin Sultanları hikâyesi geride kaldı. Şimdi geriye dönüp, 2023 yazına bakalım. Özlem, heyecan ve gururla…
Türk kadın voleybolunun dünya sahnesinde adını duyurmaya başlaması milenyumun ilk yıllarına tekabül eder. Henüz çok genç olmasına rağmen ülke sınırlarının ötesinde bir şöhret kazanmaktan hiç de uzak olmayan Neslihan Demir önderliğinde; Özlem Özçelik, Natalia Hanikoğlu, Seda Tokatlıoğlu gibi isimlerden kurulu milli takımın Avrupa Şampiyonası macerası unutulmaz. 2003 yılında ülkemizde oynanan turnuva, aynı zamanda Filenin Sultanları çağının başlangıcıydı. Yol üstünde Rusya, Sırbistan Karadağ, Hollanda gibi güçlü rakipleri deviren, finalde Polonya’ya yenilse de klişe tabirle kalpleri kazanan takımın yarattığı etki ilk anda tahmin edilenden büyük oldu. 20 yıl sonra ağız dolusu şekilde “Biz voleybol ülkesiyiz!” diyebilmemiz, o günlerde başlayan bir zincirleme reaksiyonun sonucu. Dolayısıyla günümüz başarılarını geçmişin kahramanlarından bağımsız konuşmak mümkün değil.
Tabii Türkiye Kadın Milli Voleybol Takımı’nın geçtiği evrelere göz atmak, yürünen yolun ne denli zorlu olduğunu idrak etmenizi sağlayabilir. Dünya çapında birçok farklı ekolün çarpıştığı sahnede bir aktöre dönüşme yolculuğu bir turnuvada gerçekleşmedi. 2005’te Akdeniz Oyunları’nı kazanan, 2011’de Avrupa üçüncüsü unvanıyla kürsüye dönen, 2012’de ilk defa olimpiyat heyecanı yaşayan Filenin Sultanları, 2008’den bu yana VakıfBank’ı da çalıştıran İtalyan antrenör Giovanni Guidetti’nin göreve geldiği 2017 sonrası gözünü yeni ufuklara dikti. Yapılan ciddi yatırım ve artan kazanma alışkanlığının sonucu, Türkiye zaten kulüp voleybolunda dünya devleri arasına girmişti. Fakat aynı ivmeyi uluslararası müsabaka arenasına taşımak kolay iş değildi. İkonik pasör çaprazı Neslihan Demir’e göre onun oynadığı Türk Milli Takımı’nın misyonu elit düzeydeki rakiplere kafa tutmaya çabalamaktı. Zirvedeki ekipler arasına girmeye ise henüz biraz daha vardı…
Şimdilerde kimisi haklı kimisi fazlaca acımasız eleştirilerin odağındaki Guidetti’nin dönemi bu anlamda bir dönüşüm süreciydi. Favorilere kafa tutan başaltı takım, derin yetenek havuzu ve genç çekirdeğiyle yavaş yavaş favorilerden birine evriliyordu. Bir bölümünü yine Türkiye’de oynanmasıyla dejavu tadı veren 2019 Avrupa Şampiyonası, Filenin Sultanları için sonraki aşamaya geçişi sembolize etti. Dominant Sırbistan karşısında kaybedilen finale rağmen gelecek adına ümit duymamak zordu. Birçok mevkide dünya çapında yeteneklerimiz vardı ve birçoğu henüz yolun başındaydı. Tabii sık sık yaklaşılsa da ulaşılamayan hedefler, İtalyan çalıştırıcı için baskıyı getirdi. Bilhassa da takımın kendinden yüksek profilli diyebileceğimiz rakiplere takıldığı maçların sayısı az değildi. Sırbistan, İtalya, ABD gibi ekiplerle buluşulan “hedef” mücadelelerde sonuç ağırlıkla hüsrandı. 2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda Güney Kore’ye kaybedilen çeyrek final de mevzubahis dönemin kırılma anlarından bir tanesi olarak hafızalara kazındı.
2023 yazı başlarken kulüp düzeyinde Türk takımlarının Avrupayı domine ettiği bir sezon daha geride kalmıştı. Milli takım seviyesinde ise uzun süredir sinyalleri gelen antrenör değişikliği gerçekleşmiş, Guidetti’nin 2017’den beri sürdürdüğü görevi yurttaşı Daniele Santarelli almıştı. 42 yaşındaki İtalyan çalıştırıcı, Sırbistan Milli Takımı ile önemli başarılara imza atmış, ülkesinin başarılı kulübü Imoco ile Şampiyonlar Ligi zaferi yaşamış bir isimdi. Santarelli dönemi, Arlington Teksas’ta oynanan Milletler Ligi ile resmi olarak başladı. Kaptan Eda Erdem, Hande Baladın, Zehra Güneş ve Ebrar Karakurt gibi halihazırda çok yüksek seviyedeki sporculardan kurulu takım, Fenerbahçe’nin liberosu Gizem Örge ve devşirme statüsünde oynama hakkı kazanan Küba asıllı Melissa Vargas’ın katılımıyla seviye atladı. Santarelli, pasör çaprazı Ebrar’ı Vargas’ın gelişiyle smaçör mevkisinde kullanma kararıyla dikkatleri çekti. Aldığı sonuç takdire şayandı…
Uzun süredir zirveye oynasa da kupa ya da altın madalyalara hasret Sultanlar, VNL’de (Milletler Ligi) adeta esti gürledi. Yeni parçalar, yeni bir yönetim yaklaşımı ve yepyeni bir enerji vardı. Vargas’ın inanılmaz hücum gücüyle sürüklediği takımın tıkır tıkır işleyen düzeni, geçmişte sorun yaşadığımız rakiplere karşı üstünlük kurmamızı sağladı. Yarı finalde ABD, finalde Çin’e karşı kazanılan 3-1’lik iki maç, yepyeni bir dönemin başladığına işaret ediyordu. Aynı momentumu 2003’te her şeyin başladığı yere, Avrupa Şampiyonası’na taşımak ise kurulan en büyük hayaldi. 2003 ve 2019’de kaybedilen finaller, artık altın madalya kazanamama kamburunu sırtından atmış takım için bir motivasyon kaynağına dönüştü. Namağlup şekilde grubunu geçen; çeyrek finalde Polonya, yarı finalde İtalya ve finalde Sırbistan’ı, yani Avrupa voleybolunun ekol ülkelerini deviren Filenin Sultanları için sonuç zaferdi. Üstelik son iki maçta yapılan geri dönüşler, işlerin zihnen ne denli değiştiğinin kanıtı oldu. VNL sonrası dünya sıralamasının 1 numarasına yükselmiştik, bu defa da Avrupa’nın zirvesinde duruyorduk.
Kalplerin 14 sporcumuz ile attığı harikulade üç ayın sonu da tıpkı hikâyenin geri kalanı gibi şahaneydi.
Kazanma alışkanlığı ve beraberinde gelen özgüvenin sporda ne kadar belirleyici olduğu aşikâr. Büyülü yazın son durağı olan 2024 Paris Olimpiyat Oyunları elemelerinde fırtına gibi esen millilerin özgüveni her hallerinden belliydi. Durum ne olursa olsun, “Biz bu maçı kazanırız” hissini tüm izleyicilerine geçiren, dünyanın en iyi takımını izlemek bir ayrıcalıktı. Büyük bir hegemonyaya sahne olan 3-0’lık Brezilya galibiyeti ve ilk setin kaybı sonrası geri dönülen Japonya karşılaşması, elemelerin iki sembol maçı oldu. Filenin Sultanları, yazı 22 maçlık bir galibiyet serisiyle kapattı ve tarihindeki üçüncü olimpiyat biletini cebine koydu.
Kalplerin 14 sporcumuz ile attığı harikulade üç ayın sonu da tıpkı hikâyenin geri kalanı gibi şahaneydi.
Gizem Örge, Simge Aköz, Cansu Özbay, Melissa Vargas, Ayça Aykaç, Kübra Akman, Hande Baladın, Derya Cebecioğlu, Elif Şahin, Eda Erdem Dündar, Zehra Güneş, Aslı Kalaç, İlkin Aydın, Ebrar Karakurt ve Milli Takım için geçmişte ter dökmüş tüm oyuncular… Bir ulusa ve en çok da bu ülkenin kadınlarına ilham kaynağı olduğunuz teşekkürler. Paris’te yeniden görüşmek üzere.