Ne Covid ne de Omicron modanın hızını durdurabiliyor. Avrupa’da artan vakalara rağmen defileler devam etti. İşte Paris Erkek Giyim Moda Haftası’ndan gözümüze takılanlar.
Trendler
Moda dünyası Metaverse haberlerine odaklansa da trendleri belirleyen hiç kuşkusuz hâlâ moda haftaları ve defileler… Pandemi nedeniyle sekteye uğrayan moda sunumları dijital ve sınırlı sayıda katılımla fiziksel şovlarla sürüyor.Tasarımcının vizyonunu anlamak için en etkili platformların başında gelen moda haftaları, aynı zamanda markaların takip edilmelerini ve arzu edilirliğini büyütmek için kullanabileceği bir pazarlama gösterisi. Bu yıl Paris’te Sonbahar-Kış 2022-2023 erkek giyim koleksiyonlarının sergilendiği Menswear Fashion Week’te cinsiyetten arındırılmış siluetler, sürrealizm etkili tasarımlar, bol kesim parçalar ön plana çıktı. Paul Smith gibi sinemadan ilham alan tasarımların yanı sıra podyumda 90’lar rüzgârı Y/Project & Jean Paul Gaultier işbirliği ve Isabel Marant ile esti. Merakla beklenen merhum Virgil Abloh’un son koleksiyonu ve Nigo’nun Kenzo için hazırladığı ilk defile moda haftasının en çok konuşulan şovları oldu.Siyah, beyaz, gri, bej, bordo renklerinin bolca kullanıldığı tasarımlarda eklektik süslemelere yer verildi. Cinsiyetsiz bir tasarım dilinin vurgulandığı koleksiyonlarda en sık gördüğümüz parçalar ise ekose takımlar, bol kesim parkalar, uzun atkılar.
Kenzo
Kenzo Sonbahar-Kış 2022 erkek ve kadın koleksiyonlarının sergilendiği şov, modaevinin kurucusu Kenzo Takada’dan bu yana çalışan ilk Japon tasarımcı olan sanat yönetmeni Nigo tarafından gerçekleştirildi. Japonya’nın en eski sokak giyimi markalarından biri olan A Bathing Ape’nin kurucusu olan Nigo canlı, pop esinli estetiği ile yenilikçi gözünü Kenzo’nun mirası ile harika bir şekilde bütünleştirmiş. İlk koleksiyonunda Kenzo arşivlerinin gramerini kendi duyarlılığıyla harmanlayan, kültürel ve geleneksel kıyafet kurallarını birleştiren tasarımcı, modaevinin özgün çizgisine sadık kalarak Kenzo Takada’nın yarattığı evrene dinamik, iyimser, eğlenceli bir bakış açısı getiriyor. Ekose pançolarla başlayan defile, bomber ceketler, Kenzo Takada’nın orijinal eskizlerinin baskılarıyla kaplı mezuniyet ceketleri, katmanlı kimono yapısını andıran çizgili önlük benzeri kıyafetler, büyük boy kasket ve şapkalar, baskılı ipek boyun eşarpları, parlak deri mokasenler, pouch çantalarla devam etti. Japon deniminin kullanıldığı sarı üst dikişli pantolonlar, ceketler ve salopetler de koleksiyonun dikkat çeken diğer ayrıntılarından. Kenzo’nun ikonik gelincik baskılarıyla yaratılan bahar kokan siluetler, Nigo’nun yarattığı Boke Flower motifi, çizgililer ve ekoselerle buluşuyor. Resmi, spor ve sokak giyimi ile ilgili geleneksel fikirlerini tek bir mantıkla birleştiren Nigo’nun tasarımlarında özellikle iş giyimini hem şık hem eğlenceli bir hale getirmesi dikkat çekiyor. Japon estetiğini preppy stiliyle sentezleyen tasarımcının bu ilk defilesi Kenzo Takada’nın 1970 yılında açılış moda şovunu sunduğu Galerie Vivienne’de gerçekleşti. Coşkulu desenler ve bol renkle dolu, yüksek enerjili bu ilk şovdan sonra Nigo’nun bir sonraki koleksiyonunu merakla bekliyoruz.
Louis Vuitton
Menswear Fashion Week’in en çok ilgi gören şovlarından biri Louis Vuitton oldu. Modaevinin geçtiğimiz kasım ayında hayatını kaybeden sanat yönetmeni Virgil Abloh’un tasarladığı son erkek koleksiyonu moda çevrelerince merakla bekleniyordu. 2018-2022 yılları arasında Louis Vuitton’un erkek koleksiyonlarına getirdiği bakış açısı ve yeniliklerle adını modaevini unutulmazları arasına yazdıran Abloh’un sekizinci koleksiyonu olan “Louis Dreamhouse” ekip arkadaşlarının katılımıyla sunuldu. Yarısı batmış bir ev, bir yatak odası, bir dizi merdiven ve orkestranın oturduğu şık bir ziyafet masasından oluşan ilginç bir skenografiyle gerçekleşen şovdaVirgil Abloh’un Louis Vuitton’daki arkının sekizinci ve son bölümünü işaretleyen 2022 Sonbahar-Kış koleksiyonu görkemli bir vedayla gözler önüne serildi. Abloh’un tasarım DNA’sında kodları ve sembolleri yeniden çerçeveleme, kültürel, sosyal ve politik göstergelere yeni değerler getirme ve yetişkinliğin bozmadığı çocuksu bir çekicilikle tasarlama arzusu vardı. Bu, podyumda kanat olarak giyilen dantel takımlar, sivri kulaklı şapkalar, Oz Büyücüsü motifleriyle yerini aldı.
Egonlab
2019 yılında Florentin Glémarec ve Kévin Nompeix tarafından kurulan Egonlab moda ve toplumsal kültürü birleştirmek isteyen Fransız bir marka. Punk çizgileriyle ön plana çıkan Egonlab tüm vücut tiplerine ve her yaşa uygun tasarımlarını “Be who you are, wear what you want” (Kimsen o ol, ne istersen giy) sloganıyla tanıtıyor. Zamansız parçalar tasarlamayı amaçlayan Florentin Glémarec ve Kévin Nompeix “Moda bir kaçış biçimi olmalı, bir tutsaklık biçimi değil” felsefesini savunuyor. Geçtiğimiz yıl ANDAM Pierre Bergér Ödülü’nü alan Egonlab cinsiyetsiz bir marka olma iddiasında. Ekolojik ve çevre konularında hassasiyet taşıyan bir duruşa sahip olan Egonlab, Paris Fashion Week’teki ilk defilesi için Oratoire du Louvre şapelini küresel mutluluklar yaratan, kurgusal bir gizli topluluk olan ve koleksiyonlarına adını verdikleri “Egonimati” için bir tapınağa çevirdi. Siyahın hakim olduğu bu gizli topluluğun kıyafetlerinde tarot baskılar, kürk yakalar, püsküllergöze çarpıyor. Dramatik bir görünüm sergileyen bu koleksiyonun yanı sıra Egonlab, Crocs ile işbirliği yaparak Swarovski kristalleriyle süslenmiş beş sandaleti NFT olarak sundu. “Egonimati” koleksiyonun hayal dünyasını gözler önüne seren websitelerindeki Metaverse de görülmeye değer.
Paul Smith
Sonbahar-Kış 2022 erkek koleksiyonu için sanat sinemasının zengin dünyasına giren Paul Smith, her zamanki stilini bu kez daha eğlenceli ve kromatik bir üslupla sundu. Gençlik yıllarında izlediği Fransız sinemasından özellikle Jean-Luc Godard filmlerinin modern, renkli grafik afişlerinden, David Lynch’in TV dizisi Twin Peaks’te yer alan “Red Room”daki siyah-beyaz zikzak zeminden esinlenilen koleksiyonda tek düğmeli krep yün ekose takım elbiseler, deri ceketler, İskoç örgücülerin zanaatına ve yeteneğine odaklanan el örgüsü şapka, atkı ve kazaklar yer alıyor. Parlak maviler, kırmızılar, yeşiller, fuşyalarla renklendirilen tasarımların şovu için hazırlanan look’lar içinse David Bowie’nin “The Man Who Fell to Earth” filmindeki görünümünden esinlenilmiş.
Isabel Marant
1980’lerin ortalarında Seattle’da ortaya çıkan ve 90’larda geniş bir popülariteye ulaşan grunge stilini yeniden podyumlara taşıyan Isabel Marant’ın bol kesim, dökümlü, gevşek siluetleri belde bağlanan ekoseli gömlekler, yıkanmış jean’lerle kombinlenmiş. Layering tarzında üst üste giyilmiş kıyafetlerden oluşan koleksiyon, androjen bir ruha sahip şehir stili görünümde. Mavi, parlak sarı, nane yeşili ve ateşli kırmızı tonlarından oluşan renk paletiyle yaratılan tasarımlar arasında kalın parkalar, trikolar, kapüşonlu ceketler ve şapkalar yer almakta. Ayrıca Isabel Marant erkeği, markanın en çok satan Balskee dolgulu spor ayakkabısının erkek versiyonu olan Bumkeeh giyiyor.
Bianca Saunders
Bianca Saunders, erkek koleksiyonları tasarlayan, Londra doğumlu Jamaika kökenli genç bir kadın tasarımcı. Moda dünyasının prestijli ödüllerinden biri olan ANDAM Ödülü’ne geçen yıl layık görüldü. Geçmişte Martin Margiela, Iris Van Herpen gibi ünlü tasarımcıların da aldığı bu ödül, genç yetenekler için bir sıçrama tahtası niteliğinde. “Strech” adını verdiği koleksiyonu için Bianca Saunders “Koleksiyonun zamansız olmasını istiyorum; şimdi olabilir, geçmiş olabilir, gelecek olabilir. Bu sadece bir kişiyle ilgili değil: Herkesin içinde kendinden bir parça görmesini istiyorum,” diyor.
Eril ve dişil enerjiyi bir araya getiren tasarımları, omuzları öne doğru yuvarlayan siluetleriyle ön plana çıkan tasarımcının Paris Fashion Week’te sergilediği ilk koleksiyonunda düz yüzeylerde görsel 3D oluşturan bükülmüş kareli baskılar, vücut boyunca ilginç çizgiler çizen kıvrımlar ve açıkta kalan pensler göze çarpıyor. Siyah, beyaz, kırmızı, elektrik mavisi ve hardal renklerinin tercih edildiği tasarımlar çağdaş ve minimalist bir dile sahip.
Y / Project
Y/Project’in kreatif direktörü Glenn Martens’ın Jean Paul Gaultier’nin İlkbahar-Yaz haute couture şovu için işbirliği yapacağını duyurmasının hemen ardından marka, erkek koleksiyonu için Jean Paul Gaultier’nin ikonik trompe l’oeil baskılarını yeniden yorumladı. Atletler, jean’ler, bol kesim parkalar ve takım elbiselerden oluşan koleksiyon vintage esintili havasıyla büyüledi. Paris’in kuzeyinde bir kargo şirketinin dev deposunda gerçekleşen şov, son zamanlarda moda dünyasında sıkça gördüğümüz 90’lar stilinin güzel bir örneği.
Bluemarble
Bluemarble’ın kreatif direktörü Anthony Alvarez koleksiyonun çıkış noktasını şu sözlerle ifade ediyor: “Hayal gücümde, Pasifik Okyanusu’nu bir vinta teknesinde geçmeye cesaret ettim. Renkli, şenlikli yelkenler beni Filipinler takımadalarından Amerika Birleşik Devletleri’ne kadar cesur bir maceraya taşıyor. Sonbahar-Kış 2022 koleksiyonum kültürlerimi birbirine bağlama hayaliyle başladı; kutlamak ve paylaşmak için, karakterlerini ve zanaatlarını tercüme etmek için. Umudum, bu canlı kreasyonların daha geniş bir dünyaya, evimiz olan harika mavi mermere yollarını bulmasıdır.” Canlı renkleri, eklektik stiliyle ön plana çıkan koleksiyon günlük giyim kodları, spor giyim şekilleri ve süslü detaylarıyla genç ve gösterişli bir görünüme sahip. Bluemarble’ın geometrik kesiklerle süslenmiş parkaları, uzun atkılı örgü bereleri, batik baskıları, şal desenleri mor, sarı ve pembe tonlarından oluşan bir renk paletiyle podyuma taşındı. Koleksiyondaki tasarımlar Filipin sıcaklığını yayıyor, New York havasını kanalize ediyor ve Paris işçiliğini onurlandırıyor.