Birçok sanatçının eserini bir araya getiren “Kolektif İyileşme”, 31 Mart’a kadar Metro Han’da sergileniyor.
“Kolektif” ve “iyileşme” kelimeleri bir arada bu ara hepimizin ihtiyacı olacak ki serginin ismi içine çekiyor. Gel, gör, anla düşün, beraber iyileşelim demek istiyor belki de. Sanatın gücüyle iyileşmeye davet eden sergi, Beyoğlu Tünel’deki Metro Han binasında daha da dikkat çekici hale geliyor. Fransız bir mühendis olan Eugene Henri Gavand tarafından 1867 yılında Galata ve Pera arasındaki bağlantıyı sağlamak amacıyla metro inşaatı yapılır, daha sonra ise Metro Han, Belçikalı SOFINA şirketi tarafından 1912 yılında hem bir gar binası hem de bir otel olarak inşa edilir. İstanbul hafıza mekânları arasında yer alan Metro Han, farklı kültürel kimliklerin buluşmasından oluşacak çok sesliliğin dolduracağı bir mekâna dönüşüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin işbirliği ile Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği İstanbul şubesinin bünyesindeki Mina’nın Çocukları Projesi, “Kolektif İyileşme” sergisi 1-31 Mart tarihleri arasında Metro Han’da görülebilir.
Akça Okay küratörlüğünde gerçekleşen “Kolektif İyileşme”, serginin yanı sıra söyleşiler, atölye ve deneyim buluşmalarını içeren bir program sunuyor. Mina’nın Çocukları, “Kolektif İyileşme” ile depremden etkilenen, barınma ve eğitime erişim sorunu yaşayan üniversiteli genç kadınlara sergi süresince yapılan bağışlarla destek olacak.
Metro Han’ın çok bölümlü mimarisini bir iyileşme merkezi olarak tasarlayan Ayça Okay, “Kolektif İyileşme”de; Hoda Tawakol, Alicia Framiz, Mehtap Baydu, Saelia Aparicio, Silva Bingaz, Roslyn Orlando, Leyla Emadi, Neriman Polat, Nancy Atakan, İnci Eviner, Nergiz Yeşil, Büşra Çeğil, Lara Ögel, Zeyno Pekünlü, Deniz Satır, Leyla Gediz, Madeyoulook gibi sanatçıların yanı sıra Tracey Emin’e ait video ile İstanbul Oyuncak Müzesi Koleksiyonu’ndan oyuncakları bir araya getirmiş. Bunların yanı sıra yapay zekâ temelli oluşturulan Sigmund Freud’un Character Al aracılığı ile yeniden canlandırılması ile izleyiciyle psikoterapik bir seans imkânı sunuyor.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği, farkındalık yaratma, travmaların iyileştirilmesi gibi konuların tartışıldığı sergide, farkındalık yaratan birçok eser ile karşılaşmak mümkün.
Kısaca bazı eserlerden bahsetmek gerekir ise; Leyla Emadi’nin “Dead End” adlı mekâna özgü yerleştirmesi “Sana bir sır vereyim, kimse acıdan muaf değil…” ile acının hep hayatımızda olduğunu, acıyı kabullenip yaşayabilmenin acının daha az sancılı geçmesini sağlayacağını ve hatta bizi dönüştürmesine izin vermemiz gereken bir duygu olduğundan bahsediyor. Büşra Çeğil’in “Sleeping Panorama” adlı alana özgü kurulumunda da, sanatçının iyileşme sürecinden, geçirdiği ağır hastalığı baş köşeye oturtarak onu kabullenip hastalığı aştığı bir süreçten bahsediliyor. Neriman Polat’ın acıları ve isyanları bir çantaya koyup kapıları çarpıp çıkan kadınlardan, özgürlüğün o kapının arkasında olduğundan bahseden “Eşik” adlı video eseri bulunuyor. Saelia Aparacio’nun “Turşu Balonları” adlı enstalasyonu, turşulama tekniği ile acıyı bağdaştırıyor, nasıl turşu suyu bize iyi geliyorsa aynı turşunun olması gibi acı içimizde olgunlaştıkça bize yararı dokunacak mantığıyla bize görseli eğlenceli ama anlamı bir o kadar derin olan bir enstalasyon sunuyor. Aslında tüm eserler çok derin, düşündürücü ama bir o kadar keyifli ve iyileştirici. Mart ayı boyunca neredeyse her gün bir etkinlik/söyleşi olan bu sergiyi mutlaka görün: İyileştirmeye önce kendimizden başlamalı, sonra etrafımızı iyileştirmeli…
“Kolektif İyileşme”, 31 Mart’a kadar Pazartesi günleri hariç her gün 10.00-19.00 arası ziyarete açık.