Moda sektörü, bugün günlük hayatımızda kapladığı yer itibarıyla pek çok değişkene sahip. Artık sadece görünümlerimizi oluşturmamız adına bir araç olmaktan çıkan ve farklı deneyimlere tanıklık etmek için araçsallaşan sektörün, bu deneyimlere yenilerini katmak adına mütemadiyen devam eden bir sirkülasyonu var.
Her sezon tanıtılan koleksiyonlar bir kenara, farklı iş birlikleri, kapsül koleksiyonlar, mevsime ve okazyona özel tasarımlar, bu tasarım dünyasının dijital evrendeki yansımaları derken, bu alt başlıkları yöneten kreatif direktörler, aslında bir bakıma kendi imzalarını taşıyan, çarpıcı tasarımlarla kendilerine bu süreçte hatırı sayılır bir yer edinmek istiyorlar. Malum, moda sektörünün bu son sürat devinimi içerisinde yeni isimlerle bir araya gelen markalar ve kreatif direktörler, yeni oyun alanlarında etkili bir duruş sergilemeyi amaç ediniyorlar. Bugünlerde, inovatif ve çevre dostu çözümlerle karşımıza çıkan isimler, sınırları zorlamak için tasarlıyorlar.
Birkaç sezon önce Givenchy çatısı altında tasarlamaya başlayan Matthew M. Williams’ın kendi markasında geliştirdiği teknolojik estetiği, Hubert de Givenchy’nin savoire-faire’i ile bir araya geliyor ve ortaya markanın yeni, şimdiden ikonik olarak nitelenebilecek sneaker tasarımı çıkıyor: TK-360. Parizyen bakış açısını inovasyon ile bir araya getirmek uğruna bu ayakkabıyı tasarladığını söyleyen Williams, tek bir kumaş parçasını oluşturduğu ince hatlı, sportif ayakkabı kalıbıyla kaplıyor.
Sıkı örgüden oluşan, teknolojik bir kumaş kullanan tasarımcı, örgü kumaşının zaman geçtikçe eskiyeceği fikrini de benimseyerek, moda sektörü gibi tasarımlarının da bir yaşanmışlığı olması gerektiğini savunuyor. Tek bir parçadan oluşan, bu etkileyici monokrom görüntü, Givenchy’nin web sitesinden keşfedilebiliyor. Farklı renk seçenekleri, inovatif ürünün sadece teknoloji konusunda değil, trendler konusunda başarılı olduğunu bir kez daha ispat ediyor.
