Saat markalarının sürdürülebilirlik çalışmaları ne durumda, çevreci kayış seçenekleri mevcut mu?
Yaşanılabilir ve temiz bir gelecek için hem bireysel hem de küresel sorumluluklarımız artarken sürdürülebilirlik kavramı da hayatımıza gitgide daha fazla dahil oldu. Pek çok sektör bu konuda kendi payına düşeni yapıyor, çeşitli projelerde yer alıyor ya da ürünlerini bu anlayışla üretmeye başlıyor. Zaman hızla akıp giderken daha fazla vakit kaybetmemek için çevreci anlayışla attığımız adımları da hızlandırıyoruz. Peki, akıp giden zamanı takip ettiğimiz saat markaları sürdürebilirlik konusunda ne durumdalar? Aslına bakılırsa, saat kullanımı nesilden nesile aktarımıyla ve uzun ömürlü olmasıyla sürdürülebilirlik kavramıyla oldukça uyumlu görünüyor. Hepimizin dedesinden ya da babasından hatıra olarak sakladığı bir saati vardır mutlaka. Yüksek saatçilik dünyasının sürdürülebilir ve uzun ömürlü olduğuna karar kıldıysak saat dünyasının doğayla arasının nasıl olduğu sorusunu sorabiliriz. Gelin birlikte, tasarımlarına ve kalitelerine hayranlıkla baktığımız bu saatlerin bir de çevreyle olan ilişkilerine göz atalım.
Yazının ilk saatlerini, denizcilikle kuvvetli bağı olan markalardan seçiyoruz. Kimi markalar bu konuda çeşitli organizasyonlarla işbirlikleri yapıyor, kimileri ise doğrudan saat tasarımlarında sürdürülebilir teknikleri kullanıyorlar. Örneğin Blancpain, 2016’da okyanusları araştırmaya ve korumaya yönelik Blancpain Ocean Commitment girişimini başlatmıştı. Omega ise Planet Ocean projesiyle halkı okyanusların durumu hakkında bilgilendirmeyi amaçlıyor. Dalış saatleriyle ünlü bazı markalar ise sürdürülebilirliği saat tasarımlarında hayat geçiriyor.
Ulysse Nardin Diver Net
“Denizden bileğe” sloganıyla tanıtılan konsept saat Diver Net, sürdürülebilirliği en yüksek düzeye çıkarmak ve üretimde çevreye olan zararı en aza indirgemek amacıyla tasarlanmış. Diver Net, okyanuslarımızdaki plastik kirlilik krizine yönelik araştırma ve çalışmalar doğrultusunda ortaya çıkıyor. Denizlerdeki plastik materyalleri incelemek üzere kurulan ekip, sürdürülebilir teknikleriyle üretilebilecek yeni saatler için araştırmalar yapıyor. Diver Net, mümkün olduğunca geri dönüşüm algısıyla üretilmeye çalışılmış bir saat. Saatin kasa ve bezelinde artık kullanılmayan balık ağlarının geri dönüştürülmesinden oluşan malzemeler kullanmış. FIL&FAB adlı Fransız kuruluş, limanlardaki artık kullanılmayan ağları kurtarıp poliamid peletlere dönüştürüyor. Böylece, artık balık ağları saat tasarımında kullanılıyor. Diver Net, geleneksel safir cam yerine geri dönüştürülmüş seramik camdan yapılmış, çerçevesi de yine geri dönüştürülmüş balık ağlarıyla tasarlanmış. Doğayı simgeleyen yeşil renk kadran, bezel ve yine geri dönüştürülmüş olan kayış dikişlerinde olmak üzere saatin tasarımında epeyce kullanılmış.
Ayrıca marka, Diver Net’ten sadece birkaç ay önce 2020’nin Ekim ayında geri dönüştürülmüş balık ağlarından üretilen R-STRAP ile sürdürülebilirlik konusundaki ilk adımını atmıştı.
ORIS CLEAN OCEAN LIMITED EDITION
Mavi sulara adanmış saatlerden bir diğeri Oris Clean Ocean Limited Edition. Saat, okyanusa girmeden önce plastiği yakalayarak suları temiz tutmaya yardımcı olacak bir teknoloji geliştiren genç kuruluş Pasific Garbage Screening ile işbirliği içinde üretiliyor. The Clean Ocean Limited Edition, suyun rengini ve güzelliğini simgeleyen mavi bir kadranla tasarlanmış. Ayrıca saat kasasının arkasına geri dönüştürülmüş plastiklerden yapılmış bir madalyon yerleştirilmiş.
Ayaklarımızın karaya değdiği vakit de, çevreci anlayışla üretilmiş saatlere rastlamamız mümkün.
IWC Schaffhausan: TimberTex Kayışlar
IWC, geçtiğimiz günlerde sürdürülebilirlik anlayışıyla sunduğu TimberTex kayışlarını tanıttı. Marka, sorumlu kaynak kullanımında zaten tecrübeliydi ve kayışlarında kauçuk, kumaş ve çelik seçeneklerini sunuyordu. Marka, TimberTex kayışla bu koleksiyonunu genişletiyor, IWC Pazarlama Kurulu ve Sürdürülebilirlik Komitesi Başkanı Franziska Gsell’in dediği gibi bileklerinde hayvan derisi taşımak istemeyen saat tutkunları için alternatif yollar sunuyor. TimberTex kayışlar yüzde 80 bitki liflerinden üretilmiş, kullanılan selüloz kâr amacı gütmeyen Avrupalı organizasyon Stewardship Council’ın sertifikalı ormanlarındaki ağaçlardan elde edilmiş. İtalya’da geleneksel kâğıt yapım teknikleriyle üretilen kayışlar, bitki bazlı doğal boyalarla boyanmış. Üretim boyunca da geri dönüşümlü iplikler kullanılmış. Kayışların son derece doğal yollardan üretilmesi kalite konusunda sizleri yanılgıya düşürmesin; kayışlar oldukça dayanıklı, su geçirmiyor ve tamamen ıslandıklarında dahi aşınmıyorlar.
Peki, bu kayışları IWC’nin hangi modellerinde görebileceğiz? Portugieser Chronograph, Portugieser Automatic 40, Portofino Automatic ve Portofino Chronograph modelleri TimberTex’in kullanıldığı saatler. Kayışlar mavi, kahverengi ve siyah seçeneklerle sunuluyor.
Swatch 1983 Koleksiyonu
Halihazırda doğal ya da geri dönüştürülmüş malzemelerle saat üreten pek çok markayı gördük, Swatch’un getirdiği yenilikse biraz daha farklı: Swatch, seri üretim ortamında tüm plastik parçaları doğal kaynaklı malzemelerle değiştirmeyi başarabilmiş ilk marka. Markanın kuruluş tarihine atıfta bulunan 1983 Koleksiyonu, ilk Swatch saatlerinin yeniden yorumlanmasıyla oluşturulmuş. Koleksiyondaki saatlerin büyük bir kısmının plastikleri, Hint tohumu yağından elde edilen plastiklerden üretilmiş. Saatlerin kutularında da aynı çevreci hassasiyet gözetilmiş; nişasta ve patates bazlı köpük kâğıtlar, saatlerin kutularında kullanılmış.
Yüksek saatçilik dünyası, her geçen gün kendi sınırlarını aşarak benzersiz tasarımlarla saat tutkunlarını şaşırtmaya devam ediyor. Görülen o ki, saat dünyasının yenilikleri sadece bizleri değil, doğayı da memnun etmeye devam edecek.