Coco Chanel’in “moda geçer, stil kalır” dediği günlerde de acaba dünya bir pandemiyle mücadele ediyor olsaydı, herkesin adı gibi bildiği bu aforizma nasıl bir cümle olarak dünya tarihinde yerini alırdı? Bir yıldır tüm dünya kapalı kapıların ardındayken yeni sezonlar, yeni koleksiyonlar geldi ve geçti, bu dönemde kalıcı olan ise tasarlanan kıyafetlerden ziyade rahatlığın kendisi oldu.
Pandemiyle beraber tüm markalar ev koleksiyonları silahını kullansalar da sürecin uzaması pek çok markanın geri adım atmasına ve kuralların esnemesiyle eski şaşalı günlere göz kırpan koleksiyonların geri dönmesine vesile oldu. Ancak rahatlığın sembolü olan markalar bu süreçte ipi göğüsleyerek duruşlarından taviz vermemenin ödülünü aldı.
Nike ve Supreme de bu süreci iyi kullanan markalar arasında yerini alırken, iki uç arasındaki iş birliği ile de hem kullanıcılarını hem de kendilerini ödüllendirdi.
Satışa çıkan koleksiyondaki en önemli nokta elbette rahatlık. Yasaklar tüm dünyada gevşemiş olsa da daha çok yolumuz var diyen ikili karamel, kırmızı ve siyah tonlardaki kadife kumaşlarının sunduğu rahatlıkla bizleri adeta evde kalmaya ikna etmek için tasarlamış. Oversize sweatshirt’ler ve kargo pantolonların yer aldığı koleksiyon, ev konforundan uzaklaşmak isteyenlere de alternatifler sunuyor ve çift taraflı puffer montlar ikilinin iş birliğinin imzası olmayı hedefliyor.
