Saatolog.com.tr

Saatolog.com.tr Logo

İklim Krizi ve Yangınlar

31 Temmuz 2021
İklim Krizi ve Yangınlar

28 Temmuz’dan bu yana 17 kentte meydana gelen orman yangınlarında şu ana kadar 4 vatandaşımız ve yüzlerce hayvan yaşamını yitirdi. Yerleşim alanlarını da büyük çapta etkileyen yangınlarla birlikte iklim krizi tartışmaları tekrardan gündeme geldi.

28-29 Temmuz tarihlerinde Antalya’nın Manavgat ve Akseki ilçeleri başta olmak üzere aynı anda çok noktada ortaya çıkan ve çoğalan orman yangınları geniş çapta orman arazisinin yok olması, Manavgat’ta üç, Akseki’de bir vatandaşın ve yüzlerce hayvanın yaşamını kaybetmesine sebep olurken yerleşim alanlarına sıçramasıyla birlikte onlarca ev kullanılamaz hale geldi. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 28-29 Temmuz tarihlerinde 17 kentte 58 orman yangının meydana geldiğini belirtti. Aynı anda pek çok sayıda ortaya çıkan büyük orman yangınları ise iklim krizi tartışmalarını gündeme getirdi.

İklim krizi yalnız aşırı sıcakların sebep olduğu büyük yangınlarla değil, yoğun yaz yağışlarından kaynaklanan sellerle de karşımıza çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde Batı Avrupa’nın çeşitli yerlerinde görülen sel felaketleri de uzmanlarca iklim krizinin bir sonucu olarak değerlendirilmişti.

Çok değil geçtiğimiz haftalarda Almanya ve Belçika’da yaşanan sel felaketlerinde neredeyse 100’den fazla insan yaşamını kaybetmiş ve yüzlerce kişi de kaybolmuştu. Yaz mevsiminin ortasında Batı Avrupa’da yaşanan bu felaketin iklim krizinin bir sonucu olup olmadığı uzmanlarca tartışılmıştı. Değişen hava sıcaklıkları, aynı zamanda bitki örtüsünü ve arazi coğrafyasını da etkiliyor, gelen yoğun yağış karşısında güçsüz kalan arazi yapısı sebebiyle selin yarattığı tahribat da artıyor.

Almanya’da yaşanan felaket sonrası Alman Başbakanı Merkel, “İklim krizine karşı mücadelede daha hızlı olmalıyız,” açıklamasını yapmıştı.

İklim Krizi Ve Yangınlar
28 Temmuz’da başlayan orman yangınlarından bir kare. Fotoğraf: Kaan Soytürk/Reuters

Yakın tarihte dünyanın pek çok yerinde aynı anda başlayan büyük orman yangınlarına şahit olmuştuk. 2010 yılında Rusya, yaklaşık 600 ormanda süren orman yangınlarıyla mücadele etmişti. Ülkede büyük orman yangınlarının sebep olduğu hava kirliliğine bağlı ölüm oranları da artmıştı. Aynı sene Rusya yangınlarından bahsedilen bir gazete haberi ise başka iklim krizi sorunlarıyla devam ediyordu: Rusya’nın sınır komşuları Ukrayna ve Kazakistan kuraklık tehdidi ile karşı karşıyayken dünya pirinç üretiminin 1/3’ünü yapan Çin yoğun sellerle boğuşuyor, dünyanın diğer ucundaki Kanada’nın buğday tarlalarını ise sağanak yağış ve seller vuruyordu.

Daha yakın bir tarihe geldiğimizde ise 2019-2020’de Avusturalya’da ve 2020’de Sibirya’da görülen orman yangınları da benzer iklim krizi felaketleri arasında görülüyordu. 2020’de Sibirya’da normal sıcaklığın üzerinde geçirilen kış mevsimi iklim bilimcileri endişelendirmiş ve bu görülmemiş sıcaklıkların erken orman yangınlarına yol açacağı öngörülmüştü. Aynı sene Greenpeace Rusya’nın orman yangını uzmanı Anton Beneslavskiy, “Bu yıl Sibirya’da orman yangını felaketi görülme olasılığı çok yüksek,” açıklamasında bulunmuştu.

28 Temmuz’dan bu yana süren yangınlarla ilgili kimi uzman görüşleri ise şöyle:

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Değişikliği Koordinatörü Dr. Ümit Şahin, DW Türkçe’de Burcu Karakaş’a verdiği röportajda büyük yangınlar için şöyle söylüyor:

Bir ormandaki bitki örtüsü ne kadar kuruysa ne kadar uzun süredir aşırı sıcaklara maruz kalıyorsa, yanma olasılığı o kadar artar. İklim kriziyle olan bağlantıyı da tam buradan kuruyoruz. Son yıllarda mega orman yangınları denen yangınlar yaşadık. Bu yangınlar aslında bir pattern oluşturuyor. Örneğin, 2019-2020 orman yangını sezonunda Avustralya ormanlarının neredeyse yüzde 15’i yandı. Kaliforniya geçen sene tüm zamanların en büyük yangınlarını yaşadı. Sibirya’da 2020’de yüzlerce orman yangını çıktı. Ki Sibirya soğuk ve orman yangınlarının çok fazla görülmediği bir alan. Biraz daha geriye gidelim: İklim krizinin neden olduğu ve çeşitli çalışmalarla kanıtlanmış en önemli yangınlardan biri, 2010’da Rusya’da yaşandı. Bir hafta içerisinde 600 ayrı yerde orman yangını çıkmıştı. Kış ve bahar aylarında uzun süren bir kuraklık oluyor ve bitki örtüsü kuruyor. Arkasından yaz aylarında büyük bir sıcak dalgası geliyor. Sıcaklıklar 35-40 derecelere, hatta üstüne çıkıyor. Türkiye’de şu an Akdeniz bölgesinde 40 derecenin üstünde sıcaklıklar sürüyor. Bir noktaya geldikten sonra aynı anda ve aynı bölgede, Türkiye’de de şu anda hep aynı bölgede yangınlar çıkıyor, çok sayıda yangın sanki birisi kıvılcımı tutuşturmuş gibi çıkmaya başlıyor.”

Röportajın devamında iklim krizini durdurmanın imkânsız bir şey olmadığını ve mücadelede ileri bir noktaya gelinmiş olduğunu söyleyen Şahin, yapılması gereken ilk şeyin iklim değişikliği ile mücadele etmek olduğunu söylüyor.

Türkiye’nin önde gelen iklim bilimcilerinden Boğaziçi Üniversitesi İklim Politikaları Araştırma Merkez Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz ise sosyal medya hesabından yaptığı bir açıklamada, yangınların çıktığı 28 Temmuz günü havanın aşırı sıcak ve kurak olduğunu, bunun da yangınların çıkmasına destek verdiğini söyleyerek en ufak hatamızın büyük bir felakete yol açabileceğini belirtiyor.

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) ise İtalya, Tunus, Yunanistan ve Türkiye’nin iç kesimlerinde sıcaklıkların 40 derecenin çok üzerine çıkıp Akdeniz bölgesinde geniş bir alanı etkisi altına alacağı ile ilgili bir tweet paylaştı.

United Nations Climate Change’in paylaştığı bir tablo ise hava sıcaklığının artışı ile yanan alan arasındaki korelasyonu veriyor:

İklim Krizi Ve Yangınlar

Toplamda 3 °C ısınma olduğu takdirde yanan alanlar yaklaşık iki katına çıkıyor, fakat 1.5 °C ısınma ile yangın alanlarının artışı %41 ile sınırlı tutmak mümkün olacak.

Her ne kadar üzücü bir tabloyla karşı karşıya olsak da yazıyı Dr. Ümit Şahin’in yukarıdaki satırlarda alıntıladığım şu sözleriyle bitirmeyi anlamlı ve umutlu buluyorum: “Yapılması gereken ilk şey iklim değişikliğiyle mücadele etmek.”