Rock efsanesi Freddie Mercury, müzik tarihinin en nevi şahsına münhasır karakterlerinden. Yaşasaydı 66 yaşında olacaktı. Ve bize şarkı ikram etmeyi sürdürüyor, halen.
İyi şeyler bulma konusunda özellikle kırklı ve ellili yaşlar için “kısır” müzik piyasasındaki en iyi haberlerden biri, yılın ikinci yarısında Freddie Mercury’nin sesinden yeni bir Queen şarkısının gün yüzüne çıkmasıydı. Topluluğun 1988 yılında Mercury solistliğinde kaydettiği ancak albüme alınmadığı için duyulmayan şarkısı, ilk kez BBC Radio 2’den Ken Bruce tarafından çalındı.
“Face It Alone” adlı duygusal şarkı 1989 yılında piyasaya sürülen “The Miracle” albümü hazırlanırken kaydedilmiş, ancak üyeler ve plak şirketi tarafından elendiği için listeden çıkarılmıştı. Şarkıyı yıllar sonra hatırlayan ve çekmeceden çıkararak Haziran ayında duyuran kişi davulcu Roger Taylor olmuştu: “Freddie’den unuttuğumuz küçük bir mücevher parçası bulduk” sözleriyle…
Aslında çekmecede duran tek şarkı bu değildi. O dönem kaydedilen ancak resmi olarak piyasaya sürülmeyen beş şarkı daha vardı. Bu parçalar da kısa bir süre sonra, geçtiğimiz kasım ayında albümün koleksiyoner edisyonu sürümüne eklenerek dijital platformlara verildi. Bu şarkılar “The Miracle” albümünün Londra ve İsviçre’deki hazırlıkları sırasında, Freddie’nin HIV olduğunu öğrendiği ancak basına duyurmadığı bir dönemde kaydedilmişti.
Doksanların başında dünyayı kasıp kavuran felaketlerden ilki AIDS idi. Ünlüleri kurban almasıyla tanınan bu hastalığın, 1991 yılında alıp götürdüğü en ünlü isim Freddie olmuştu. Ardından topluluk dağılmış, elemanlar arasında köşesine çekilerek en düzgün tavrı basçı John Deacon göstermişti. Diğer üyeler Taylor ve gitarcı Brian May, birbirlerinden bağımsız ve çoğunluğu kötü olan albüm ve projeler (aralarında en iyisi May’in Van Halen ile yaptığı Star Fleet Project) üretmiş, bir yandan da Queen mitini yaşatarak, üzerinden rantçılık yapmanın yollarını aramışlardı.
Benzetmeyi absürt ya da son moda Amerikan çizgi filmlerinden alınmışçasına alaycı bulabilirsiniz ama Freddie’ye “bıyıklı bir sahne hayvanı” demek hiç de yakışıksız bir ifade olmaz. Hakaretten ziyade bir güzelleme olarak algılanması gereken bu ifade, sahnede devleşen iri adamı anlatmak için yerli yerinde. Üst tarafı çıplak (bazen atletli), göğsünde kıllar ile sahnede kıvırtarak dans eden, karizma bayrağını zirveye diken Freddie, kalbine taht kurduğu milyonlarca hayranının imgeleminde böyle canlanıyordu.
Teorik olarak topluluğun kâğıt üzerinde şarkıların içine çeken atmosferi, kusursuz ses örgüsü, teatral kurgusu ve Freddie’nin balletvari hareketleri mükemmel bir kolektivizme ve ortak tasarıma işaret ediyordu. Aysbergin görünmeyen tarafında Freddie’nin iktidarı söz konusuydu ki bu herkes tarafından kabul görmüştü.
Freddie topluluk içinde arkasına kattığı katarlarla birlikte gerçek bir lokomotifti. Şoke edici, efsunlu sahne gösterisi, başka bir ayrıcalıktı. Ayrıca sadece kendininkileri değil, topluluk üyelerinin tamamının kostümlerini tasarlayan oydu. Siyah kadife ceketler, dar parlak pantolonlar içindeki kostümü, uzun siyah saçlar, iri gümüş takılar ve siyah boyalı tırnaklardan oluşan imajının üzerine geçirilmiş küstah davranışları ve hafif eşcinsel görüntüsüyle Freddie, erken Queen döneminde topluluğun özünü oluşturuyordu.
Önceden olduğu gibi halen İngiltere’nin gelmiş geçmiş en hususi rock topluluğu, Queen. Hatta istatistiki olarak The Beatles’ın bile önünde. Bu istatistik niye bugün Queen’in yerini dolduracak bir topluluk olmadığını düşünmeye sevk ediyor bizi. Gerçek adı Farrokh Bulsara olan Zanzibar doğumlu Rock efsanesi Freddie ise müzik tarihinin en nevi şahsına münhasır karakterlerinden. 24 Kasım 1991’de, 45 yaşındayken Londra’da yaşama gözlerini yumdu. Yaşasaydı 66 yaşında olacaktı. Ve bize şarkı ikram etmeyi sürdürüyor, halen…